Estetik ve Verimlilik Bir Aradaysa Anlamlı...

ZEVE AYDINLATMA

Ayrım Yaser TALU

İşin estetik kısmı hoşluk hissi uyandıran, şehre güzellik ve özgünlük katacak unsurlar olduğu için beğeniyle ilgili. Enerji tasarrufu ise rakamlarla ifade edildiği için onu beğenmiyoruz  ve algılayamıyoruz. Projede beğeniyi de sağlayabilirseniz proje anlamlı oluyor. İnsanların beğenmediği bir şey ortaya çıkmadığı sürece siz istediğiniz kadar enerji tasarrufu sağlayın, projeniz istediğiniz kadar sürdürülebilir olsun, toplum gözünde pek bir anlamı olmuyor. 

       

Öncelikle sizi ve Zeve Aydınlatma Tasarım Stüdyosunu biraz tanıyabilir miyiz? Projelerinizden, tasarım süreçlerinizden bahsedebilir misiniz? 

1994 ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği mezunuyum. Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme dalında master yaptım. Aydınlatma tasarımcısı olarak 1994 yılında başladığım çalışma hayatıma, 2008 yılında kurucu ortağı olduğum Zeve Aydınlatma Tasarım Stüdyosu ile devam etmekteyim. Ulusal ve uluslararası bir çok projemiz bulunuyor. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin aydınlatma tasarımı üç yıldır sürüyor. Halihazırda projenin kütüphane binası ve sergi binası kısımlarında çalışıyoruz.  

2010 yılında Çankaya Köşkü’nün karşısında Hasan Tanık Cami’nin aydınlatma tasarımı projesiyle ile dünya ikincisi olduk. 2016 yılında da Kırıkkale Nur Cami ile dünyada üç büyük ödüle layık görüldük. Proje ABD merkezli IALD International Lighting Design Awards’ta “Liyakat Ödülü” ve AL Light & Architecture Design Awards’ta “Övgüye Değer Başarı Ödülü”nü aldıktan sonra, İngiltere merkezli Darc Awards’ta da dış aydınlatma kategorisinde “Dünyanın En İyi İkinci Aydınlatma Tasarımı” seçildi.

Peki aldığınız bu ödüller ekibinizi nasıl etkiliyor?

Aldığımız ödüller ekibi pozitif yönde etkileyerek motive ediyor; fakat bir sonraki projede firma olarak kendimizi sürekli geliştirmek zorunluluğunda hissediyoruz. Her proje bizim için kendi içinde bir bütündür ve kendine özgü bir mimarisi vardır. Bu düşünce üzerinden hareket ederek o mimari çerçevesinde neler yapabiliriz diye planlıyoruz. Bunu yaparken de uluslararası standartlara uygun şekilde projelendiriyoruz.  

Sizce iyi bir aydınlatma tasarımı sürecinin olmazsa olmazları neler ve mimaride aydınlatma tasarımının sürdürülebilir ve ekolojik boyutu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? 

Aydınlatmada, işin mimari ve estetik kısmının yanısıra, bir de teknik elektrik kısmı var. Teknik elektrik kısmında yer alan enerji sarfiyatını minimumda tutmak, çevreci ve sürdürülebilir bir aydınlatma tasarımı yapmak gibi önemli kıstasları projelerimizde mutlaka uyguluyoruz; bunlar işin olmazsa olmazları.

Uzay ve ışık kirliliğine yol açmayacak bir aydınlatma tasarımı yapabilmeyi önemsiyoruz. Bu konuyla ilgili metropollerde büyük sıkıntılar var. İstanbul ise sıkıntının en çok yaşandığı metropollerden biri, burada yaşadığımız mekanları ışık kirliliğinden dolayı deneyimlemekte zorluk çekiyoruz. Şöyle ki, yanlış yapılan dış aydınlatmalar havanın içerisindeki toz ve nem partiküllerine çarparak ışıldıyor ve bir ışık saçılması oluyor. Bu durumda bizim evreni gözlemlememizi engelliyor ve biz şehirde yaşayanlar için kötü bir durum ortaya çıkıyor. Konuyla ilgili hep şu örnek aklıma geliyor: Amerika’da yaşanan bir elektrik kesintisi sonrası halk gökyüzünde değişik ve garip şeyler gördüğünü yetkililere ihbar eder, ama yetkililer oraya gittiklerinde aslında ışık kirliliği mevcut olmadığı için insanların samanyolu galaksisini gördüklerini fark eder. Durum öyle gösteriyor ki bu yaşanan ışık kirliliği aynı zamanda gökbilimcilerin de işini zorlaştırıyor.

