Depreme Karşı Güvenli Binalar Nasıl İnşa Edilir?

Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
San Francisco, Tokyo ve İstanbul… Bu üç şehir, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden olmakla birlikte, büyük bir deprem riski taşıyor. Ancak bu depremlerin yaratacağı yıkımın şiddeti, şehirlerin yapı güvenliği ve mühendislik çözümlerine bağlı olarak farklılık gösterecek. Peki neden? Cevap, yapıların sismik dayanıklılığı ile ilgili mühendislik yaklaşımlarında saklı.

Depremlerde asıl hasar: insan yapımı yapılar

Depremlerin yol açtığı en büyük zararlar genellikle doğal değil, insan yapımıdır. Çöken binalar, kopan enerji hatları, kesilen su kaynakları... Bir depremin etkisini belirleyen en önemli faktörlerden biri, şehirlerin bu tür felaketlere ne kadar hazır olduğudur. Bu da doğrudan sismik tasarım ilkelerine göre inşa edilen yapıların sayısıyla ilgilidir.

Örnek olay: İzmit depremi ve sismik zafiyet

İzmit depremi

1999’da İzmit’te meydana gelen yıkıcı deprem, sismik güvenliği olmayan yapıların nelere yol açabileceğini açıkça gösterdi. Dayanıksız inşa edilen birçok bina yerle bir oldu. Bu olay, Türkiye'deki deprem riski yüksek bölgelerde yapısal mühendislik standartlarının ne kadar hayati olduğunu ortaya koydu.

Binaların deprem karşısında inşası

Depremler sırasında ilk akla gelen, gökdelenlerin daha tehlikeli olduğudur. Oysa gerçek bunun tam tersidir. Yüksek yapılar, esnek oldukları için yer sarsıntılarına karşı daha dayanıklıdır. Sarsıntı anında esnek yapılar, enerjiyi dağıtarak yıkılmadan ayakta kalabilir. Bu tıpkı otobüste ayakta dururken vücudu esneterek dengede kalmaya benzer.

Alçak binalar neden daha riskli?

Deprem

Alçak yapılar, daha sert ve rijit olduklarından dolayı ani sarsıntılara daha çok direnç gösterir, ama bu direnç yıkımı engelleyemez. Üç katlı bir bina, 30 katlı bir gökdelene kıyasla deprem hasarına karşı daha savunmasız olabilir. Bu nedenle taşıyıcı sistemler, özellikle alçak yapılarda daha güçlü şekilde tasarlanmalıdır.

Sismik dayanıklılıkta malzeme seçimi

Depreme dayanıklı binaların en temel özelliği esneklik sağlayan malzemelerle inşa edilmeleridir. Ahşap ve çelik gibi malzemeler, sıva, donatısız beton ya da yığma tuğlaya göre sismik kuvvetlere karşı daha fazla dayanıklıdır ve bu da onları daha güvenli kılar. Bu malzemeler, enerjiyi emerek yapının bütünlüğünü korur.

Görsel bir örnek: Transamerica Piramidi

Transamerica Piramidi

San Francisco’daki ikonik TransAmerica Piramidi, sismik dayanıklılığın mimariyle nasıl buluştuğunu gösteren harika bir örnektir. Geniş tabanı ve yukarıya doğru daralan formu sayesinde yapı dengede kalır. Ayrıca tabanındaki çapraz kafes sistemleri, hem yatay hem de dikey kuvvetlere karşı binayı korur.

Sismik izolasyon sistemleri

Sismik izolasyon sistemleri

Deprem mühendisliğinde kullanılan en yenilikçi sistemlerden biri de taban izolatörleridir. Bu sistemler, binanın temeli ile zemin arasına yerleştirilir ve iki ana biçimde uygulanır:

Esnek yastıklar: Binanın altında yer alan büyük lastik benzeri yapılar sarsıntıyı emer.

Sürtünmesiz yüzeyler: Alt ve üst plakalar birbirinin üzerinden kayarak depremin enerjisini binaya iletmeden yön değiştirir.

Bu sistemler sayesinde deprem sırasında sadece zemin hareket ederken, bina daha sabit kalır ve yapısal hasar azalır.

Deprem güvenliği planlama ile başlar

Büyük depremlere karşı dayanıklı şehirler inşa etmek mümkündür. Bunun yolu, sismik mühendislik ilkeleriyle inşa edilen yapılar ve uzun vadeli kent planlamasıdır. İstanbul gibi yüksek risk taşıyan şehirlerde, her yeni yapı projesi bu bilinçle ele alınmalı, mevcut yapılar da güçlendirme çalışmalarından geçmelidir. Unutmayalım ki depremleri engelleyemeyiz, ama etkilerini azaltmak bizim elimizde.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)