Ekonomik Başarının Formülü: Sürdürülebilir İnovasyon

Rahmi AYDEMİR
İşletme Yöneticisi / Yazar

Sürdürülebilirlik kelimesinin tarihçesi kalkınma anlamında her ne kadar 1970’lere dayansa da, şirketlerin diline pelesenk olmuş bir kelimeden öteye geçemiyor.  

Hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketler ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekiyor. Bu değiştirme ve yenileme işlemi için kullanılan “inovasyon” kelimesi; ticari gelir elde edecek hale getirmek adına yürütülen tüm süreçleri kapsadığından şirketlerin ilgilerini daha çok yoğunlaştırdıkları bölüm-departman ya da konuların başında geliyor.

Peki, bu tarz inovasyon ile yalnızca üretim süreçlerini değiştirerek elde edilen ticari gelir, beklentileri karşılıyor mu?

Kesinlikle hayır! Harvard Business Review’da yayınlanan Ram Nidumolu, C.K. Prahalad ve M.R. Rangaswami’nin “Why Sustainability Is Now the Key Driver Innovation” başlıklı araştırmasına göre; sürdürülebilirlik, hem kâr hem ciro anlamında kazanç getiren organizasyonel ve teknolojik inovasyonların ana damarı durumunda. Çevre dostu olmak, şirketlerin maliyetlerini aşağı çekiyor, kullanılan girdilerin azaltılmasına yol açıyor.Ayrıca bu çevre dostu çözümler, daha kaliteli ürünlerin yaratılmasında, yeni iş modellerinin ortaya çıkmasında etkili oluyor. 

Yanda yer verdiğim “Sürdürülebilirlik Çemberinde” de aslında inovasyonun hangi süreçlerden geçmesi gerektiği açık olarak belirtiliyor. Öncelikle şirket politikasında potansiyel bir güç olarak ateşlenen sürdürülebilirlik fitili, daha sonra kurum kültürüne yerleşmeye başlıyor. 

Dönüşümün veya risk sürecinin devam ettiği ortamda, müşteri hedef kitlesini korumak ve üretimin sürekliliğini sağlamak için kurumsal sürdürülebilirlik ya da sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimini doğru şekilde sağladığınız takdirde, ekolojik çıkarlar doğrultusu kapsamında yürüttüğünüz her faaliyet size finansal açıdan da yüksek girdiler sağlayabiliyor. Bu şekildeki çalışma prensibiniz route’a dönüştüğünden; artık topal ördek olan işletmeniz hem daha fazla kazanacak hem de sektörde ve pazarda oluşan imajınızı pozitif anlamda etkileyeceği gibi sizlere yeni kapılar açacaktır.

Yönetim Anlayışı Olarak Neden Bu Kadar Önemli?

Boston Consulting İş Birliği ile 4700’den fazla yöneticiye kurumsal sürdürülebilirlik anlayışı ile ilgili yöneltilen sorular, Sloan Management Review tarafından yayınlandı.  

Sürdürülebilirlik yönetim anlayışını değiştiriyor mu? 

Katılımcıların yüzde 40’ı iş modellerinin sürdürülebilirlik anlayışının sonucu olarak değiştiğini söylüyor. Sürdürülebilir bir şirket/kurum kurmak üzere taahhütte bulunmada artış yaşanıyor mu? 

2009 da sadece yüzde 25’i sürdürülebilir bir kurum yaratmak üzere yaptıkları taahhüt/bağlılık arttırırken 2010’da yüzde 59’u, 2011’de yüzde 68’i taahhütlerini arttırıyor.

Sürdürülebilirlik rekabet için gerekli mi? 

Rekabet unsuru olarak sürdürülebilirlik ön plana çıkıyor. Katılımcıların yüzde 67’si sürdürülebilirliği rekabet avantajı olarak görüyor. Geçen yıla göre yüzde 12’lik bir artış gözleniyor.

Şirketinizin önceliklerinde ne var? 

Sürdürülebilirlik hala yakın vadeli öncelikler arasında alt sıralarda! İlk sırayı rekabet ile ilgili faaliyetler alırken, ikinci sırada gelirleri artırmak, üçüncü sırada verimlilik üzerine temalar yer alıyor.

Çalışanlar şirket seçiminde Sürdürülebilirlik faaliyetlerinin etkisinde kalıyor mu? 
Çalışmaya katılanların yüzde 49’u sürdürülebilirlik faaliyetlerinin şirket seçiminde kendisi açısından önemli olduğunu söylüyor.

Sürdürülebilirlik, yönetici ajandalarının neresinde? 

Ajandasında “geçici” olarak yer verenlerin tüm katılımcıların 5’te birini oluşturduğu ortaya çıkıyor. Yüzde 28 ajandadan indirmiyor. Stratejik uğraşlarından biri olarak gösteriyor. Yüzde 42 yer veriyor ama ana faaliyet alanı olarak tanımlamıyor.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)