WRI Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı Projesini Hayata Geçiriyor

‘‘Uluslararası bir araştırma enstitüsü olan World Resources Institute (WRI), 1982’den beri uluslararası, ulusal ve yerel politikalarda çevresel sürdürülebilirliğin ele alınması için çalışmalar yürütüyor. WRI Türkiye olarak, bina sektörü, ulaşım sektörü ile birlikte öncelikli çalışma alanlarımızdan bir tanesini oluşturuyor.’’

WRI Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı Proje Koordinatörü Meltem Bayraktar
WRI Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı Proje Koordinatörü Meltem Bayraktar

2005 yılında WRI’ın (World Resources Institute) sürdürülebilir ulaşımdan sorumlu programı olan EMBARQ adıyla Türkiye’de çalışmalarına başlayarak sürdürülebilir kent içi ulaşım sorunlarına bütüncül çözümler sunan WRI Türkiye, 2015 yılında şehirler özelindeki tüm programlarını WRI Ross Center for Sustainable Cities altında birleştirmiştir. EMBARQ merkezleri de bu kurumsal değişikliğe uyum sağlayarak WRI Ross Center for Sustainable Cities’in ülke ofisleri haline gelmiştir. WRI Türkiye de bu dönüşümde WRI Ross Center for Sustainable Cities’in Avrupa bölgesine bağlı proje ofisi haline gelmiştir. Sürdürülebilir kent içi ulaşımı teşvik etmek, halk sağlığını iyileştirmek, binalarda enerji verimliliğini artırmak, karbon salımını azaltmak, güvenli ve erişilebilir kamusal alanlar yaratmak için çaba harcamaktadır. WRI Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı Proje Koordinatörü Meltem Bayraktar ile şehirler ve sürdürülebilirlik üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Türkiye’deki bina sektörünün çevresel sürdürülebilirliği konularında karşılaşılan en büyük zorluklar nelerdir? World Resources Institute (WRI) bu zorluklarla nasıl başa çıkmayı planlıyor?

İklim değişikliği ile mücadelede küresel ısınmayı 2°C’nin altında tutma ve 1,5°C ile sınırlandırma hedeflerine ulaşmak için küresel karbon emisyonlarının önümüzdeki on yıl içinde radikal bir şekilde azaltmamız ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmamız gerekiyor. Günümüzde nüfus ve şehirleşme hızı artarken, bu artış doğal olarak bina stokunun da hızla büyümesine neden oluyor. Binalar, yapı malzemelerinin üretimi, inşaat süreci, binaların kullanılması ve ömrünü tamamlayan binaların yıkımını kapsayan tüm yaşam döngüleri boyunca önemli miktarda enerji ve doğal kaynak tüketerek iklim değişikliğine sebep oluyor ve çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Türkiye’de, 2022 yılında konutlar ve ticaret binaları, toplam nihai enerji tüketiminin yaklaşık %32’sini oluşturarak, diğer sektörler arasında en yüksek enerji tüketim oranına sahip oldu; bu oran, sanayi sektörüyle eşit paya sahip. Ayrıca, Türk sanayi sektöründe de enerji tüketimi alt kırılımlarına bakıldığında, inşaat ve binalarla ilişkili çimento ürünleri, seramik ürünleri, cam ürünleri üretimi gibi alt sektörler de önemli miktarlarda enerji tüketiyor.

Binalar, uzun ömürlü olmalarıyla birlikte önemli miktarlarda enerji tüketerek karbon emisyonlarına neden olmaları ve de inşaat sektörünün ekonomide kilit bir itici güç olması nedeniyle dünya genelinde ve Türkiye’de iklim değişikliği ile ilgili politika ve programlarda öncelikli alanlardan biridir ve Türkiye’nin 2050 Net Sıfır Emisyon hedefini başarmasında önemli bir rol oynayacaklar.


‘‘BİNALAR, YAPI MALZEMELERİNİN ÜRETİMİ, İNŞAAT SÜRECİ, BİNALARIN KULLANILMASI VE ÖMRÜNÜ TAMAMLAYAN BİNALARIN YIKIMINI KAPSAYAN TÜM YAŞAM DÖNGÜLERİ BOYUNCA ÖNEMLİ MİKTARDA ENERJİ VE DOĞAL KAYNAK TÜKETEREK İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE SEBEP OLUYOR VE ÇEVRE ÜZERİNDE OLUŞAN ETKİLER YARATIYOR.’’


