Zeytinliklerin Kıyımına Dair Bir Yasa

Türkiye’deki zeytinliklerin sanayileşmeye açılmasına neden olacak ‘Üretim Reform Tasarısı’ Meclis Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarının yasalaşması durumunda zeytinlik alanlarında maden ocağı ve sanayi tesisi yapılabilecek.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülen torba yasa tasarısının “zeytinlikler, kıyı ve meralar” ile ilgili toplam 7 maddede uzlaşıya gidilmedi. Muhalefet partisinin ve üreticilerin tek talebi olan “Tasarının zeytincilik, mera ve kıyıya ilişkin maddelerinin tasarıdan tümüyle çıkarılması yönündeki önergeler” reddedildi.

Mevcut kanunda, zeytinlikler net ifadelerle korunurken, tasarı ile getirilen “istisna” hükümlerle zeytinliklerin ranta açılmasının önü açıldı. Tasarının Genel Kurul’dan geçerek yasalaşması halinde, AKP’nin görevlendirdiği Valilikler bünyesinde bir kurul, muğlak bir 'kamu yararı' kavramıyla, zeytinlik sahalarında sanayileşme, madencilik, tesisleşme ve yapılaşma faaliyetine karar verebilecek. Kurulun vereceği kararla, her türlü kimyasal atık bırakacak, toz ve duman çıkaracak tesisin yapılmasına ve işletilmesine izin verilecek. Kanunun bir cümlesi zeytinlikleri korurken, ‘ancak’ diye başlayan diğer cümlesi korunan zeytinlikler kurul eliyle yok edebilecek.

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi kurucularından zeytin üreticisi Murat Narin: “ Zeytin Yasası'nın 2000 yılından beri madenciler tarafından değiştirilmeye çalışıldığını kaydederek, "Yasanın değiştirilmesi girişimi Meclis'te 6 kere oybirliği ile reddedildi. Bu 7’nci kez Meclis’e getirilişi. Madencilerin, termik santralcıların, bu ülkeyi yağma etmeye gelmiş işgalcilerin önlerindeki Zeytin Yasası engelini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar Zeytin ağacı Anadolu’nun tapusudur. Anadolu'nun tapusunu vermeyeceğiz” dedi.

Üretim Reform Paketi’nde yer alan torba yasanın ikinci maddesi, 3573 sayılı zeytincilik kanununda yapılacak değişikliklerle "zeytinlik alanının" tanımının değiştirilmesini öngörüyordu. Buna göre dekar (Bin metrekare) başına en az 15 zeytin ağacının bulunmadığı alanlar zeytinlik olarak kabul edilmeyecekti. Bu da söz konusu alanları yalnızca sanayi siteleri için inşaata açabiliyordu. Ancak gelen tepkiler üzerine bu madde iptal edildi.  Zira 15 ağacın altındaki alanların zeytinlik sayılmaması, 173 milyon 785 bin zeytin ağacı olan Türkiye'de 80 ila 100 milyon ağacın tehlikeye girmesi demek. Ama söz konusu alanlarda sanayi tesisi ve maden kurulabilmesinde ısrar edildi.

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) İcra Direktörü Mustafa Tan'a göre: Türkiye'de en kaliteli yağın üretildiği ağaçlar, 2 bin yıllık en eski ağaçlar ve bunların sayısı dekar başına 10-12'yi buluyor. Tan, bu tasarının Avrupa Birliği'ne uyum yasalarıyla da alakalı olmadığını düşünüyor çünkü Avrupa Birliği kriterleri dekarda 2,5 ağaç bulunan alanı zeytinlik sayıyor.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya'nın verdiği istatistikler ise durumun vehametini daha net ortaya koyuyor:
"Türkiye'de dekar başına düşen ağaç sayısı 15, hatta 10-12 ağaçtan da azdır. Kuzey Ege'de zeytin ağaçları arası mesafe 10 metreden fazla. Dönüm başına 10 ağaç düşer. Özellikle Rumlardan kalan ağaçlarımız büyük. Zeytinliklerin yüzde 80'i de eğimli arazide. O zaman da ağaç arası mesafeye bakmıyorsun, neresi boşsa oraya dikiyorsun. Böylece zeytinlik iki ağaçlık da olabiliyor.'' açıklamasında bulundu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, kıyı bölgelerinde petrokimya tesisleri kurulması gerektiğini savunurken, bu durum zeytinlikler sayesinde hala bakir bölgelerin kaldığı Ege kıyılarında yoğun bir sanayileşme hamlesiyle birlikte ekolojik düzenin bozulmasına eşlik edebilir.

Üreticiler de bu nedenle tasarıya ‘zeytinliklerin ölüm fermanı’ diyerek karşı çıkıyor ve Zeytinlik Yasası’nın mevcut haliyle kalmasını istiyor.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)