Amfibio Ses Günleri Başladı

Ölümünün 700. yılında Marco Polo’yu anma etkinlikleri kapsamında başlatılan, Venedik Bienali Tarih
Arşivi tarafından hazırlanan ve küratörlüğünü Luigia Lonardelli’nin üstlendiği “Gökyüzünü Rüzgâr
Çizer. Venedik Bienali Marco Polo’nun izinde” başlıklı proje, ünlü seyyahın İtalya’dan Çin’e uzanan
yolculuğunun izlerini takip ediyor. Proje kapsamında, Venedik Bienali tarafından sanatçı Cevdet
Erek’e sipariş edilen gezici enstalasyon Amfibio, Çin’in Hangzhou şehrindeki ilk gösterimi ve
Venedik’teki ikinci etabının ardından yolculuğunu İstanbul’da, Amfibio Ses Günleri ile sürdürüyor.
İlk kez 2024 Aralık ayında Çin’de sergilenen Amfibio, her bir yinelenmesinde gerek mimari yapısı
gerekse ses sistemiyle, buluştuğu yerin ve dilin ritimleriyle etkileşim içinde dönüşüme uğrayan modüler
bir toplanma ve performans alanı olarak tasarlandı. Bu şekilde Amfibio’nun okumalara, söyleşi ve
tartışmalara evsahipliği yapması planlandı.
Amfibio Artİstanbul Feshane’de düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı
Amfibio, 2 Ekim Perşembe sabahı Venedik Bienali Başkanı Pietrangelo Buttafuoco, İKSV Yönetim
Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İBB Kültür Dairesi Başkanı T.
Volkan Aslan, Venedik Bienali Tarih Arşivi Sorumlusu Debora Rossi, Projenin Küratörü Luigia
Lonardelli ve sanatçı Cevdet Erek’in katılımıyla, Artİstanbul Feshane’de düzenlenen bir basın
toplantısıyla tanıtıldı.
Venedik Bienali Başkanı Pietrangelo Buttafuoco, “İstanbul bir diğer Venedik’tir; Venedik de bir
diğer İstanbul. Su, deniz kıyısında saraylar, sonsuz bir ufka uzanan günbatımları… Franco
Battiato’nun söylediği gibi: iki şehir birbirinin aynası gibidir. Gökyüzünü Rüzgâr Çizer: Marco Polo’nun
İzinde projesinin ruhu da tam olarak budur: kadim rotaları ve kültürleri bir araya getirerek bugüne
seslenen bir yolculuk. Cevdet Erek’le birlikte burada sizlere Hangzhou ve Venedik’in ardından
İstanbul’a gelen Amfibio’yu sunuyoruz. Bu, yüzyılı aşkın bir süredir geleceğe yuva olagelmiş bir bienal
için üretilen, her durağında açıklık ve birbirini dinlemeye dair bir tecrübeye dönüşen, modern bir
kervansaray,” dedi.
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak, 2007 yılından
bu yana Uluslararası Sanat ve 2014 yılından bu yana da Uluslararası Mimarlık sergileri kapsamında
yakın temasla çalıştığımız la Biennale di Venezia ile bu önemli projede de işbirliği yapmaktan büyük
mutluluk duyuyoruz. Bu projeyle Marco Polo’yu bir kâşif, bir seyyah ama en çok da kültürel alışverişin
önemli simgelerinden biri olarak anıyoruz. Kültürel merak ve hayalgücünü besleyen, açtığı yeni
pencerelerle yüzyıllar boyunca kültür ve sanatın birçok farklı alanında etkili olan Marco Polo,
ölümünden yedi yüzyıl sonra, Çin’den Venedik’e ve oradan da İstanbul’a uzanan bir yolculukta
kültürler, sanat disiplinleri, tarihler ve coğrafyalar arasında köprüler kurmaya devam ediyor. Venedik
Bienali’ne İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na olan güvenleri ve bu etkinlikteki yol arkadaşlıkları için
teşekkürlerimi sunuyorum. Sanatçı Cevdet Erek’i de Amfibio eseri için gönülden tebrik ediyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı’na ve Artİstanbul Feshane’ye de değerli
evsahiplikleri için teşekkürlerimi sunuyorum,” dedi.