Türkiye’de kamu, özel sektör ve sivil toplum paydaşları 10 yılı aşkın süredir binalarda enerji verimliliğinin artırılması, binaya entegre yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygınlaştırılması, yapı malzemelerin ve inşaatın çevresel performanslarının düzenlenmesi gibi konularda önemli çalışmalar yürütüyorlar. Ancak bu önemli çabalara rağmen özellikle karbonsuzlaşma yönünde sektörün karşılaştığı önemli zorluklar mevcut. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse:

• Öncelikle Türkiye’deki ulusal düzenlemeler ve politikalar binaların kullanım dönemi enerji performanslarının iyileştirilmesine odaklanmakta. Yapı malzemeleri ve inşaat yapım ve yıkım kaynaklı sebep olunan gömülü enerji ve gömülü karbonu düzenleyen zorunlu bir mevzuat bulunmamakta. Son yıllarda ulusal ve uluslararası binalar ve yerleşmeler için yeşil sertifikasyon sistemlerinin gönüllü olarak uygulanmasıyla, bu alanda iyi uygulama örnekleri görülmeye başlandı.

• Türkiye’de üretilen yapı malzemeleri için yerel Çevresel Ürün Beyanı belgelendirme sistemi henüz mevcut değil. Uluslararası sistemler sık olmamakla birlikte ihtiyaç durumunda kullanılmakta.

 • Türkiye’de henüz kapsamlı bir güncel bina envanteri bulunmamakta ve güncel bina stoku büyüklüğü ve coğrafi dağılımı hakkında resmi bir istatistik mevcut değil. Mevcut bina stokunun enerji ve emisyon performansları ve fiziksel durumuna dair yeterli ve kapsamlı veri tabanları da bulunmamakta.

• Mevcut binaların enerji ve karbon emisyonu performansını izlemeyi ve sürekli iyileştirmeleri düzenleyen tanımlı bir mevzuat ve belirlenmiş kurallar da bulunmamakta.

• İnşaat sektöründe, Araştırma-Geliştirme (AR-GE) faaliyetlerine yeterli kaynak ayrılmaması, sürdürülebilirlik için yenilikçi fikirlerin ortaya çıkmasını engelliyor.

 • İnşaat sektörü paydaşları arasında düşük seviyede ortak çalışma veya entegrasyon gözlemliyoruz. Sürdürülebilirliğin başarılması için tüm paydaşların bir arada çalışması oldukça önemli.

 • İnşaat sektörünün sürdürülebilirliğini düzenleyen kapsamlı ulusal standartlara ihtiyaç var. Mevcut durumda, farklı firmalar farklı uygulamaları benimsemekte ve bu da sürdürülebilirlik açısından birbiriyle uyumsuz işlerin yapılmasına yol açmakta.

• Binalarda iç hava kalitesi bina tasarımı ve işletmesinde yeterince dikkate alınmıyor.

• Türkiye’de Sıfır Karbon Binalara ulaşmada yol gösterici bütüncül bir strateji planına ihtiyaç var.

Sürdürülebilir Binalar Ağı Projesi

Uluslararası bir araştırma enstitüsü olan World Resources Institute (WRI), 1982’den beri uluslararası, ulusal ve yerel politikalarda çevresel sürdürülebilirliğin ele alınması için çalışmalar yürütüyor. WRI Türkiye olarak, bina sektörü, ulaşım sektörü ile birlikte öncelikli çalışma alanlarımızdan bir tanesini oluşturuyor. 2021-2023 yılları arasında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz ve Küresel Çevre Fonu (GEF) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından desteklenen Sıfır Karbon Bina Hızlandırıcı projesi ile Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası’nın hayata geçmesini sağladık. Yol haritası şeffaf, katılımcı ve titizlikle yürütülen bir çalışma sürecinin sonucunda hazırlandı ve bina ve inşaat sektörüne, iklim değişikliği ile mücadele hedeflerini gerçekleştirmek için kapsamlı, öncü ve sürdürülebilir çözüm önerileri sunarak yol gösterici olmayı amaçlıyor. Yol haritası, Türkiye’nin emisyon azaltım hedeflerini yansıtacak şekilde tasarlandı ve binalarda tüm yaşam döngüsü emisyonlarının azaltılmasını hedefliyor. Enerji verimliliğini artırarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi sağlayarak ve çevreye duyarlı, sürdürülebilir yapı malzemeleri ve inşaat yöntemlerini teşvik ederek, bina sektörünü dönüştürmek için bina sektörü paydaşlarına rehberlik edecek. Aynı zamanda proje kapsamında, Konya ve Gaziantep Büyükşehir Belediyeleri ile bina sektörünün karbonsuzlaşmasına yönelik yerel eylem planları hazırladık. Bu yerel planlar, ulusal ve yerel bina politikaların hizalanmasına katkıda bulunacak.

