İzlanda’da Doğayla İç İçe Mimarlık

Dilhan Hız / dilhan@ekoyapidergisi.org
İzlanda’yı nasıl bilirsiniz? Uzak, soğuk ve puslu mu? Peki ya mimari yansımaları? Soğuk rüzgârların taşıdığı lav kokusu, ufukta beliren siyah kumlu sahiller ve gökyüzünü delip geçen bazalt sütunlar… İşte Basalt Architects’in tasarımlarını tanımlayan birkaç şiirsel cümle. Basalt Architects, adını aldığı bazalt taşını yalnızca estetik bir unsur olarak değil, ülkenin kimliğini taşıyan bir yapıtaşı olarak görüyor. Yüzyıllar boyunca volkanik patlamaların şekillendirdiği bu taşlar, projelerinde hem yerel malzeme kullanımının hem de sürdürülebilirliğin simgesi hâline gelmiş durumda.

Blue Lagoon Spa: Doğanın Ortasında Bir Sığınak
Basalt Architects’in en çok ses getiren projelerinden Blue Lagoon Spa. Proje, lav tarlalarının ve süt beyazı jeotermal suların ortasında, adeta doğanın bir parçası gibi yükseliyor. Yapının formu, çevresindeki kaya dokusuna tam tamına uyum sağlamış. Geniş cam yüzeyler, ziyaretçilerin sıcak suların buharı arasından ufka bakabilmesini sağlıyor. Burada lüks, gösterişten değil; doğayla kurulan derin bir bağdan doğuyor.
Zaten Basalt Architects’in projelerinde yapı ile çevre arasındaki sınırlar neredeyse kaybolmuş durumda. Cepheler, renkleri ve dokularıyla yanlarında uzanan kayalıklara karışıyor; pencereler sanki manzarayı gösteren tabloların çerçeveleri gibi. Binalar, doğayla yarışmak yerine onunla uyumlu bir ritimde varlığını sürdürüyor. İzlanda’nın vahşi doğası, dışarıdan gelenlere sanki başka bir gezegendeymiş hissi veriyor. İşte Basalt Architects de bu hisse odaklanmış. Termal havuzlardan okyanus manzaralı konaklama alanlarına kadar her proje, İzlanda’nın ruhunu hissettirirken modern konforu da araya sıkıştırıyor.

Mimar Sanki Bir Masal Anlatıyor
Ve bu coğrafyada mimarlık, teknikten çok bir hikâye anlatımına dönüşüyor. Tasarımcılar, her projeyi bir masal gibi kurguluyor; malzeme, ışık ve mekân ilişkisini kullanarak sessiz ama etkileyici bir deneyim sunuyorlar. Basalt Architects, İzlanda’nın sert doğasında ayakta duran her yapısıyla adeta şunu kanıtlıyor: Doğayla çatışmadan, onunla konuşarak da büyüleyici mimarlık yapılabilir.