Mimarlara Malzemeyi Sorduk

(BAB Architects) İrem Arıbaş, Mimar, Kurucu Ortak
(BAB Architects) İrem Arıbaş, Mimar, Kurucu Ortak

Malzeme tercihlerinizi nasıl yapıyorsunuz? Ülkemizin yapı malzeme sektörü hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Hayalinizdeki her malzemeyi bulabiliyor musunuz? Çevreye duyarlı malzemeler konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Projelerimize başlarken öncelikle projenin gereksinimlerini ve hedeflerini genel bir başlık altında şemalar halinde toparladığımız ve detaylıca zaman ayırdığımız bir konsept sürecimiz var. Ofis olarak çalışma metodumuz bu hedeflere en uygun fonksiyonel çözümlemeleri, proje karakterini bizim için en iyi şekilde yansıtacak form arayışları ile eş zamanlı şekilde tasarlamak üzerine kurulu. Form ve fonksiyonun bir arada ideal şekilde çözümlendiğinden emin olduğumuz bu ilk etabın hemen ardından malzeme seçimlerimizi belirlemeye koyuluyoruz. Doğru malzeme seçimi estetik, fonksiyonellik, sürdürülebilirlik, maliyet ve dayanıklılık gibi unsurları bir arada gözettiğinden, form ve fonksiyon dengesinin önemli bileşenlerinden biri niteliğindedir. Dolayısıyla bu ikinci etap da projenin konsept sürecini sonlandırmak ve imalat sürecine geçişimizin öncesinde bir projenin temel tüm taşlarını oturtturmuş olmak adına bizim için son derece önemli.

Malzeme tercihleri estetik açıdan ele alındığında, her malzemenin kendine özgü bir dokusu, rengi ve yüzey işlemi bulunduğundan tasarlanan mekânın karakterinin ve mekanın mimari dilinin oluşmasında büyük rol oynar. Fonksiyonellik ise, malzemenin kullanılacağı mekanın gereksinimlerine uygunluğunu ifade eder. Örneğin, bir bina cephesinde kullanılacak malzemenin yalıtım özelliklerinin olması veya iç mekanlarda kullanılacak malzemenin kolay temizlenebilir ve yenilenebilir olması gibi faktörler fonksiyonelliği etkiler. Sürdürülebilirlik ve doğal malzeme kullanımı ile yeşil ürün seçimi konusu ise bizim için mesleğimizin temel amacına karşı duyduğumuz bir sorumluluk meselesi. Maliyetlerin masaya yatırıldığı bütçe aşamalarında işveren firmalar üzerinde her daim ikna edici olamasak da, bu amaçla, projelerimizde malzeme seçimlerine yönelik ilk öneriler her zaman doğal malzemelerin kullanımını ve doğal kaynakların korunumunu hedefleyen nitelikte.


‘‘Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı sürdürülebilir malzeme üretimi konusunda daha fazla yatırım yapılması gerektiğini düşünmekte ve savunmaktayız.’’


Türkiye’nin yapı malzeme sektörü, son yıllarda önemli bir gelişme göstermekte. Ülkemiz, çeşitli doğal kaynaklara sahip olması sayesinde esasen geniş bir malzeme yelpazesine sahip. Bu yönde, özellikle seramik, mermer, granit gibi doğal taşlar ile beton, çelik ve cam gibi endüstriyel malzemelerin üretiminde önemli bir konumdadır. Ancak, sektörde halen bazı eksiklikler tabii ki mevcut. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı sürdürülebilir malzeme üretimi konusunda daha fazla yatırım yapılması gerektiğini düşünmekte ve savunmaktayız. Bununla birlikte, yapı malzemelerinin üretim aşamasında enerji tüketimi ve atık yönetimi gibi konulara daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Bu amaçlarla toplumsal bilinci artırmak ve işveren taleplerinde bu kriterlerin öncelik sıralamasında baş sıralara yerleşebilmesini biraz da zaruri hale getirebilmek adına ilgili yönetmeliklere birtakım baskın regülasyonlar ve denetimler getirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.


‘‘Son yıllarda, geri dönüştürülebilir ve yenilenebilir malzemelerin kullanımındaki artış malzeme seçimlerimizin birincil kriteri yönündeki hayalimizi gerçekleştirmemizi bir miktar kolaylaştırdı.”