Yeni projeniz Sürdürülebilir Binalar Ağı’nın, Türkiye’de bina sektöründe sürdürülebilirliğin sağlanması ve karbonsuzlaşmaya ne gibi katkıları olacak?

Sıfır Karbon Bina Hızlandırıcı projemizin ve Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası’nın Aralık 2023’te başarı ile tamamlanmasının ardından, Şubat 2024 itibari ile Avrupa Birliği tarafından “Avrupa Yeşil Mutabakatı için Sivil Toplum Eylemi Hibe Programı” kapsamında ortak finanse edilen “Sürdürülebilir Binalar Ağı Projesi”ne başladık. Proje, WRI Türkiye liderliğinde, Sıfır Enerji ve Pasif Ev Derneği (SEPEV) ortaklığında ve Danish Green Growth Network (DGGN) iş birliğiyle hayata geçiyor. Projemizin ana hedefleri arasında, bina sektörünün iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine hazır hale gelmesi için gereken azaltım ve uyum yöntemlerine dair sektör paydaşlarının teknik kapasitelerini güçlendirmek, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın etkisi ve önemi konusunda sektör paydaşlarının farkındalığını artırmak ve bina sektörü paydaşlarını bir araya getirerek kurumlar arası iş birliklerini güçlendirmek üzere “Sürdürülebilir Binalar Ağı”nı hayata geçirmek yer alıyor.


“İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ DÜZENLEYEN KAPSAMLI ULUSAL STANDARTLARA İHTİYAÇ VAR. MEVCUT DURUMDA, FARKLI FİRMALAR FARKLI UYGULAMALARI BENİMSEMİKTE VE BU DA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AÇISINDAN BİRBİRİYLE UYUMSUZ İŞLERİN YAPILMASINA YOL AÇMAKTA.”


3 yıl boyunca devem edecek projede, bina sektörü paydaşlarının iklim azaltım ve uyum konularında teknik kapasitelerini güçlendirmeye yönelik e-öğrenme programı hazırlayacağız. Ayrıca proje süresince düzenlenecek, webinarlar, seminerler, çalıştaylar ve bölgesel bilgilendirme günleri ile paydaşlarla bir araya geleceğiz. Kuracağımız Sürdürülebilir Binalar Ağı’nın üyeleri ile uluslararası iyi uygulamaları tanımak için inşaatta enerji verimliliği konusunda küresel ölçekte en prestijli toplantılardan biri olan Uluslararası Pasif Ev Konferansı’na katılım sağlayacağız. Ayrıca, Danimarka’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştireceğiz. Sektörden 50 profesyonelin Sertifikalı Pasif Ev Eğitimlerine katılımını destekleyeceğiz. Öğrencilerin, genç profesyonellerin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na yönelik farkındalığını artırmak amacıyla Sürdürülebilir Binalar Hackathon’u düzenleyeceğiz. Ayrıca, oluşturacağımız sürdürülebilir binalara yönelik “İyi Uygulamalar Kütüphanesi”nin sektör çalışanlarına ilham vermesini umuyoruz.

Sürdürülebilir Binalar Ağı Projesi

WRI Türkiye olarak kentsel iklim dirençliliğine yönelik çalışmalar yürütüyor musunuz? Hangi stratejiler ve yaklaşımlar kullanılıyorsunuz?

