​Bürotime Tasarım Stratejisini Sürdürülebilir Farkındalık Üzerine Kurguluyor...

İş ve yaşam dengesinin sürdürülebilir düşünce üzerinden ilerlediği fikrine inanan Bürotime, ofislerdeki çeşitli kullanım senaryolarını göz önünde bulundurarak, çalışanların gün içerisindeki farklı ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak tasarımlar geliştiriyor.

Çalışma kültürünün masa başından sosyal mekânlara, insan odaklı tasarım anlayışına evrildiği günümüzde, iş ve yaşam dengesi-nin sürdürülebilir düşünce ve esneklik kavramları üzerinden şekillendiği yeni nesil ofis yaklaşımları, modern çalışma alanlarının standardize kavramlar yerine bireysel çözümler sunan, yaratıcı alternatiflere ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seriyor. 

Ofis genelinde hareket serbestliği sağlanması, kişisel çalışma alanları yerine geliştirilen çok işlevli çalışma alanları, ev sıcaklığı ve mahremiyetini hissettirebilecek özel alanlar yeni nesil mo-dern ofislerin en belirgin özellikleri arasında yer alıyor. İhtiyaca göre değişen form ve fonksiyonlar, masaya bağımlılığın ortadan kalkması, dijital sürecin hayatımıza entegre oluşuyla gelişen yeni mesleki tanımlar çalışma hayatında yaşanan dönüşümü net bir şekilde ortaya koyarken; ofislerdeki hiyerarşik algının da giderek yok olmaya başladığının sinyallerini veriyor.Teknolojinin hayatımıza girmesiyle, Türkiye’de gelişen yeni iş modelleri ve dijitalleşme süreci, ofis kültürü ve çalışan beklentilerini oldukça etkiledi. Örneğin “co-working space” kavramını günümüze taşıyan Urban Station, Home Office, Workinton gibi mobil çalışanlara yönelik en iyi hizmeti vermeye çalışan sanal ve resmi ofis konseptlerinin gelişimine tanık olduk. İnternet ve sosyal ağların hayatımıza dâhil olmasıyla daha hızlı iletişim kurmaya ve daha geniş etki alanları oluşturmaya başladık. Ancak yine de kurumların; çalışanların güvenlik, aidiyet, ekip ruhu, birlik olma hissi ve bir amaç uğruna değer üretmek gibi bazı temel ihtiyaçları olduğunu ve bir çalışma ortamının tüm bu gereksinimleri karşılayabilecek düzeyde tasarlanması gerektiğini unutmaması gerekiyor. Ofis tasarımlarında mekânsal olarak kalite ve işlevselliği arttırmak, çalışanların performans düzeyini etkilediği gibi üretkenliklerine de katkı sağlıyor. 

Ofisler yaşam alanı haline geldi

Günümüzde birçok şirket, ofis tasarımını kurum kimliği etrafında şekillendirirken dekorasyon kaygısıyla hareket ediyor. Aktif olarak iş hayatında yer alan Y ve Z kuşağının bulunduğu ortama aidiyet duyması ve kurum kültürüne bağlılık gösterebilmeleri için de ofis dekorasyonu azami önem arz ediyor. Ancak teknolojiyle birlikte alışkanlıklarımızı değiştiren dinamik ofis kültürü; çalışanların bireysel ihtiyaçlarını, iş yerinde ergonomiyi ve konforu ön planda tutuyor. Çalışma alanları yerine yaşam alanları oluşturma olgusu, betonla metalin birleştiği standardize tasarımlar yerine, soft ve nötr tonların ahşapla birleştiği samimi, doğal ve ev rahatlığı sunan mekanların yaratılmasını öngörüyor. 

Ofisi yaşam alanı olarak ele alan ve çalışanın kendini iyi hissedeceği alanlar oluşturma gayesi, yıllar içinde süregelen değişimle ofis ve evlerde uygulanan iç dekorasyon ve mobilya tercihlerinin iç içe geçtiğine dikkat geçiyor. Son birkaç yıldır ofislerin dışında evler ve cafélerde de görmeye alıştığımız “Rustik Endüstriyel Dekorasyon Akımı”; net çizgilere sahip, ana hatlarda sert ve çarpıcı dokuların yer aldığı bir tasarım dili olarak göze çarpıyor. Bu tarzın püf noktaları olarak öne çıkan tekstil ürünlerindeki harf detayları, vintage aksesuar seçimleri ve bitki kullanımı, geleceğin ofis dekorasyonunda da kendini göstermeye devam edecek. ‘Bring Your Own Device’ (Kendi Cihazını Getir) olgusunun ‘Bring Your Own Déco’ya dönüştüğü profesyonel yaşamda, çalışanların kendi özgün fikirlerini yansıttığı tasarımlarsa (eskiz, poster, resim, boyama vb.) ofis girişlerindeki yerlerini almaya çoktan başladı bile!  

Son yıllarda revaçta olan minimalist tasarımların etnik ve bohem detaylarla buluşması fütüristik algıyı destekler-ken, çalışanın doğada olma isteğini de yansıtıyor. Endüstriyel stil akımında dekorasyonun en önemli parçalarından biri olarak nitelendirilen ve sürekli göz önünde olan kiriş ve kabloların aksine, teknolojik ayrıntıların gizlendiğine tanıklık ediyoruz. Tüm bu ön bilgiler ışığında bugün de olduğu gibi geleceğin en büyük ofis trend alarmının hayal edilebilir ve kişiselleştirebilir çalışma alanları sunmak olduğu söylenebilir.

