No.1 Common Projesi 3daysofdesign Festivalinde

AHEC’in No.1 Common projesi, bu yılki 3daysofdesign etkinliğinde yer alarak kullanım açısından geri planda kalan Amerikan sert ağaçlarının doğal güzelliğini ve barındırdığı yaratıcı potansiyeli gözler önüne serdi. Kopenhag’daki Material Matters fuarında gerçekleşen sergide, tasarımcılar Andu Masebo, Daniel Schofield, Anna Maria Øfstedal Eng ve Kia Utzon-Frank’in, Benchmark tarafından “doğanın sunduğunu kullan” anlayışıyla hayata geçirilen özgün ve cesur işleri yer aldı. Adını, Avrupa’da çoğunlukla tercih edilmeyen bir kereste sınıfından alan No.1 Common, Amerikan sert ağaçlarının yalnızca dayanıklılıklarıyla değil; zengin dokuları ve karakteristik görünümleriyle de çağdaş tasarımda nasıl güçlü bir yer edinebileceğini etkileyici bir biçimde ortaya koydu.

No.1 Common Projesi

Common Room

Tasarımcı: Daniel Schofield

Tür: Amerikan Kiraz

Common Room
Kopenhag merkezli Britanyalı tasarımcı Daniel Schofield, grafik tasarım ve marangozluk geçmişini bir araya getirerek sade ama işlev odaklı bir mobilya anlayışı geliştiriyor. Sadelikte güzellik bulan yaklaşımıyla tanınan Schofield, No.1 Common ahşap sınıfının ismine zekice bir gönderme yapan Common Room adlı projesinde, üretkenlik, mahremiyet ve topluluk duygusunu destekleyen esnek çalışma alanlarına yönelik artan ihtiyaca yaratıcı bir yanıt veriyor. Amerikan kiraz ağacının düğümlü yapısı, renk geçişleri ve düzensiz damar dokusuyla karakter kazanan No.1 Common sınıfını kullanan Schofield, masa, bank, tabure ve paravanlardan oluşan esnek bir mobilya ailesi tasarladı. Ahşabın doğal kusurlarını gizlemek yerine onları tasarımın merkezine alarak, kusurları kutlayan bir sistem geliştirdi. Geleneksel el işçiliğine ve modern işlenebilirliğe aynı anda gönderme yapan yuvarlatılmış kelebek birleştirme detayları, üretim sürecini sadeleştirirken tüm koleksiyonda yumuşak üçgen formuyla tekrar eden bir tasarım motifi yaratıyor. Ortaya çıkan tasarım, biyofilik sıcaklıkla akılcı tasarımı buluşturan, hem yaşama hem çalışma biçimlerine dair yeni bir yaklaşımı destekleyen incelikli bir bütünlük sunuyor ve bir kez daha, çok göz önünde olmayan Amerikan sert ağaç türlerindeki ahşapların da modern yaşamın ihtiyaçlarına cevap verebileceğini ortaya koyuyor.

Kontur Series

Tasarımcı: Anna Maria Øfstedal Eng

Tür: Amerikan Sarı Huş

Kontur Series

Norveçli tasarımcı Anna Maria Øfstedal Eng, mobilya ve ev eşyası tasarımlarına heykelsi bir duyarlılık ve malzemeye duyulan derin bir saygı katıyor. Kusurları ve zıtlıkları kucaklayan yaklaşımıyla tanınan Eng, ham ile işlenmiş, eğriyle köşeli arasındaki gerilimi keşfetmeyi sürdürüyor.

No.1 Common sergisi için Amerikan sarı huşu ahşaptan bir duvar aynası ve dolap tasarlayan Øfstedal Eng, yapısal ve biçimsel ilhamını kökler ve dallardan alırken özellikle de doğadaki organik formlardan esinlendi. Benchmark ile yaptığı iş birliği sırasında sarı huş türünün dikkat çekici renk geçişlerini keşfeden tasarımcı, aynı türden lamine edilmiş paneller kullanarak zengin ton ve damar oyunlarını ortaya çıkardı. Lif yönünde yontulan yüzeyler, hem cesur hem de zarif desenler oluşturarak Eng’in organik tasarım diline hayat verdi.

Bu heykelsi detaylar, sade ve pürüzsüz yüzeylerle dengelenerek, ifadesel olanla minimal olan arasında bir diyalog kurdu. Øfstedal Eng’in çalışması, genellikle göz ardı edilen No.1 Common sınıfı Amerikan sarı huşunun güzelliğini ve çok yönlülüğünü, malzemeyle kurulan düşünceli bir ilişki ve ustaca işçilik aracılığıyla görünür kılıyor.

Around Table

Tasarımcı: Andu Masebo

Tür: Amerikan Kırmızı Meşe & Amerikan Akçaağaç

Around Table
Londra merkezli tasarımcı Andu Masebo, nesnelerin arkasındaki sistemleri incelerken malzeme, süreç ve işlevin nasıl kesiştiğini araştırıyor. Seramik, metal işçiliği ve marangozluk geçmişine sahip olan Masebo’nun pratiği; yalınlık, erişilebilirlik ve malzemenin doğasına sadakat ilkelerine dayanıyor. No.1 Common için Masebo, Amerikan kırmızı meşesinden oluşturduğu dinamik bir masa kompozisyonu tasarladı. Üç gün süren 3daysofdesign etkinliği boyunca gelişerek dönüşen bu masa, hem bir odak noktası hem de sosyal bir etkileşim aracı olarak işlev gördü. Sekiz kavisli parçadan oluşan masa, farklı etkinliklere ev sahipliği yapacak şekilde sürekli yeniden yapılandırıldı ve bu sayede yemek masasını sadece bir mobilya değil, aynı zamanda bağ kurulan, paylaşılan ve yeni hikâyelerin doğduğu bir buluşma alanı olarak konumladı. Her dönüşüm, masada hem görsel hem de duygusal izler bırakarak onun yaşayan bir deneyim parçası haline gelmesini sağladı. Masayı tamamlayan ve yine No.1 Common kahverengi akçaağacından üretilmiş, kısmen istiflenebilir tabure seti ise, masanın akışkan formuna uyum sağlarken işlevselliğe esneklik ve zarafet katıyor. Masebo’nun bu çalışması, Amerikan sert ağaçlarının hem yaratıcı ifadelere hem de toplumsal etkileşime zemin hazırlayabileceğini güçlü bir biçimde ortaya koyuyor.

Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)