No.1 Common: MaterIal Matters Sergisinde Görünmeyenin Güzelliğine Övgü
Kopenhag’daki 3daysofdesign tasarım festivali kapsamında, genellikle göz ardı edilen sertağaç türlerinin doğal karakterine kucak açan dört vizyoner tasarımcı, ahşabın potansiyelini yeniden yorumlayan etkileyici tasarımlarını gün yüzüne çıkardılar.

Amerikan Sertağaç İhracat Konseyi’nin (AHEC) projesi No.1 Common, Haziran ayında Kopenhag’da düzenlenen 3daysofdesign festivali kapsamındaki Material Matters fuarında, doğanın cömertçe sunduklarına dair algımızı yeniden şekillendirmeyi amaçlayan çarpıcı bir öneriyle sahne aldı. AHEC küratörlüğünde hazırlanan sergi, genellikle tam değeri anlaşılmayan ve çoğu zaman göz ardı edilen bir sertağaç sınıfı olan No.1 Common/No.1C (1 Numara Orta Sınıf) ile tasarlanan, olağanüstü güzelliğe, sağlamlığa ve anlam derinliğine sahip mobilyalar aracılığıyla dört öncü tasarımcının cesur ve yenilikçi çalışmalarını izleyiciyle buluşturdu.
Ahşap geleneksel olarak görsel bütünlüğüne göre sınıflandırılsa da, No.1 Common/No.1C, üst sınıf kategorilerle aynı yapısal sağlamlık ve zenginliğe sahip olup, daha küçük temiz bölümler ile budaklar, renk farklılıkları ve kendine özgü damar desenleri gibi doğal ve karakteristik özelliklerle tanımlanır. ABD’de mobilya ve marangozlukta yaygın olarak kullanılan bu malzeme, Avrupa’da hâlâ yeterince değerlendirilmemekte ve çoğu zaman daha “kusursuz” sınıflara yönelme eğilimiyle geri planda kalmaktadır.
No.1 Common projesi ise bu önyargıyı değiştirmeye kararlı görünüyor. Sürdürülebilirliğin artık bir trend değil, zorunluluk haline geldiği günümüzde, bu proje daha dürüst, daha bilinçli ve kaynakları gözeten bir tasarım anlayışını savunuyor. Bugün Amerikan sertağaç ormanları, yarım yüzyıl öncesine kıyasla iki katından fazla ağaç hacmi barındırıyor. Bu değerli kaynakları gerçekten sorumlu bir şekilde yönetebilmek için, sektörde kusursuzluk takıntısından uzaklaşıp doğal ahşabın tüm çeşitliliğini ve karakterini kucaklayan bir yaklaşıma geçilmesi şart koşuluyor.
No.1 Common girişimi, AHEC’in ünlü Britanyalı üretici Benchmark’ı çağdaş mobilya üretiminde No.1C sınıfı ahşabın potansiyelini araştırmaya davet etmesiyle başladı. Bu davet, malzemenin teknik performansını, estetik zenginliğini ve ekonomik verimliliğini doğrudan deneyimleyen kapsamlı bir süreci tetikledi—ve böylece bu çığır açıcı serginin temelleri atılmış oldu. Ardından dört farklı tasarımcı bu araştırmaya, hem kavramsal açıdan titizlikle düşünülmüş hem de malzeme açısından yenilikçi özgün parçalarla yanıt verdiler. No.1 Common projesi kapsamındaki her bir tasarım, ziyaretçileri ‘kalite’nin ne anlama geldiğini yeniden düşünmeye davet ediyor ve özenli tasarımın, aksi takdirde göz ardı edilebilecek ahşaba nasıl yeni bir hayat ve değer kazandırabileceğini gösteriyor.
AHEC Afrika, Orta Doğu, Hindistan ve Okyanusya Bölge Direktörü Roderick Wiles, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: “No.1 Common, kaliteli sert ağaç talebinin hızla arttığı günümüzde ahşaba bakışımızda hayati bir paradigma değişimini temsil ediyor. No.1C gibi yeterince değerlendirilmeyen sınıfların doğal niteliklerini benimseyerek yalnızca tasarım ve yapısal potansiyellerini bütünüyle açığa çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda orman kaynaklarının daha sorumlu ve kapsayıcı biçimde kullanılmasına da öncülük ediyoruz. Bu proje, tasarımda gerçek sürdürülebilirliğin stüdyoda değil, ağacın her bir parçasına değer verme iradesiyle ormanda başladığını güçlü biçimde hatırlatıyor. Bu parçaların güzelliği kusursuzlukta değil, hakikilikte yatar ve bu, evrensel geçerliliği olan bir mesajdır.”
TASARIMCILAR ve TASARIMLARI
Andu Masebo – Around Table
Londra merkezli tasarımcı Andu Masebo, No.1 Common kırmızı meşe ve kahverengi akçaağaç kullanarak oluşturduğu modüler ve sürekli dönüşen bir masa düzenlemesiyle karşımıza çıkıyor. Around Table, insan etkileşimini teşvik edecek şekilde tasarlanmış ve festivalin üç günü boyunca farklı biçimlere bürünerek sohbet, buluşma ve düşünme için bir zemin sundu. Eşlik eden istiflenebilir tabure takımıyla birlikte Masebo, malzemenin anlatı gücünden yararlanarak uyarlanabilirlik kavramını ve mobilyanın sosyal yaşamdaki yerini araştırıyor. andumasebo.com