Sürdürülebilir yaşam, 
Sürdürülebilir tasarım…

Tasarımda her ne kadar işlevsellik, görünüm ve kullanıcıda uyandırdığı his temel alınsa da; günümüzde değişen çevresel uygulama ve farkındalıklar tasarımcı ve üreticileri yeni bir yaklaşım olan “sürdürü-lebilirlik” kavramını benimsemeleri yönünde zorluyor. Böylece çevre bilinci ve sürdürülebilir tasarım kavramları, geleneksel tasarım ve planlama süreçlerinden uzaklaşarak farklı bir boyut kazanıyor. Sahip olunan bilgi, beceri ve esneklik anlayışıyla geliştirilen tasarımların yaratım sürecinde sosyo - çevresel faktörler önemli rol oynuyor. Bu yüzden ekonomik sürdürülebilirlik uygulamaları kadar, sosyal sorumluluk bilinci de tasarım süreçlerinde devreye giriyor.

Şu sıralar sıkça duyduğumuz “sürdürüle-lebilir tasarım” kavramı, küresel düzlemde gerçekleşen teknolojik inovasyonun çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan kesişim noktası olarak nitelendirilebileceği gibi; gelecek kuşakları olumsuz sonuçlardan koruyabilecek kararlar almak şeklinde de yorumlanabilir. Bu doğrultuda mobilya ve yapı kollarında yer alan tüm sektör profesyonelleri, kentsel planlamadan mimari proje ve ürün tasarım sürecine kadar bu amaca yönelik faaliyet göstermektedir.

Bürotime, 2014 yılında Greenguard Çevre Enstitüsü’ne başvurarak sertifika sürecine dâhil olmuş ve Türkiye’de koltuk ve mobilya ürün grubunda Greenguard Gold sertifikası almaya hak kazanan ilk ofis mobilya üreticisi ünvanını elde etmiştir. 

Bürotime’ın benimsediği sürdürülebilirlik anlayışının temel ilkesi; yenilikçi ürünlerini insan, çevre ve tasarım unsurlarını gözeterek hayata geçirme tutkusuna dayanmaktadır. Uygulamaya koyduğu EYS (Entegre Yönetim Sistemi) politikası çerçevesinde çevre ve insan sağlığını riske etmeyecek hammadde kullanımını, atıkları azaltmayı ve geri dönüşüm oranını arttırmayı kendine ilke edinmiştir.

Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde sahip olduğu 140.000 m2’ lik tesisle-rinde faaliyete başladığı günden itibaren üretim teknolojisinde gerçekleştirdiği modernizasyon çalışmaları, çevre dostu altyapısı ve sürdürülebilir çevre politikalarıyla dünya standartlarında üretim gerçekleştirmektedir. 

Çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik uygulamaları kadar genç yeteneklere ilham veren ve kadınların iş yaşamına eşit ve etkin katılımını destekleyen insan kaynakları politikalarıyla da sürdürülebilir bir geleceğin mümkün olacağına inanmaktadır. 2012 yılından bu yana katıldığı yarışmalar, bünyesinde düzenlediği staj ve intern mühendislik programları ile üniversite- sanayi iş birlikleri içinde yer almaya özen göstermekte ve Türkiye’de üretici firmalarla profesyonel tasarımcıları, akademisyenleri ve sektöre ilgi duyan genç, dinamik tasarımcı ve mimar adaylarını desteklemektedir. Mesleki bir eğitim olarak nitelendirilen “Intern Mühendislik” uygulaması, programa katılan genç mühendis adayları, işveren ve yeni mezun arasında belirlenen deneme süresini de ortadan kaldırmayı ve bünye-sinde çalıştığı firmanın nitelikli ara eleman açığını gidermeyi amaçlamaktadır. 

Sürdürülebilir tasarımın ölçüsü ve kullanım alanı ne olursa olsun kullanıcıya fiziksel ve psikolojik yönden fayda sağlamalı ve çözüm sunmalıdır. Bürotime, tasarım stratejisini yaşam kalitesini arttıran ve ekosistemi koruyan ürün alternatifleri çerçevesinde kurgulayarak yola çıkmıştır. Bu gereksinimden hareketle kullanıcıya iç mekân hava kalitesi yüksek ortamlar sunabilmek için, 2014 yılında GREENGUARD Çevre Enstitüsü’ne başvurarak sertifika sürecine dâhil olmuş ve Türkiye’de koltuk ve mobilya ürün grubunda GREENGUARD Gold sertifikası almaya hak kazanan ilk ofis mobilya üreticisi unvanını elde etmiştir. Bu sayede LEED ve BREEAM gibi dünyada tanınırlığı ve bilinirliği en yüksek yeşil bina sertifikaları talep eden kuruluşların ilk tercihi olurken, doğal kaynakların verimliliğine odaklanarak sürdürülebilirlik farkındalığını arttırmayı hedeflemektedir.

Bürotime olarak; değişen ofis kavramının geleceğin trendleri ve akıllı teknolojileri ekseninde ne kadar evrilse de insan hayatının bir köşesinde hep var olacağına inanıyor; karşılıklı iletişim ve paylaşım gibi değerlerin çalışanların bir aradayken daha etkili hissedilebileceği duygusunu taşıyoruz. Bizim için asıl önemli olan, geliştirdiğimiz ürünler ve sunduğumuz hizmetin insanlığa ve çevreye bir katma değer olarak yansımasıdır.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)