Hayalimizdeki her malzemeyi bulabilmek mümkün olmayabiliyor elbet. Ancak genellikle baştan birden çok opsiyonlu panolar oluşturarak belirlediğimiz mimari dilde aynı karakteri yansıtan muadil malzemeler ve uygulama teknikleri ile tasarımlarımızın malzeme arayışını belli ölçüde garanti altına alıyoruz. Bununla birlikte son yıllarda, geri dönüştürülebilir ve yenilenebilir malzemelerin kullanımındaki artış malzeme seçimlerimizin birincil kriteri yönündeki hayalimizi gerçekleştirmemizi bir miktar kolaylaştırdı. Bu malzemeler, hem çevre dostu bir yaklaşımı yansıtmakta hem de sürdürülebilirlik ilkesine uygunluğuyla ön plana çıkmaktadır. Geri dönüştürülmüş cam, ahşap, metal gibi malzemelerin yanı sıra, enerji verimliliği sağlayan yalıtım malzemeleri de bu kapsamda değerlendirilebilir.

Çevreye duyarlı malzemelerin kullanımı, mimari tasarımların sadece estetik ve fonksiyonel değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel bir sorumluluk içinde gerçekleştirilmesini sağlar. Bu nedenle, mimarlar, iç mimarlar olarak, doğal kaynakları korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak adına çevreye duyarlı malzemeleri tercih etmeliyiz. Ayrıca, her ne kadar mali yaklaşımlarımızda henüz farkındalık yönünde doğru yerini bulamamış olsa da sürdürülebilir malzemelerin kullanımı, projelerin yaşam döngüsü boyunca ekonomik ve çevresel faydalar sağlayarak uzun vadeli başarıyı destekler. Sonuç olarak, malzeme seçimi mimari projelerin inşa edildiği dönemdeki başarısında önemli bir rol oynadığı kadar sürdürülebilirlik kriterleri beraberinde ele alındığı sürece bu başarının belki yüzyıllar boyunca nesilden nesle aktarılmasına da çok büyük katkı sağlayacaktır.

(Yeşim Kozanlı Mimarlık) Yeşim Kozanlı, İç Mimar
(Yeşim Kozanlı Mimarlık) Yeşim Kozanlı, İç Mimar

Malzeme tercihlerinizi nasıl yapıyorsunuz? Ülkemizin yapı malzeme sektörü hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Hayalinizdeki her malzemeyi bulabiliyor musunuz? Çevreye duyarlı malzemeler konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Malzeme seçim sürecim, bir iç mimar olarak yaptığım işin temel taşlarından biridir ve bu süreci, estetik çekiciliği, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği dengeli bir biçimde harmanlayarak oluşturuyorum. Her bir projemde, malzeme seçimlerimi şekillendirirken, önemli bazı faktörleri göz önünde bulundururum. Bunlar arasında, yerel ve kültürel bağlamın yanı sıra, yenilikçilik, sürdürülebilirlik, müşteri ve kullanıcı ihtiyaçları, ve elbette maliyet – fiyat performans kriterleri yer alır.

Projelerimde, Akdeniz ve Ege’nin zengin kültürel ve doğal mirasından esinlenerek, bölgesel malzemeleri sıklıkla kullanırım. Bu yerel dokunuş, projelerime özgün bir kimlik kazandırırken, aynı zamanda bölgenin miras ve kültürünü de yaşatır. Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen, düşük çevresel etkiye sahip ve uzun ömürlü malzemeleri tercih etmek, projelerimde dikkat ettiğim bir diğer kriterdir.

Teknolojik yenilikler ve inovatif malzemeler, tasarımlarımızı sağlıklı ve uzun ömürlü kılan önemli bir trend ve takip edilmesi çok önemli. Hava kalitesini iyileştiren boyalar ve enerji verimliliğini artıran akıllı camlar gibi yenilikçi çözümler, projelerimize fonksiyonellik katmanın yanı sıra sürdürülebilirlik açısından da büyük değer sağlar. Müşterilerimizin ve kullanıcıların ihtiyaçları, her zaman odak noktamızdadır. Kullanım amacına ve mekanın işlevselliğine uygun, aynı zamanda müşterilerimin estetik beklentilerini karşılayan malzemeler seçmeye özen gösteririm. Son olarak, maliyet ve performans, malzeme seçim sürecimde önemli bir yere sahiptir. Bütçeyi dengeli bir şekilde yönetirken, uzun vadede maliyet tasarrufu sağlayacak, dayanıklı ve bakımı kolay malzemeleri önceliklendiririm. Başlangıçta daha yüksek maliyete sahip olabilirler, ancak uzun ömürlülükleri ve düşük bakım gereksinimleri ile zaman içinde daha ekonomik hale gelirler.


“Hava kalitesini iyileştiren boyalar ve enerji verimliliğini artıran akıllı camlar gibi yenilikçi çözümler, projelerimize fonksiyonellik katmanın yanı sıra sürdürülebilirlik açısından da büyük değer sağlar.”


