Piramidin Tabanını Dönüştürebilmek: Kent Yoksulları

Rahmi Aydemir, Aydemirler Proje A.Ş. İş Geliştirme Yöneticisi

Türkiye’de olduğu gibi dünyanın neresinde olursanız olun gecekondulardaki kent sakinleri son derece büyük bir mahrumiyet içerisinde yaşıyor. Sağlıksız koşullar, yetersiz altyapı, tahliye tehdidi ve eğitime erişim gibi daha birçok konuda zorluk içerisinde barınıyorlar.

Chris Freeman’ın “Yenilik İktisadı”na göre yeni bir ürün veya üretim sürecinin iktisadi olabilirliği, bir teknolojinin sosyal bütünleşmesinde önemli olmakla birlikte, sosyal, ahlaki ve sosyopolitik çerçevelerde de önemli bir role sahiptir. Kısaca teknoloji ve teknolojik değişimin topluma yararlı olabilmesi için onunla bütünleştirilmesi gereklidir. Yani her bir girişim, her faaliyet toplumun her kesimine de fayda sağlayabilmelidir. Bu yüzden ulusal yenilik sistemlerindeki tüm kaygılar, hedefler şüphesiz refah ve daha iyi bir ekonomi içindir. Siyasi-politik tartışmaların temelinde yatan unsur da bu olmalıdır.

Yıllardır hükümetlerin kalkınma kapsamında attığı adımlardan biri olan inşaat girişimlerinin, ekonominin lokomotifi olamayacağı artık anlaşılabilir bir durum olup iyimser diğer bir ifadeyle ülkenin bu konuda biraz nefes almaya ihtiyacı var gibi görünüyor. Bu anlamda yeniden yapılaşmadan çok dönüşüm ve dönüşüm ekonomisinin önemini tartışmakta fayda var. Konunun neresinden bakarsak bakalım kentleşme trendi sürerken aynı zamanda mega kentlerin sayısı son 20 yılda inanılmaz bir artış gösterdi. Dünya nüfusunun neredeyse yüzde 7’sinden fazlası büyük-mega şehirlerde yaşıyor. Tokyo, Delhi, Şanghay, İstanbul gibi şehirler nüfus açısından pastanın en büyük dilimine sahipler ki bu durum nüfus yoğunluğu ve ekonominin yönetilebilmesi açısından da ciddi bir planlama gerektiriyor. Yine yerel yönetim düzeyindeki planlamanın çoğu, dar bir sektörel odakla soyutlanmış şekilde yapılıyor; kanalizasyon, su, enerji, konut ya da okul çevresinde… Etkin arazi kullanımı, ekonomik kalkınmayı destekleyecek faaliyetler veya varlık kazanımları gibi konular ne yazık ki ele alınmıyor. Buradaki tüm hedef mevcut şehirlerin kazanımları üzerine kurulu olup, kağıt üzerinde teoriden öteye gitmeyen değerlendirmeleri içeriyor. İhtiyacımız olan tek şey kentlerin yumuşak karnına bakabilmek, onu görebilmek ve en önemlisi kapsayıcı, sürdürülebilir kentsel kalkınma için planlama yapabilmek!

Piramidin Tabanı  Gecekondular

Türkiye’de olduğu gibi dünyanın neresinde olursanız olun gecekondulardaki kent sakinleri son derece büyük bir mahrumiyet içerisinde yaşıyor. Sağlıksız koşullar, yetersiz altyapı, tahliye tehdidi ve eğitime erişim gibi daha birçok konuda zorluk içerisinde barınıyorlar. Suça karışma ve beraberinde ölüm oranlarının da bu bölgelerde yüksek oranda olması üzerinde durmamız gereken ayrı bir konu.

Nitekim devlet politikaları da şehirlerde genellikle varlık  ve alım gücüne sahip kişiler için yapılaşmayı ya da hizmetin taşınmasını öngörüyor. Ancak bu yine de ikilem olarak karşımıza çıkıyor. Devlet zaten kısıtlı olan kaynaklarını bu topluluklara ayırmaktan sakınıyor çünkü mevcut bu yapıların yasa ve yönetmeliklere aykırı oldukları birer gerçek! Sonuç olarak piramidin tabanı ile ilgili durum sürekli aynı döngü içerisinde ve tartışmalarla düşe kalka ilerliyor.

(Eric Assadourian ve Michael Renner, “Aralık 2012”,  Dünyanın Durumu 2012 Sürdürülebilir Refaha Doğru, Beyoğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları)

Gecekondu ve Buralarda Yaşayan Topluluk Yalnızca Sosyal Bir Sorun Değil !

Gecekonduların ve kent yoksulluğundaki artışın ele alınması sürecinde devletin proaktif hareket etmesi gerektiği kaçınılmaz gerçeğimiz. Kentlerdeki yoksullar, kentsel ekonominin ve toplumun önemli unsurlarını oluştururken bu kesimin yalnızca fiziksel mekan dizaynlarını iyileştirirek çözüm elde edilemeyecektir. Buradaki en dikkate değer detay sosyal ve fiziksel mekan kazanımları adına ekonomik girişimlerde bulunamadığımız bu alanların aslında ciddi ekonomik katkılarını saptayamıyor oluşumuzdan kaynaklıyor. Bu anlamda  ulusal ve küresel ekonomik ve sosyal kalkınmanın genel başarısı açısından, bu toplulukların ekonomik büyümeye katkı sağlama ve yoksulluktan kurtulma potansiyellerinin kullanılması kilit rol oynuyor.

Sonuç olarak hem kent sağlığı hem de insani krizleri önlemek açısından  gecekondularda yaşayanların maruz kaldıkları tüm çevre, sağlık, erişim risklerini kontrol ediyor olmamız; gecekonduları kentlerdeki çevresel, sosyal ve ekonomik kalkınmanın birer motoru haline getirebilir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)