Doğal İnşaat Projelerinin Toplumsal Etkileri

Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Son yıllarda Hindistan'da doğal yapı malzemelerine olan ilginin yeniden canlandığı görüldü; bu hareket, artan çevresel kaygılar ve geleneksel yaşam tarzlarını canlandırma yönünde artan bir arzunun yönlendirdiği bir harekettir. Mumbai'nin kalabalık caddelerinden Kerala'nın sakin köylerine kadar mimarlar, inşaatçılar ve topluluklar, aynı zamanda Hindistan'ın çağdaş ideallerini de bünyesinde barındıran bağlamsal olarak ilgili yapıları şekillendirmek için toprak, bambu, kireç ve diğer organik malzemelerin potansiyelini denemek üzere bir araya geliyor. Doğal malzemelerin ve diğer yerel kaynakların kullanılmasına yönelik değişim, sürdürülebilirliğe ve doğayla daha derin bir bağlantıya doğru bir hareketi yansıtıyor.

Geleneksel olarak, yerel Hint inşaat uygulamaları döngüseldi ve yerel iklim ve ekosistemlerle oldukça uyumluydu. Batılı ülkeleri benzemeye çalışma arzusu, bu uygulamaları neredeyse yok olmaya sürükledi ve zaman zaman ülkenin kırsal bölgelerinde görülen vakalara da rastlandı. Şehirler, ülkenin artan kentsel nüfusunu barındırabilecek, endüstriyel olarak inşa edilmiş yapılara sahip olarak ortaya çıktı. Sarkaç, küresel yeşil hedeflerin motive ettiği, yapılı peyzajdaki bu aşırı değişimden geriye doğru sallanırken, köklerine dönme arzusu, ülkede doğal inşaatta bir rönesansa davetiye çıkardı.

Hindistan'ın çeşitli coğrafyası, iklimi ve kültürel uygulamaları, farklı bölgelere özgü çok çeşitli doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Rajasthan, Gujarat ve Haryana gibi eyaletlerdeki kerpiç ve sazlardan, kuzeydoğudaki Assam, Manipur, Mizoram ve Tripura eyaletlerindeki bambu inşaatına kadar her bölge, gelenek ve sürdürülebilirliğin benzersiz bir karışımını sergiliyor. Tamil Nadu ve Karnataka'da sıkıştırılmış toprak, Uttarakhand'da çamur harçlı taş ve Madhya Pradesh'te koçan inşaatı gibi diğer yöntemler, Hindistan'daki doğal inşaat uygulamalarının zengin dokusunu örneklemektedir.

Ülkenin yapılı peyzajına yeniden ilgi gözlemlenirken, Hint mimarlık camiası, özellikle kentsel alanlarda, doğal inşaatın yaygın olarak benimsenmesi ve kabul görmesinden uzaktır. Ülkedeki eski geçmişine rağmen, doğal yapı malzemeleri dayanıklılıkları, bakım gereksinimleri ve uygun fiyatları konusundaki yanlış kanılar nedeniyle toplumsal damgalamayla karşı karşıya kalıyor.

Ormanda kırsal bir döngüsel tasarım, araştırma, inşa ve inovasyon stüdyosu olan Tiny Farm Lab'dan Raghav Kumar, "Toprak, kireç, ahşap ve bambu gibi doğal malzemelerle inşa etmek, Hindistan'ın kırsal kesimi için yüzyıllardır pratik bir seçim olmuştur." dedi. Hindistan'ın Rishikesh kentinde, "Doğal malzemelerle çalışmanın önündeki en büyük engel, yoksullukla bağlantılı toplumsal imajıdır." Hükümet politikaları bu dili tekrarlıyor ve "Kutcha" evlerinin "Pucca"ya veya güçlü, dayanıklı olana dönüştürülmesi gibi uygun fiyatlı konut planları başlatıyor - evler, ikincisi genellikle beton ve çelikten yapılan inşaatı gösterir. "Kutcha" evleri, geçici yerleşimlerin veya kırsal yaşamın karakteristik özelliğidir ve "onurlu bir şehir yaşamı" arayışında geride bırakılacak bir şeydir.

