Isı Yalıtımı Üzerinden Mimarlık ve Sürdürülebilirliğe Eleştirel Bir Bakış
Bienal kapsamında yalnızca Estonya değil, diğer ülkeler de sürdürülebilirlik, doğa ile mimarlık ilişkisi ve kolektif hafıza gibi temaları derinlemesine işliyor.
Bienal kapsamında yalnızca Estonya değil, diğer ülkeler de sürdürülebilirlik, doğa ile mimarlık ilişkisi ve kolektif hafıza gibi temaları derinlemesine işliyor.
Artık mimarlık, etik, çevresel ve toplumsal sorumluluğu merkeze alan bir dönüşüm çağrısına kulak vermeli.
Geleneksel malzemeler tropik bölgelerde hızla bozulabilir: ahşap solar, metal paslanır, beton çatlar.
Ulaşım altyapısı uzun ömürlü olacak şekilde tasarlanmalı ve gelecekteki iklim değişikliği senaryolarına dayanıklı olmalıdır.
Hem mimarlar hem de üreticiler, tamamen elektrikli binaların yükselişi karşısında hazırlıklı olmanın önemini vurguluyor.
Yalıtımsız ya da hatalı detaylandırılmış dış cepheler, binanın termal performansını ciddi ölçüde zayıflatabilir.
Evler ofislere dönüşürken, ofisler daha sıcak ve yaşanabilir alanlara evriliyor.
Mekânlarda belirli bir duygu yaratmak için ışık ve gölge kullanımı, mimarların elindeki en etkili araçlardan biridir.
Günlük yaşamın dinamik yapısı, mutfak tasarımında modüler ve hareketli ögelere ihtiyaç doğuruyor.
Barınma, bir piyasa nesnesi değil; her bireyin onurlu yaşam sürme hakkının temelidir.
Doğal ışık, temiz hava, biyofilik unsurlar ve yerel malzemelerle desteklenen iç mekânlar, yalnızca enerji tasarrufu değil, insan refahını da artıracaktır.
Bir yapının yangına karşı güvenliği, sadece yapı tamamlandıktan sonra alınan önlemlerle sağlanamaz.
Suya duyarlı kentsel tasarım; yalnızca doğaya karşı değil, doğayla birlikte yaşamayı mümkün kılan bir anlayışı temsil eder.
Dış cephelerde uzun ömürlü koruma sağlamanın temelinde, poliviniliden florür (PVDF) bazlı reçineler yer alır.
Geleceğin binaları; sürdürülebilirlik, sağlık, refah ve dayanıklılık hedeflerine katkı sağlayan varlıklar haline geliyor.
Sergi, Latin Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerden seçilen ofisler aracılığıyla sürdürülebilir mimari söylemine dikkat çekiyor.
Yasmeen Lari’nin ikonik yapı tasarımlarını geride bırakıp toplumsal etki yaratmaya yönelmesi, mimarlık dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Yüzyıllardır kullanılan terakota, doğallığı, dayanıklılığı ve estetik uyumuyla yapı sektörünün vazgeçilmez malzemelerinden biri.