Denize Açılan Mimarlık: Kastrup Deniz Hamamı

Deniz ve yüzmek deyince akla ilk gelen yerin Danimarka olmadığını biliyorum. Ama Kuzey Denizi'nin de yüzülmeye değer olduğu bir gerçek. Kastrup Sea Bath, Danimarka’da denize girmenin yalnızca yüzmekten ibaret olmadığını hatırlatan nadir yapılardan biri. White Arkitekter imzasını taşıyan bu kamusal deniz banyosu, sıradan bir kıyı hattını alıp onu mimarlıkla yeniden tanımlıyor. Bu bölge, endüstriyel geçmişi olan bir sahil şeridi. Bugün ise Kopenhaglıların yüzdüğü, güneşlendiği, oturup sohbet ettiği ve hatta cesareti varsa beş metreden denize atladığı bir buluşma noktasına dönüşmüş durumda.

Yapının kıvrılarak ilerleyen formu, yerel halkın ona “salyangoz” demesine neden olacak kadar özgün ve karakteristik. Sahilden başlayan ahşap platform, denizin içine doğru uzanırken rüzgârı kesen dairesel bir iç boşluk yaratıyor. Bu form yalnızca estetik bir tercih değil; yüzme alanını dalgadan ve sert rüzgârdan koruyan bilinçli bir mekânsal karar. Sonuçta açık denizde yüzmek de cesaret ister. 

Kastrup Deniz Hamamı'nın en güçlü taraflarından biri de “herkes için” olma iddiasını gerçekten ciddiye alması ve uygulamaya koyması. Rampalar, geniş geçişler ve engelsiz erişim sayesinde yapı yalnızca genç ve atletik bedenlere değil; yaşlılara, çocuklara ve hareket kabiliyeti sınırlı kullanıcılara da açık bir mekan yaratmışlar. Üstelik 7/24 erişilebilir ve ücretsiz. Kamusal mimarlık adına kulağa sizce de fazla iyi geliyor mu? Darısı...

Malzeme tercihi de projenin doğayla kurduğu ilişkiyi açıkça ortaya koyuyor. Deniz koşullarına dayanıklı sert ahşap, zamanla grileşerek çevresiyle uyumlu bir yaşlanma süreci geçirmeye başlamış. Yapı da zaten, “ilk günkü gibi kalma” takıntısı taşımıyor; aksine denizle birlikte eskimeyi kabul ediyor. Bu da onu daha samimi, daha gerçek kılıyor. Akşam saatlerinde devreye giren aydınlatma ise yapıyı bir anda başka bir ruh haline sokuyor. Yumuşak ışıklar ahşap yüzeyleri vurgularken, soğuk mavi tonlar suyla olan ilişkiyi güçlendiriyor. 

Belki de bu yapıyı bu kadar etkileyici kılan şey, kendi halinde takılıp büyük laflar etmeye çalışmaması. Bir simge olma iddiası yok; ama zaten tam da bu yüzden simgeye dönüşüyor. 

Fotoğraflar: Åke E:son Lindman, Mats Ek


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)