Kentsel alanlar ve kentlerin yapı taşları olan binalar, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık üçte birinden sorumlu olmakla birlikte, aynı zamanda, iklim değişikliği kaynaklı afetlerden de en çok etkilenenler arasında yer alıyor. İklim değişikliği nedeniyle gözlenen ortalama sıcaklık artışları ve sıcak hava dalgaları, özellikle kentsel alanlarda daha şiddetli hissediliyor. Bununla birlikte, iklim değişikliği nedeniyle kentlerde su baskınları daha sık görülür hale geldi. İklim değişikliği aynı zamanda, deniz seviyesinin yükselmesine de neden oluyor ve bu da kıyı kentleri için büyük bir tehdit oluşturuyor. İklim değişikliği, fırtınalar, kasırgalar, seller ve diğer aşırı hava olaylarının şiddetini ve sıklığını artıracak. Bu da gelecekte kentlerde altyapı ve üstyapı hasarlarına, can kayıplarına ve mal kayıplarına daha fazla neden olabileceği anlamına geliyor.


“SÜRDÜRÜLEBİLİR BİNALAR AĞI PROJESİ” KAPSAMINDA HAZIRLAYACAĞIMIZ “BİNALARDA İKLİM DİRENÇLİLİĞİ REHBERİ”, BİNALARIN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN OLUŞABİLECEK OLUMSUZ ETKİLERİNE KARŞI ALABİLECEKLERİ ÖNLEMLERİ VE BU ÖNLEMLERİ NASIL HAYATA GEÇİREBİLECEKLERİ KONUSUNDA PAYDAŞLARIN KAPASİTELERİNİ GELİŞTİRMEYİ HEDEFLİYOR.


Öncelikle, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte geliştirdiğimiz Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası, bina sektörü için emisyon azalma eylemlerinin yanı sıra, bina ve kent ölçeğinde dirençlilik ve iklim değişikliğine uyumun artırılmasına yönelik stratejilere de yer veriyor. Yol haritasında geliştirilmesi gereken yasal düzenlemeler ve sektör paydaşlarının üstlenebileceği roller detaylı olarak anlatılıyor. Ayrıca, “Sürdürülebilir Binalar Ağı Projesi” kapsamında hazırlayacağımız “Binalarda İklim Dirençliliği Rehberi”, binaların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı alabilecekleri önlemleri ve bu önlemleri nasıl hayata geçirebilecekleri konusunda paydaşların kapasitelerini geliştirmeyi hedefliyor. Bu rehber, bina sahipleri, mimarlar, mühendisler ve inşaat sektörü profesyonelleri için kapsamlı bir kaynak olacak ve iklim değişikliği ile başa çıkmak için en etkili stratejileri sunacak. Ayrıca, binaların dayanıklılığını artırarak, seller, aşırı sıcaklık, fırtınalar gibi doğal afetlerin etkilerine karşı korunmalarını sağlayacak uygulamaları içerecek. Bu rehberin yaygın olarak kullanılmasıyla, yapıların iklim değişikliğine uyum sağlaması ve çevresel etkilerini en aza indirmesini hedefliyoruz.

WRI Türkiye olarak bina sektörü alanında yürüttüğünüz projelerde hangi paydaşlarla iş birliği yapıyorsunuz?

Türkiye’de bina sektörünün karbonsuzlaşması ve iklim dirençliliğinin artırılmasında pek çok paydaş önemli roller üstlenmekte. Kilit paydaşlar arasında ulusal ve yerel yönetimler, enerji sağlayıcı hizmet kurumları, sivil toplum kuruluşları, inşaat şirketleri, tasarım ve inşaat profesyonelleri, tedarikçiler ve yapı malzemeleri - bina sistemleri üreticileri veya tedarikçileri, standart geliştirici kuruluşlar, sigorta kuruluşları, finans kuruluşları, yatırımcılar ve akademi kuruluşları yer alıyor. Yürüttüğümüz projelerde, tüm paydaş grupları ile iş birliği içinde çalışmalar gerçekleştirebiliyoruz. Ürettiğimiz eğitim materyallerinden tüm sektör paydaşları yararlanabilirler. Düzenlediğimiz toplantılar, çalıştaylar, sempozyumlar, seminerler de tüm sektör paydaşlarının katılımına açıktır. Yaptığımız araştırma, veri izleme ve raporlama çalışmaları ulusal ve yerel yönetimlere bina sektörüne yönelik politikaların şekillendirilmesinde destek sağlar. Ayrıca mevcut örneklerde olduğu gibi sektör paydaşları ile ortak projeler geliştirip uygulayabiliyoruz.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)