Işığın Doğru Kullanımının Sırrı Doğa ve Mimarlık Tarihinde Gizli

Korhan Şişman

Aydınlatma Tasarımcısı

Işığın Doğru Kullanımının Sırrı Doğa ve Mimarlık Tarihinde Gizli

Doğa ve mimarlık tarihi bize ışığın nasıl kullanılabileceğini anlatan mükemmel örneklerle doluyken her nasılsa insan popülasyonunun ve sirkülasyonunun korkunç şekilde artması ile bu deneyimlerin çoğu sürece kurban edilmiş.

Mimarlığın ayrılmaz bir parçası haline gelen aydınlatma tasarımı her zaman, mimariye, mekâna ve mekândaki objelere entegre bir çözüm sunmalı… Mimar, iç mimar ve aydınlatma tasarımcısı nasıl bir işbirliği içinde olmalı?


Öncelikle mimari gruplar ve dolayısı ile işverenler bağımsız aydınlatma tasarımı proje danışmanlık hizmetlerini almaya gönüllü ve bu hizmetin projelerine katacağı artı değerlerin farkında olmalı. Ülkemizde aydınlatma tasarımı hizmetine yönelik farkındalığın son dönemlerde gittikçe arttığını görmek sevindirici.

Proje konseptini ve temel prensiplerini aydınlatmadan bağımsız düşünmek mümkün değil. Bu yapı tarihi boyunca böyle süregelmiş. Fakat içinde bulunduğumuz süreçler birim projeye ayrılan zamanın daha kısıtlı olmasına neden oluyor, dolayısı ile daha verimli tasarım süreçleri ancak konusunun uzmanı farklı branştan tasarımcıların katkısının artması ile gerçekleşebiliyor. Aydınlatma tasarımcısının katkısının sadece hesaplama ve armatür yerleşimi projesi hazırlamak olduğu yanılgısına düşülmemeli. Asıl iş; genel mimari konsepti doğru değerlendirmekte, aydınlatma tasarımını tüm taraflar için uygulanabilir, sürdürülebilir, ergonomik kılarken, doğal ya da yapay ışığın mimariye tasarımı destekleyici şekilde entegre edilebilmesini destekleyebilmekte. Bu nedenle aydınlatma tasarımcısı projeye mümkün olduğunca erken katılmalı, tasarım ekibinin fikir üretme süreçlerinin vazgeçilmez bir parçası olmalı. Bunu sağlamak da aslında aydınlatma tasarımcılarının görevi.

Ülkemizde son dönemlerde aydınlatma tasarımcıları olarak bir sektör oluşturmaya başladığımızı sevinerek görüyorum. Zamanla mimari ve iç mimari kadroların kendi tasarım anlayışlarına uygun aydınlatma tasarımcılarını seçtiği uzun vadeli çözüm ortaklıklarını daha çok göreceğimizi umuyorum.

Mimaride aydınlatma tasarımının sürdürülebilir ve ekolojik boyutu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Yeşil, sürdürülebilir ve ekoloji gibi kavramlar aslında teknolojinin hızlı gelişimi ile bir anda ortaya çıkmadı. Binlerce yıllık mimarlık tarihi incelendiğinde aslında insanın yaşam tarzları ve dolayısı ile yapıları ile bir şekilde doğaya bağlı çözümler üretmekte son derece başarılı olmuş olduklarını görebiliriz. Bunu iyi değerlendirmeli ve yapının amacının insan olduğunu unutmamalıyız. Doğa ve mimarlık tarihi bize ışığın nasıl kullanılabileceğini anlatan mükemmel örneklerle doluyken her nasılsa insan popülasyonunun ve sirkülasyonunun korkunç şekilde artması ile bu deneyimlerin çoğu sürece kurban edilmiş.

Bahsettiğimiz kavramlar sayesinde unutulan bu değerler aslında tekrar hatırlanıyor ve tasarım-inşaa süreçlerine aktarılıyor. Geçte olsa farkındalığın artmaya başlaması harika.
Burada en büyük görev mimarlarımızın olsa da biz aydınlatma tasarımcıları da gerekli katkıyı yapabilecek birikime sahip olmalıyız.

Aydınlatma tasarımı açısından bakarsak bence rahatsızlık veren konu; hem yapay hem doğal aydınlatma sistemlerinde ‘son’ teknoloji kullanımının bir şekilde zorunluluk haline getirilmeye çalışılması, ışık kalitesi ve insan ihtiyaçlarının teknoloji bazlı ekipmanlar olmadan sağlanamayacağı gibi bir yaklaşım benimsetilme çabaları. Örneğin sadece daha fazla enerji kullanıyor diye akkor flamanlı lambaların yasaklanması ya da bir proje için sadece LED kullanımına karar verilmiş olması ya da kontrol yada sürücü sistemi için piyasaya karmaşık yazılım tabanlı sistemlerin pompalanması...

