Mimarlık Doğayı Değiştirir​

AKG Gazbeton Sponsorluğunda hazırlanmıştır.

EVREN YİĞİT ARC.
Evren YİĞİT

Mimarlık temelde doğal çevreyi değiştirdiği ve dönüştürdüğü için sürdürülebilirlik konusunda çok hassas olmak gerekiyor. Doğal çevreye yaptığınız her türlü imalat ve eklediğiniz her detay aslında doğanın dengesine bir müdahale anlamına geliyor. Ürünün üretiminden başlayarak, inşaat sahasına getirilmesi, montajı mevcut çevrede bir değişikliğe sebep oluyor. 

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Evren Yiğit kimdir, Evren Yiğit Architects nasıl kuruldu?

Ben 1977 yılında Aydın, Nazilli’de doğdum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesinden 2001 yılında mezun oldum, yüksek lisans derecemi ise 2005 yılında yine aynı bölümden aldım.  23 yıldır Ankara’dayım. Mezuniyetten sonra profesyonel iş yaşantım; satış, pazarlama, detay, iş bitirme ve teslim süreci gibi okulda öğrenmediğim pek çok farklı alanda tecrübe kazandığım, mutfak-banyo projeleri ve iç mimarlık sektörü ile başladı. Kazandığım bu ticari tecrübenin kendi işimi kurmamda büyük katkısını gördüm. 4 yıl bu alanlarda çalıştıktan sonra artık hazır olduğuma karar verince, 2005 yılında Turuncu Mimarlık’ı kurdum, 2015 yılında ise Evren Yiğit Mimarlık’ı kurdum, 3 yıldır projelerimi Evren Yiğit Mimarlık’ta hazırlıyorum.  

Güncel projelerinizden bahsedebilir misiniz? Tasarım süreçleriniz nasıl gelişiyor ve temel prensipleriniz nelerdir?

Yoğun olarak büyük ölçekli konut ve karma kullanımlı konut ve ticarinin, ofislerin bir arada harmanlandığı projeler hazırlıyoruz. İnşaatı bitmiş iskanı alınmış pek çok projemiz var. Ruhsatı alınmış ve inşaatı devam eden işler: Durubeytepe, Northland, Elizkule, Paflagonya Evleri, Ovva Cadde, Mavi Yeşil ve Kırşehir’deki Aşıkpaşa İnşaat’a yaptığımız proje. Ayrıca camii ve villa projelerimiz de var. Irak’taki Diwan Musul projemizin inşaatı da başladı. Diğer devam eden projeler konsept safhasında, altında alışveriş merkezi, üzerinde konut ve ofislerin olduğu yatay mimariye örnek olacak 2 ayrı projemiz var, tarz olarak çok fark yaratacağına inanıyoruz. 

Görsel: © KOBİ AKTÜEL Dergisi

Cephede yanıcı olan  ürünlere ve mevzuatın izin verdiği malzeme sınıfları dışındaki ürünlere asla yönelmiyoruz.

Yeni bir proje geldiğinde beni en çok heyecanlandıran unsur, yeni bir araziye farklı bir bina tasarlayıp, onun inşaat edileceğini görmek ve yapılı çevrede nasıl bir iz bırakacağını tasarlamak oluyor. Araziye doğru yerleşim, yaya yaklaşımı, çevresiyle olan etkileşimi, araç sirkülasyonu, işlev ve kütle ile ilgili kararlar verildikten sonra plan şemaları üzerinde çalışıp, 3 boyutlu modelde de yapının ölçeğini, tarzını, detaylarını tasarlıyoruz. Sonra mutlaka plan ve model arasındaki uyumu ve geri bildirimleri oturtup detaylara geçiyoruz. Yaklaşık 100.000 m² lik bir projenin tüm detaylarıyla tasarlanıp inşaatın başlaması neredeyse 1 yılı buluyor. 

Mimari projelerdeki cephe çözümlerinizi anlatabilir misiniz?