Hint mimarisi doğası gereği bağlamsaldır ve çevresinin özünü yansıtır. Mumbai merkezli biyo-mimari pratiği Put Your Hands Together'ın kurucu ortağı Areen Attari, "Hindistan'da yaptığım kapsamlı seyahatler sayesinde, yerel mimarinin gerçekten ülkenin tasarım dilinin özünü temsil ettiğini fark ettim. Hindistan'da her birkaç kilometrede bir geçilen mimari, mutfak, kültür, insanlar ve iklimdeki dinamik değişiklikleri fark etmeden duramayız.” dedi. Geleneksel olarak evler, bireylerin kendilerinin bir uzantısı olarak algılanıyordu. Ancak sanayileşmeyle birlikte Batı etkileri hızla benimsenmeye başlandı ve Mumbai sıklıkla New York'a benzetildi.

Attari, "Kentsel Hindistan giderek Batılılaşmış şehir manzaraları ideallerini benimsedikçe, kırsal Hindistan kentsel alanları ilerlemenin planı olarak görmeye başladı ve yavaş yavaş yerel tasarımlardan endüstriyelleştirilmiş malzemeler lehine vazgeçti.” dedi. Yerel konutlarda bulunan doğal konfor ve aidiyet duygusuna rağmen, sanayileşmiş evlerle ilişkilendirilen statü sembollerinin cazibesi, birçok kişinin sosyal statü özlemlerinin yönlendirdiği geleneksel köklerini terk etmesine yol açtı.

İş gücü kıtlığı, malzeme kıtlığı ve teknolojik sınırlamalar gibi zorluklara rağmen, doğal inşaata geri dönüş şu anda bir trend. Doğal malzemelerin karşılanabilirliği, dayanıklılığı ve bakımı konusunda kalıcı şüpheler var. Ne yazık ki, bu canlanma çoğu zaman çevre dostu iddiaların yüzeysel olduğu greenwashing’in kurbanı oluyor. Ancak bu tür eğilimlerin farkındalığın artmasına ve doğal yapılara ilişkin toplumsal algıların değişmesine katkıda bulunduğu konusunda iyimserlik var.

Modern kentsel Hindistan'da doğal inşaat trenddir. Ancak kırsal konut inşaatında işçilik, malzeme ve teknolojik eksiklikler nedeniyle bu eğilimin maliyet açısından verimli olmadığı dikkat çekmektedir. Günümüzde varlıklı müşteriler genellikle evleri için "dünyevi" ve "Hint" estetiği arzuluyorlar; bu da yerel mimarinin görünüşünü ve hissini taklit eden ancak ilham aldıkları çevre dostu özelliklerden yoksun yapılarla sonuçlanıyor. Bu "yeşil badanalı" binalar eleştirilse de Attari, bunların çoğalmasının doğal inşaat metodolojilerine dikkat ve farkındalık çektiğini savunuyor. Yeşil aklama binalar için gerçek çevresel faydalar sağlamada başarısız olsa da, doğal yapıyı çevreleyen damgalamayı hafifletmede, sosyal senaryoları bu malzemeleri ilerici ve arzu edilir olarak tasvir edecek şekilde yeniden yazmada rol oynuyor.

İnşaat Projeleri

Attari On Friendship, Philosophy & BioArchitecture adlı kitabında şunu ifade ediyor: "Benim beklentim, kentsel Hindistan'ın kırsal Hindistan'ın tasarım dilini benzemeye başlayacağı büyük bir değişim; bu bir tür yeşil aklama olarak başlasa bile... Hindistan'da daha çevre dostu inşaat uygulamalarına yönelik potansiyel umut verici hale geliyor”. Bireyler yalnızca estetikle motive olsalar bile, malzemenin toplum tarafından kabul edilmesi yine de faydalıdır.

Hindistan'da doğal yapı malzemelerinin ve yerel inşaat tekniklerinin yeniden canlanması, bağlamsal olarak ilgili mimariye yeniden duyulan saygıyı yansıtıyor. Doğal inşaata geri dönüş, yetenek eksikliği ve toplumsal damgalanma gibi zorluklarla karşı karşıya kalırken, artan farkındalığın ve değişen algıların gelecekte daha çevre dostu uygulamaların önünü açacağına dair iyimserlik var. Sonuçta doğal malzemelerin toplumda kabul görmesi, Hindistan'da daha sürdürülebilir bir yapılı çevreye doğru atılmış olumlu bir adımdır. Tutumlar gelişmeye devam ettikçe ve kentsel alanlar giderek köklü tasarım dillerini taklit ettikçe, yerel inşaat uygulamalarının ülkenin yapılı peyzajını tanımladığı bir gelecek için umut var.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)