İşin estetik kısmı ise hoşluk hissi uyandıran, şehre güzellik ve özgünlük katacak unsurlar olduğu için beğeniyle ilgili. Enerji tasarrufu ise rakamlarla ifade edildiği için onu beğenmiyoruz  ve algılayamıyoruz. Projede beğeniyi de sağlayabilirseniz proje anlamlı oluyor. İnsanların beğenmediği bir şey ortaya çıkmadığı sürece siz istediğiniz kadar enerji tasarrufu sağlayın, projeniz istediğiniz kadar sürdürülebilir olsun, toplum gözünde pek bir anlamı olmuyor. Dolayısıyla ikisi de çok önemli ve ayrı ayrı planlanması gerekiyor. 

Biz, işimiz iç veya dış aydınlatma olsa da öncelikle projeye bir konseptle başlıyoruz. Eğer bina tarihi bir bina ise onu ayrı bir katagoride, kendine has normlarıyla değerlendiriyoruz. Tarihi binanın ruhunu canlandırmaya çalışan bir tasarım konsepti ortaya koymaya, binanın dokusuna zarar vermeyecek şekilde projelendirmeye çalışıyoruz. 

Zeve’nin 9 yıllık serüveni boyunca yapmaya çalıştığımız en önemli şey insanların beğeneceği, şehre ve o mekana değer katacak projeler oluşturmak oldu. Hem şehir planlamada hem de iç mekanlarda kullanılan akıllı teknolojiler gelişiyor ve artık yaşadığımız iç mekanlarda bir cep telefonu aracılığı ile bütün ürünlerle haberleşmemiz ve onları kontrol edebilmemiz mümkün olacak. Bu yüzden kendimizi tekrar etmeden, teknolojik gelişmelerle projelere yeni bir boyut kazandıracak şekilde hareket etmeye çalışıyoruz.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi

Aydınlatma tasarımının insan sağlığına ve iç ortam kalitesine katkıları konusundaki düşünceleriniz nelerdir? Buna göre doğru aydınlatması sizce nasıl olmalıdır?

Aydınlatma artık farklı noktalara gidiyor, özelikle iç mekan projelerinde aydınlatma unsuruna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Şöyle ki gözümüz sadece görme işlevini yerine getirmiyor; reseptörler görme işlevi dışında hormonal dengemizi ve bütün biyoritmimizi düzenleyen melatonin salgısı, uyku düzeni, yorgunluk hissi, diyabet gibi bir çok konu ile birebir ilgili. Hal böyle olunca işin boyutu değişmeye başlıyor ve ışığın sadece görmemizi sağlayan bir enstrüman olmadığı, aynı zamanda vücut  sağlımızla ilgili de önemli unsurları barındırdığı gerçeği ortaya çıkıyor. Bu yüzden aydınlatma tasarımcılarının sadece estetik üzerine tasarımlarını kurgulaması doğru değil. Bütün bu faktörleri de düşünerek ve sağlıkla ilgili noktaları gözardı etmeden çalışmalarımızı yürütmemiz gerekiyor. 

Bizim hormonal dengemiz hala dış mekanda yaşayan ilksel insanın hormonal dengeleriyle çalışıyor. O mutasyonu henüz göstermedik ve hala gün ışığı ile devinimimizi sağlıyoruz. Sağlıklı bir insan uykusunu almış bir şekilde enerjik olarak işe gelir, dolayısıyla sabah işe geldiğiniz anda ışığın rengi gün ışığının rengi gibi olması gerekir. Yani ışık renginin biraz daha sıcak tonlarda olmasını bekleriz. Akşam enerji düşmeye başladıkça da iç mekandaki renklerin daha soğuk olması gerekir. Dolayısıyla aydınlatma çalışmalarını yaparken insan sağlığını koruyabilmek için projelendirmelerimizde bunları da planlamamız gerekiyor.

Peki işveren bu duruma nasıl yaklaşıyor? 

İşveren kısmında ise her yeni teknoloji ilk çıktığında beraberinde maliyetiyle birlikte geliyor. Burada işverene daha açıklayıcı olabilmek için bir ekonomik analiz yapmak ve geri dönüşüm maliyetlerini hesaplamak gerekiyor. Durum mantıklı seviyelerde ise işveren kendisi verim aldığı bir değeri neden kabul etmesin? 

Dolmabahçe Müsabihan Köşkü

Aydınlatmada enerji verimliliğinin sağlanmasında sadece enerji verimli ürünlerin kullanılması yeterli midir?