Güncel projelerde kuru duvar sistemini sıklıkla tercih ediyorum. Gerek şantiyenin hızını arttırması, gerekse detaylardaki rahatlık göz önüne alındığında, kuru duvar sistemi, ikincil cidar olarak tasarlanan cam cephe kaplamaları, güneş kırıcılar, mesh ile kaplanmış yüzeyler, yatayda ve düşeyde giden farklı ebatlardaki giydirmeleri yoğun kullanıyoruz.

Görsel: © KOBİ AKTÜEL Dergisi

Son zamanlarda gündemde olan yangın haberlerinde özellikle cephede kullanılan ürünlere dikkat çekiliyor. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Yangın konusunu çok önemsiyorum. Biz yurtdışında da epey proje tamamladığımız için rahatlıkla söyleyebilirim ki, yurtdışı projelerde işveren ve onay mercilerinin en çok önemsediği bölüm yangın, yangına dayanıklı sistemler ve kaçış şemalarıdır. Biz de o projelerden kazandığımız pratikle yangın konusuna çok dikkat ediyoruz. Mutlaka tasarım ekibinde konusunda uzman bir yangın danışmanı bulunduruyoruz.

Cephede yanıcı olan ürünlere ve mevzuatın izin verdiği malzeme sınıfları dışındaki ürünlere asla yönelmiyoruz veya işvereni yönlendirmiyoruz.  Taş yünü bu konuda çok önemli, yangına karşı yapıyı paketlemede önemli bir işlev görüyor. Aynı şekilde alçı esaslı levhalar da yangını geciktirici özelliğe sahip. Gazbetonu da sıklıkla tercih ediyoruz. 

Görsel: © KOBİ AKTÜEL Dergisi

Çok katmanlı cephe uygulamalarında gazbeton ürününü tercih ettiğinizi biliyoruz? Gazbetonu tercih etme sebebiniz nedir, uygulamada ne gibi faydalar sağlamakta?

Öncelikle hafif olması, kolay işlenmesi, nakliye montaj konularındaki rahatlık tercih sebebimiz oluyor. Isı yalıtımındaki performansı diğer alternatiflerle karşılaştırıldığında daha yüksek sonuçlar veriyor. Bir projemizde birebir hesaplama yaptılar, kiriş genişliği 30 cm ve altına 30 cm lik gazbeton kullandığımızda yarı bir yalıtım kullanmadan istenilen ısı yalıtımını saplayabildik. Bunlar tabii ki detay çözümünde ve duvarları katmanlarken önemli farklar yaratıyor. 

Mimarlığın sürdürülebilir ve ekoloji boyutuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?  Mimarlar bu boyutları nasıl projelerine taşıyor/ taşımalı?

Mimarlık temelde doğal çevreyi değiştirdiği ve dönüştürdüğü için sürdürülebilirlik konusunda çok hassas olmak gerekiyor. Doğal çevreye yaptığınız her türlü imalat ve eklediğiniz her detay aslında doğanın dengesine bir müdahale anlamına geliyor. Ürünün üretiminden başlayarak, inşaat sahasına getirilmesi, montajı mevcut çevrede bir değişikliğe sebep oluyor. 