Türkiye’nin yapı malzeme sektörü, doğal zenginlikleri, üretim gücü ve yenilikçi yaklaşımlarıyla küresel bir oyuncu olarak kendini kanıtlamış durumdadır. Ülkemizin bu toprakları sektör ile birlikte, ülkenin ekonomisinde kritik bir role sahip olurken, dünya çapında tanınan birçok ürünün kaynağıdır. Doğal taş sektöründe, Türkiye’nin eşsiz mermer ve traverten rezervleri, dünya piyasalarında büyük bir talep görmekte. Bu doğal güzellikler, ülkeyi bir numaralı tercih haline getiriyor ve Türk doğal taşları, uluslararası arenada prestijli projelerde yer alıyor. Seramik sektörü ise, tasarım ve teknolojinin birleştiği noktada Türkiye’nin iddialı yüzünü ortaya koyuyor. Yüksek kaliteli ve estetik açıdan zengin seramik ürünleri, global pazarda Türkiye’yi öne çıkartan bir tedarikçi konumuna getiriyor. Bu ürünler, modern yaşam alanlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Sürdürülebilirlik ve yenilikçilik, Türk yapı malzeme sektörünün önem verdiği diğer kritik unsurlardır.


“Kalite ve fiyat rekabetçiliği ile uluslararası alanda kendine sağlam bir yer edinen Türkiye’nin yapı malzeme sektörü, gelecekte de büyümesini ve dünya çapında etkisini artırmasını sürdürecektir.”


Yeşil binalar ve enerji verimliliği gibi konseptlere duyulan artan ilgi, geri dönüştürülebilir malzemeler ve atık yönetimi konusundaki gelişmeler, çevresel sürdürülebilirliği artırma yolunda atılan adımlar arasında. Coğrafi konumu sayesinde, Türkiye yapı malzeme sektörü, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika gibi geniş bir pazar ağına erişim sağlıyor. Kalite ve fiyat rekabetçiliği ile uluslararası alanda kendine sağlam bir yer edinen Türkiye’nin yapı malzeme sektörü, gelecekte de büyümesini ve dünya çapında etkisini artırmasını sürdürecektir. Hayalimdeki her malzemeyi bulabilmek, iç mimarlık ve tasarım alanında sıkça karşılaştığım bir meydan okuma. Yaratıcı fikirler ve yenilikçi tasarımlar, çoğu zaman mevcut malzemelerin sınırlarını zorlar veya tamamen yeni malzemelerin keşfedilmesini bekler gibi geliyor. Bu süreç, hem heyecan verici hem de zorlayıcıdır, çünkü bazen hayal edilen malzemeler piyasada mevcut olmayabilir veya teknik olarak henüz üretilemiyor olabiliyor.


“Çevreye duyarlı malzemelerin kullanımı, tasarımlarımın temelinde yer alır ve bu, yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda derinlemesine bir sorumluluk hissiyle hareket etmenin bir yansıması olarak karşıma çıkar.”


Sektördeki teknolojik ilerlemeler ve araştırma geliştirme faaliyetleri sayesinde, sürekli olarak yeni malzemeler ve uygulama teknikleri ortaya çıkıyor. Bu yenilikler, tasarımcılara daha önce mümkün olmayan yöntemlerle çalışma imkanı ve malzeme oluşturma şansı sunuyor. Sonuç olarak, hayalimdeki her malzemeyi bulabilmek her zaman mümkün olmayabilir, ancak bu durum, sınırları zorlamak ve tasarım alanında yenilikçi çözümler üretmek için bir fırsat olarak görülebilir. Yaratıcılık, araştırma ve iş birliği, bu meydan okumaları aşmanın ve tasarımlarımı gerçeğe dönüştürmenin güzel yollarından biri.

Çevreye duyarlı malzemelerin kullanımı, tasarımlarımın temelinde yer alır ve bu, yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda derinlemesine bir sorumluluk hissiyle hareket etmenin bir yansıması olarak karşıma çıkar. Yaşadığımız dünyanın sınırlı kaynaklarına olan saygım ve gelecek nesillere sağlıklı, yaşanabilir bir çevre bırakma arzum, tasarım sürecimin her adımında çevreye duyarlı ve fonksiyonel malzemelere yönelmemi sağlar. Bu, estetik ve işlevselliğin ötesinde, bir etik meseledir. Biraz hakkında konuşmak gerekirse, sürdürülebilir ormancılık uygulamaları sayesinde elde edilen, FSC sertifikalı ahşap gibi malzemeler, çevresel etkileri minimize etme çabalarımı destekler. Bu malzemelerin kullanımı, doğanın korunmasına katkıda bulunurken, aynı zamanda projelere doğal bir güzellik ve sıcaklık katar.