Anna Maria Øfstedal Eng – Kontur Series
Norveçli tasarımcı Anna Maria Øfstedal Eng, No.1 Common sarı huş ahşabın dokunsal ve heykelsi niteliklerinden ilham alarak, zıtlıkları ve kusurları yücelten bir ayna ve dolap tasarımı sunuyor. Oyularak şekillendirilen lamine yüzeyler, kökleri andıran biçimlerde katmanlı damar desenlerini ortaya çıkarırken, yalın yüzeyler tasarıma denge ve berraklık katıyor. Eng’in çalışmaları, sezgisel, malzeme ile bütünleşik ve zanaate dayalı dürüst bir yaklaşımın ifadesi niteliğinde. ofstedaleng.no

Daniel Schofield – Common Room
Kopenhag merkezli tasarımcı Daniel Schofield, No.1 Common kiraz ağacı ahşabının potansiyelini, her yerden çalışmaya olanak tanıyan dingin bir mobilya ailesiyle yorumluyor. Common Room adını taşıyan bu seri; masa, bank, tabure ve mahremiyet panelleri gibi parçalarla esnek yaşam ve çalışma alanlarının ihtiyaçlarını karşılarken, tasarımın merkezine sıcaklık, zarafet ve sürdürülebilirlik kavramlarını yerleştiriyor. Yeniden yorumlanan kelebek birleştirmeler gibi işlevsel detaylar, malzemenin kendine özgü niteliklerini zekice ve yalın bir şekilde kucaklıyor. daniel-schofield.com

Kia Utzon-Frank – Nothing Wasted
Danimarkalı multidisipliner tasarımcı Kia Utzon-Frank, sergiye küratöryel bir bakışla yaklaşarak, sergide yer alan tasarımlardan arta kalan malzeme ve atıkları kullanarak sergi mimarisini tasarlıyor. Nothing Wasted (Hiçbir Şey Ziyan Edilmez) adını taşıyan bu yapı, ahşap depolarındaki istifleme ve kurutma yöntemlerini, marangoz atölyelerinden aşina olduğumuz görsel kodlarla yansıtarak hem bir mekân hem de güçlü bir mesaj niteliği taşıyor ve döngüsel tasarımın, malzemeye saygı ile akıllı yeniden kullanımın manifestosu olduğunu gözler önüne seriyor. kufstudios.com

No.1 Common yalnızca bir sergi olmakla kalmadı aynı zamanda bir sorgulama alanı sundu. Ahşabı kusursuzluğu için değil, benzersizliği için değerli görseydik ne olurdu? Ya da tasarımı geçici eğilimler yerine, verim, kalıcılık ve bütünlük odağında kurgulasaydık ne değişirdi? Veya güzelliği yalnızca ağacın en kusursuz kısımlarında değil, tamamında aramayı öğrenseydik nasıl olurdu? İşte bu sorularla yola çıkan dört tasarımcı, No.1C sınıfı sertağaçların incelikli karakterini benimseyerek, tasarımda sürdürülebilirliğin malzeme seçiminden başladığını, süreç boyunca şekillendiğini ve sonunda hem kültürel hem de çevresel mirasımızı etkileyen bir tavra dönüştüğünü bir kez daha bizlere hatırlattılar.