Bu teknolojileri kullanma deneyimine sahibiz fakat, teknolojinin ekoloji ile bu denli içi içe geçtiği durumda temel kavramların esnetilmeye başlandığını düşünüyorum. Bu da aslında bir kısırdöngü yaratıyor. Ekolojik olma çabaları aslında gereksiz tüketimi pompalayan bir çekicilik sunuyor. Yeniye adapte olurken eskinin deneyimini unutup yeniden başlıyoruz. Burada yapılabilecek şey toplumca gerçekten neye ihtiyaç duyduğumuzu anlayabilecek kültürü oluşturmak.

Aydınlatma tasarımcısının bu ‘yeşil’ süreçleri kontrol etmesinin ayrı bir hizmet olarak ele alması da kesinlikle son derece tehlikeli. Son dönemlerde bunun bir pazarlama unsuru olarak kullanan meslektaşlarımızı görüyorum. Bir proje için ergonomik, ekolojik, sürdürülebilir ve görece estetik aydınlatma çözümler üretmek zaten aydınlatma tasarımcısının temel hizmet kalemidir. İçinde bulunduğumuz dönemlerde aydınlatma projesinin gereksinimleri açısından bunun dökümantasyonunu kurallarla sağlayan ulusal ve uluslararası sertifikasyon sistemleri için yapılacak girdinin ek bir hizmet kalemi olarak düşünülmesi bana pek dürüstçe gelmiyor.

Türkiye’deki konut sektöründeki hızlı gelişim sürdürülebilir, çevreci ve yenilikçi tasarımları hayata geçirmek için iyi bir fırsat. Bu bağlamda mimaride aydınlatma tasarımı, aydınlatmada enerji verimliliği ve Yeşil Binalarda aydınlatma tasarımı aşamalarından bahsedebilir misiniz?

Aslında bu çalışmalar tüm mimari projelede gözönünde bulundurulması gereken ve insan yaşayışını doğrudan etkileyen temel mimari aydınlatma ihtiyaçlarıdır. Bu konuları; gün ışığı kullanımı, dış görüşün sağlanması, ışık kirliliğinin azaltılması, görsel konfor koşullarının sağlanması, armatürlerin ve ışık kaynaklarının verimliliği, kontrol sistemlerinin kullanılması vs. gibi özetleyebiliriz. Neredeyse hepsi projenin başında mimari tasarım sürecinde çözülmesi gereken konulardır.

Aydınlatma tasarımcıları olarak herhangi bir mimari aydınlatma sistemi tasarımının yapılacağı yerin bölgesel, iklimsel ve ekonomik koşullarından bağımsız düşünülemeyeceği için ileriye yönelik dair bu sistemler bina tasarımına dair sürdürülebilirliğe imkan yaratırken bu koşulları da zaten göz önünde tutarız.
Yeşil bina’ dediğimiz projelerde aydınlatma tasarımı çalışmaları sertifikasyon süresince farklı puanlamalar ve değerlendirmeler bulunur, ana prensip olarak bina üretim sürecinde ve sonrasında aydınlatma sisteminin enerji tüketimini en aza indirecek ve ergonomik konfor koşullarını arttıracak gereklilikleri sağlamaya yönelik çalışmalar yapılır. Enerji etkin bina tasarımında aydınlatma tasarımı için belli kriterler koyularak sürecin yönlendirilmesini ve kayıt altına alınması sağlanır, bina derecelendirme sistemine kaynak olacak veriler oluşturulur.

Aydınlatmada enerji verimliliğinin sağlanmasında sadece enerji verimli ürünlerin kullanılması yeterli midir?

Verimliliğin ne olduğunun tanımının tekrar tekrar yapılması gerekiyor. Evet daha az enerji harcadığı daha uzun ömürlü olduğu söylenen ürünleri kullanabilirsiniz... Kullandığınız elektrik enerjisi maliyetleri ve servis masrafları görece azalacaktır. Ama referans aldığınız öteki ürünlerin de zamanında aynı koşullarla pazarlandığını unutmamak gerekir. Bu gerekliliğe karar vermek ürünlerin nerede ve ne amaçla ne süreli olduğunu belirlemek artık eskisinden daha kolay gibi gösterilmekle beraber seçim alternatiflerinin artması ciddi kafa karışıklığına yol açıyor. Bundan kar edenin kim olduğunu iyi düşünmeli... Aydınlatma tasarımcıları bu süreçlerde birçok parametreyi, en önemlisi insan için ışık kalitesinin önemini göz önünde bulundurup mimarlara ve yatırımcılara optimize edilmiş seçenekler sunabilirler.

Aydınlatma tasarımının insan sağlığına ve iç ortam kalitesine katkıları konusundaki düşünceleriniz nelerdir? Buna göre doğru aydınlatması sizce nasıl olmalıdır?

Mesleğe başladığımdan beri cevaplamaya çalıştığım bir soru. Doğru aydınlatma kavramı kültüre göre ve içinde bulunulan ekonomik yapıya göre değişir tabi, fakat bence mimari tasarım konseptinin ayrılmaz bir parçası olabilen ve kullanıcısına ergonomik rahatsızlık vermeden huzur ve mutluluk sağlayan aydınlatma tasarımı başarılı olmuş demektir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)