İyi bir yalıtım malzemesi, enerji tasarrufu sağlayan camlar ve diğer inşaat malzemeleri, binaların daha az enerji tüketmesini sağlayarak uzun vadede maliyetleri düşürür ve çevreye olan etkimizi azaltır. Bu yaklaşım, projelerin sadece bugünün değil, yarının da ihtiyaçlarını göz önünde bulundurduğunu gösterir. Düşük VOC içeren boyalar ve yapıştırıcılar gibi malzemeler, iç mekanların hava kalitesini koruyarak, mekan sakinlerinin sağlığını ve konforunu ön planda tutar. Bu, tasarımın sadece görsel bir sanat olmadığını, aynı zamanda insan sağlığı ve refahını destekleyen bir bilim dalı olduğunu hatırlatır. Çevreye duyarlı malzemelerle çalışmak, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda önemli bir yaşama biçimidir. Bu malzemelerle yaratılan her proje, daha sürdürülebilir bir gelecek için atılmış küçük ama değerli bir adımdır. Tasarım süreçlerimizde bu malzemelere yönelik kararlı yaklaşımlarımız, hem şimdiki hem de gelecekteki nesillere karşı olan sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Bu nedenle, çevreye duyarlı malzemelerin kullanımı, tasarımlarımın sadece bir parçası değil, önemli şekilde ruhudur.

(IGLO Architects) Esen Akyar Karoğlu, Mimar
(IGLO Architects) Esen Akyar Karoğlu, Mimar

Yapıların estetik görünümü, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği, seçilen malzemelerin niteliklerinyle doğrudan ilişkilidir. Geleneksel malzemeler zamanla kendini kanıtlamış olsa da, yapı üretim teknolojilerinin sürekli gelişmesi ile birlikte yenilikçi ve sürdürülebilir malzemelerin kullanımı artan bir trend göstermektedir. Bu malzemeler, yapıların enerji verimliliğini, karbon ayak izini düşürme kapasitesini ve geri dönüşüm potansiyelini iyileştirerek, çağımızın ekolojik sorunlarına proaktif çözümler sunmaktadır.

Malzeme tercihlerimizi yaparken, öncelikle malzemenin işlevsel ve estetik özelliklerini değerlendiririz. Ancak, sürdürülebilirlik kriterleri de karar verme sürecimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Yapı malzemesinin yaşam döngüsü, çevresel etkisi, enerji verimliliği ve geri dönüşüm kapasitesi gibi unsurları dikkate alırız. Türkiye’deki yapı malzeme sektörünü değerlendirdiğimde, sektörün geleneksel malzemeler konusunda güçlü bir üretim kapasitesine sahip olduğunu görüyorum. Ancak, yenilikçi ve sürdürülebilir malzemelerin geliştirilmesi ve üretilmesi konusunda daha fazla yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum. Piyasada, özellikle çevreye duyarlı malzemelerin daha geniş bir yelpazede sunulması ve erişilebilirliğinin artırılması önemlidir.


“Mimarlar olarak, malzeme ve ürün tercihlerimizi yaparken, estetik, dayanıklılık ve işlevsellikle birlikte sürdürülebilirliği de önceliklendirmemiz gerekiyor.”


Hayalimizdeki malzemeleri bulabilmek bazen zor olabiliyor. Özellikle, yerel pazarda yenilikçi ve çevreye duyarlı malzemelerin sınırlı seçenekleri mevcut. Bu durum, uluslararası tedarik zincirlerine ve ithal ürünlere bağımlılığı artırıyor. Çevreye duyarlı malzemeler, sürdürülebilir mimari tasarımların ve inşaatların temelini oluşturuyor. Enerji verimliliği, su tasarrufu, azaltılmış karbon emisyonları ve daha sağlıklı yaşam alanları sağlama potansiyelleriyle, mimarlık alanında vazgeçilmez bir yere sahip olmaya başlamıştır.

Yenilikçi yaklaşımlar, özellikle modüler tasarım ve inşaat tekniklerinde önem kazanmaktadır. Modüler tasarım, maliyet ve esneklik açısından önemli avantajlar sunarak, yapıların daha hızlı inşa edilmesini, daha az atık üretilmesini ve sökülüp başka yerde yeniden kullanılmasını mümkün kılar. Bu özellikler, kaynakların verimli kullanımını teşvik ederek sürdürülebilirliği destekler. Mimarlar olarak, malzeme ve ürün tercihlerimizi yaparken, estetik, dayanıklılık ve işlevsellikle birlikte sürdürülebilirliği de önceliklendirmemiz gerekiyor. Yenilikçi ve çevreye duyarlı malzemeler, bu dengeyi sağlamada ve geleceğin sürdürülebilir yapılarını inşa etmede kilit rol oynar. Türkiye’nin yapı malzeme sektörünün yenilikçi taleplere cevap verebilme kapasitesinin artırılması, sürdürülebilir mimariye doğru attığımız adımların hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliğini garanti altına alacaktır. Bu yönde ilerleyerek, inşaat sektöründe sürdürülebilirlik ve yenilikçilik, sadece bir tercih değil, zorunluluk haline gelecektir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)