Öncelikle konuya ışık kaynağı daha sonra bir de o ışık kaynağının kullanılacağı armatürler olarak bakmak gerekiyor. Yani birinci olarak ışık kaynağının doğru seçilmesi, ikinci olarak renk sıcaklığına, renksel geri verime dikkat etmek gerekiyor. Aynı zamanda insan sağlığı, ortam kalitesi, bunların insanlara yansımaları ve ömür de önemli bir parametre. Bir de ışık kaynağının içine koyacağınız ürün ile ilgili kısım var, verimli bir ışık kaynağını verimsiz bir ürünün içine koyduğunuzda  toplamda verimsiz bir sistem elde etmiş olursunuz. Verimli ürünler sayesinde daha az ürünle daha fazla çözüme ulaşabiliyor, böylece ilk yatırım maliyetinin dışında, elektriğe vermiş olduğunuz bedeli de azaltmış oluyorsunuz. Yani enerji tasarrufu ile birlikte her şeyi aynı anda düşünmek ve planlamak gerekir. 

Türkiye’de konut sektöründeki hızlı gelişim sürdürülebilir ve yenilikçi tasarımları hayata geçirmek için iyi bir fırsat. Aydınlatma tasarımı gibi entegre çalışma gerektiren bir konuda ülke olarak ne durumdayız sizce?

Türkiye’de aydınlatmadan kaynaklı enerji tüketimi payı Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında çok daha yüksek seviyelerde ve bu bir an önce düzenlenmesi gereken bir konu. Bu enerjiyi evlerde ya da sokak aydınlatmalarında kullanmak yerine üretimde kullansak ülkemiz için her anlamda daha iyi olur. 

Aydınlatma tasarımı Türkiye’de gelişmekte ancak üniversitelerde daha fazla yer bulması, kürsülerinin olması gerekiyor. Çünkü konuyla ilgili insan kaynağı hala az. Büyük bir pazar söz konusu ve önümüzde gelişen büyük bir teknoloji var. Daha önce söylediğim gibi ışık sadece görme ile ilgili değil. Işık ile ilgili çok yeni gelişmeler var. Materyallerin üzerinde küçük mikro teksüller vardır, onların yapısı değiştirilerek bu malzemelere yeni özellikler katılabileceği anlaşılmış durumda şu anda. 

Bizim hormonal dengemiz hala dış mekanda yaşayan ilksel insanın hormonal dengeleriyle çalışıyor. O mutasyonu henüz göstermedik ve hala gün ışığı ile devinimimizi sağlıyoruz.

Yani ışık hayatımızda çok daha önemli bir rol oynamaya başlayacak. Evrenin ilk gününden itibaren ışık vardı; demek ki bu durum boşuna değilmiş, sihirli bir şeyler varmış. Şu anda ‘akıllı şehir’ denen bir olgu var ki, sokak lambalarını birbiriyle haberleştiriyor ve siz de onlarla haberleşebiliyor, kontrol edebiliyorsunuz. İlerleyen zamanlarda şehir içinde arabanızı park etmek için nerelerin boş olabildiğini görebileceksiniz. Şehircilik anlamında önemli gelişmeler yaşanacak ve konfor oluşacak. Böylece günlük hayatımıza bir çok farklı rolle ışık girmeye başlıyor. 

Bu sayımızın dosya konusu sürdürülebilir cephe sistemleri. Yapının kimliği olan cepheler kent mimarisi, dokusu ve sürdürülebilirliği açısından önem taşımakta. Bu bağlamda özellikle cephe ve gece aydınlatmalarında doğru sonuç elde etmek isteniyorsa bir binanın hangi elemanlarının ön plana çıkması gerekiyor?

Genel olarak dış aydınlatmadan bahsedecek olursak yapıyı çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Sürdürülebilirlik ise enerji sarfiyatı ve çevreci bir proje ortaya koyabilmekle ilgili; dolayısıyla dış aydınlatma tasarımı yapılıyorsa mutlaka çevreci olması gerekir. Yani aydınlatma tasarımında basit bir teknik yaklaşım işe yaramaz. Projelendirmenin ve tasarımın başında bir aydınlatma tasarımcısı işe başlarsa o zaman durum doğru noktalara doğru ilerler. 
Bizler Zeve bünyesinde bir aydınlatma tasarımı yaparken projeyi her yönden değerlendiriyoruz ve üç boyutlu platformda çalışıyoruz. Yani projenin önce bulunmuş olduğu çevrede gündüz ve gece tespitlerini yapıyoruz, çevredeki komşu binaları yapmış olduğumuz aydınlatma tasarımı ile rahatsız etmemeye, gece ışık kirliliğine sebebiyet vermemeye çalışıyoruz.

Şehircilikte dikkat edilmesi gereken önemli bir unsur da estetik; belediyelerin buna daha çok dikkat etmesi gerekiyor. İsteyen mülk sahibi olduğu için istediği aydınlatmayı yapamamalı, bunun planlanmasının olması gerekir. Bölgelere göre oradaki tasarım kriterlerini uzmanların belirlemesi ve genel olarak kabul görmesi gerekiyor.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)