Görsel: © KOBİ AKTÜEL Dergisi

Örneğin günümüzde petrol türevlerinin arabalarda kullanılması yerine elektrikli arabalar gündemde ve çevreci olduğu için öneriliyor. O arabaların çalışması için pillerin üretimine baktığınızda, devasa fabrikalarda üretim sürecinin de gene çevreyi etkilediğini görüyoruz. Dolayısıyla insanın ormandan ağaç kesip kendine ev yapması da, profesyonel fabrikalarda üretilmiş ürünler kullanması da bir şekilde doğayı etkiliyor ve bundan kaçış yok maalesef. Alaska’da yaşamla ilgili bir belgesel izliyorum, bakıyorum ki hep ağaçlar kesilip tarım arazileri açılıyor ve konut yapımı için kütük üretiliyor. Kimin ne kadar zarar verdiğini tartışmanın bizi ilerletmeyeceğini düşünüyorum. Elimizde olanın en iyisine yönelmeli ve çevreye verdiğimiz zararı en aza indirmeliyiz, sonuçta günlük hayatımızdaki çok basit birkaç önlem bile ekoloji için önemli ve etkilidir. Sıfır zarar diye bir şey söz konusu değil maalesef, kendi şartlarımız içinde en uygun, en çevreci sistemlere yönelmek biz mimarlara düşen görevdir. Yağmur suyunu toplamak, kat hollerinde doğal ışık ve havalandırmayı sağlayan tasarımlar yapmak, tamamen cam cepheler yerine, ihtiyaç olduğu kadar ve ihtiyaca yönelik yerlerde cam kullanmak önemli tasarım kararlarıdır. Bazen binalarda çekirdek diye tanımladığımız asansör ve merdiven cephelerinin de arkasında betonarme olduğu halde camla kaplandığını görüyorum ki, bence son derece gereksiz ve çevreyi de olumsuz etkileyen bir tercih. Ayrıca pek çok projede inşaat maliyetini ve malzeme kullanımını arttıran tercihler yapıldığını görüyorum. 

Görsel: © KOBİ AKTÜEL Dergisi

Mekânları en minimum alan kullanarak çözmek, gereksiz mahaller oluşturmamak, daha küçük ve fonksiyonel çözümlere yönelmek henüz tasarım safhasındayken çevre ile ilgili pek çok hassasiyeti de gözetmek demektir.

Özellikle ofisimde de ekip arkadaşlarıma en çok hatırlattığım konudur, mekânları en minimum alan kullanarak çözmek, gereksiz mahaller oluşturmamak, daha küçük ve fonksiyonel çözümlere yönelmek henüz tasarım safhasındayken çevre ile ilgili pek çok hassasiyeti de gözetmek demektir. Bazen bizim ofiste de kat holü ve çekirdek çözümlerine bakıyorum, örneğin 120 m² de çözülmüş bir çekirdek, tekrar zorlayıp , beş altı kez daha çalışıldığında dörtte bir oranında azalabiliyor. Toplam 35 katlı bir binada yaklaşık 1.000 küsur metrekare beton ve diğer malzemelerin gereksiz yere kullanılmaması demektir ki, çok çevreci bir yaklaşımdır. İşverenler çok profesyonel çözümlerden anlamayabilir, mimar olarak bizim hassasiyet göstermemiz ve yapabileceğimizin en iyisini yapmamız gerekir. Cephelerdeki gereksiz cam kaplamalar sera etkisini arttırıyor. Biz tasarım sürecinde mutlaka binanın kaplanmasını, doğal ışık ve havalandırma hassasiyetlerini düşünüyor ve ona göre seçimler yapıyoruz. 

Ülkemizdeki yapı malzemesi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretici firmaların AR-GE çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

AR-GE dünyada en çok önemsenen ve yatırım yapılan konuların başında geliyor. Maalesef bizde dünyadaki hızda gittiğini söyleyemem. Seramik ve vitrifiyede gördüğüm yenilikçi bakışı daha standart inşaat malzemelerinde maalesef göremiyorum. Sanırım tüm mimarların hayali, kendini taşıyan, geçirgen ve taşıyıcı özelliği olan yapı malzemeleridir. Ayrı bir cam tasarımı yapmadan sadece malzemenin geçirgenlik katsayısını değiştirerek elde edeceğimiz duvar malzemelerinin bizi çok farklı bir yapılaşmaya götüreceğini düşünüyorum. 

Bunların dışında sizin eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Söyleşi için çok teşekkürler. Ekolojik hassasiyetleri olan bir dergi ile röportaj yapmak beni memnun etti. Diğer muadil kurumların da benzer hassasiyette olmasını ümit ediyorum. Çevre hepimize gerekli, herkesin üzerine düşen pek çok sorumluluk var.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)