İBB Kültür Dairesi Başkanı T. Volkan Aslan, “Bugün burada, İstanbul’un kültür hafızasında çok özel
bir yere sahip Artİstanbul Feshane’de, dünya çapında bir buluşmaya tanıklık ediyoruz. La Biennale di
Venezia ve İKSV ortaklığıyla hazırlanan, Venedik Bienali Tarih Arşivi’nden doğan “Gökyüzünü Rüzgâr
Çizer – Marco Polo’nun İzinde” projesinin üçüncü etabı, İstanbullularla buluşuyor. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi olarak bizler, kültür politikamızı her zaman erişilebilirlik, katılımcılık ve evrensellik ilkeleri
üzerine inşa ediyoruz. İBB Kültür ve İBB Miras’ın misyonu, şehrimizin tarihî değerlerini koruyarak
onları bugünün yaşamına katmak, sanatın en güncel ve özgün örneklerini tüm İstanbullularla
paylaşmaktır. Tam da bu nedenle, yeniden hayat verdiğimiz Feshane-i Amire’yi, bugün Artİstanbul
Feshane adıyla İstanbul’un en büyük kamusal kültür-sanat mekânı olarak kentimize kazandırmanın
gururunu yaşıyoruz. Venedik Bienali gibi dünyanın en saygın kültür buluşmalarından biriyle ortaklaşa
gerçekleştirdiğimiz bu proje, uluslararası iş birliklerinin, kültürel ilişkiler ağının ve sanatın evrensel
dilinin İstanbul’da nasıl hayat bulduğunun da en güçlü göstergelerinden biri aynı zamanda. Süreçte
emeği geçen herkese; Venedik Bienali’ne, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na, değerli küratör Luigia
Lonardelli’ye ve sanatçı Cevdet Erek’e teşekkürlerimizi sunuyorum,” dedi.

Venedik Bienali Tarih Arşivi Sorumlusu Debora Rossi, “Projede bize eşlik eden tüm ekiplere
teşekkür ederek başlamak istiyorum sözlerime. Marco Polo'nun 700. ölüm yıldönümü için hayata
geçirilen Amfibio aslında bir köprü kurma etkinliği. Venedik Bienali ve İKSV arasında uzun zamandır
var olan, İKSV’nin bienale katılımıyla başlayan ilişki bugün de devam ediyor. Bugün Amfibio’nun
üçüncü etabının açılışını yapıyoruz. Bu projenin önümüzdeki dönemde yeni araştırmaları ve
etkinliklikleri de beraberinde getireceğini düşünüyorum,” dedi.
Projenin Küratörü Luigia Lonardelli, “Feshane’de, başlığının çağrıştırdığı ikili doğaya sadık kalan
Amfibio, İstanbul’un farklı bölgeleri arasında bir arabulucu işlevi görüyor. Tarihî ve çağdaş kentsel
dokuların sınırında, uzun yıllar aktif bir sanayi bölgesi olarak kullanılan kıyıda konumlanan eser, hem
eski fabrikanın cephesiyle hem de Haliç’i aşan köprüyle görsel bir diyalog kuruyor. Amfibio, burada
kendi özgün düzeyini ve ölçeğini buluyor. İstanbul’da olağanüstü bir müzik sahnesi var, bu ses ve
müzik sahnesinden bazı üretimleri de bu projede ağırlayabildiğimiz için mutluluk duyuyoruz,” dedi.
Sanatçı Cevdet Erek, “2017 yılında Venedik Bienali’ne katılmıştım, İKSV ile Türkiye Pavyonu sergisini
düzenlemiştik. Venedik Bienali ile tekrar çalışmak müthiş bir duygu. Bir İstanbul çocuğu olarak burada,
İstanbul’da Venedik Bienali’ni ağırlamak, onların projesini buraya getirmek, İKSV’nin buradaki
evsahiplerinden biri olması, burada kamusal bir alanda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) ait
Artİstanbul Feshane’nin bahçesinde, böyle bir projeyi gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyum. Uzun
zamandır uğraştığım, denemelerini yaptığım sesli bir mimari fikri bu. Bu yapı içinde ulaşılabilirlik çok
önemli. Umarım hayal ettiğimiz katılımlara ulaşır,” dedi.