İklim Krizine Mimari Bir Yanıt: Sünger Paris

Son dönemde sıkça duyduğumuz “sünger şehir” fikri kulağa şiir gibi geliyor olabilir belki ama bilin ki Paris bu şiiri yazmaya çoktan başladı. Biz yeşili yavaş yavaş katlederken, Paris, betonun hâkimiyetini yavaş yavaş toprağa bıraktığı, yağmur suyunun kanalizasyona değil, doğaya geri döndüğü bir şehir olma yolunda çalışıyor.

“Nasıl yani, Paris mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, bugün Paris’in yüzeyinin yaklaşık %75’i betonla kaplı. Yani yağmur yağdığında, suyun toprağa karışacak bir şansı yok; doğrudan kanalizasyon sistemine akıyor. Bu da sadece taşkın riskini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda Seine Nehri’ni de kirletiyor. Oysa şehir, nehrin bazı bölümlerini yeniden yüzülebilir hale getirmeyi planlıyor. Hatta yakın zamanda bu plan ilk uygulamasını da hayata geçirdi.

“ParisPluie”

İşte tam da bu noktada devreye giriyor “ville éponge” yani sünger şehir  yaklaşımı. Amaç aslında son derece basit; yağmuru şehir içinde tutmak. Onu uzaklaştırmak yerine, toprağa geri kazandırmak. Paris Belediyesi’nin “ParisPluie” adını verdiği plan, bu fikir üzerine kurulmuş. Hedef, 2050’ye kadar kentin en az %55’ini suyu emebilen yüzeylerle dönüştürmek. Böylece hem kanalizasyon yükü hafifleyecek hem de kentin mikro iklimi iyileşecek ve daha serin, daha yaşanabilir bir Paris ortaya çıkacak.

Bir tür kentsel ekoloji devriminden bahsediyoruz aslında. Beton kaldırımların yerine geçirgen taşların gelmesi, çatıların yeşillenmesi, sokakların bitkilerle yeniden düzenlenmesi… Bazı mahallelerde pilot uygulamalar çoktan başladı. Örneğin Butte-aux-Cailles bölgesinde, yolların bir kısmı yeniden toprakla buluşturuldu. Sadece bu uygulamayla yılda yüzlerce metreküp yağmur suyu kanalizasyona karışmadan emiliyor.

Planın arkasındaki ana fikir de son derece basit; doğayı yeniden şehirle barıştırmak. Paris’te 2000’li yıllardan bu yana altyapı sürekli modernize ediliyor; atık su sisteminin yağışlı dönemlerde nehre karışan kirlilik miktarı şimdiden on kat azaldı. Ama asıl hedef, sistemleri büyütmek değil, yükü azaltmak. Şehri, kendi kendine nefes alabilen bir organizmaya dönüştürmek. Bu düşünce yalnızca Paris’e özgü de değil. Singapur yıllardır benzer bir sünger şehir modelini uyguluyor; kentsel yüzeyinin yarısı yeşil alanlardan oluşmakta. Paris de bu yaklaşımı Avrupa’ya taşımaya kararlı. Çünkü geleceğin şehirleri, yalnızca teknolojiyle değil, doğayla kurdukları bağla da ayakta kalacak. Umarım bizim kentlerimiz de politik sorunları bir an önce geride bırakıp yeşil dönüşüm yolculuklarına bir an önce başlarlar. Aksi halde her şey için çok geç olacak gibi…


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)