Şehir Planlamasının Gizli Kahramanları: Ağaçlar

Dilhan Hız / dilhan@ekoyapidergisi.org
Kentler büyürken, beton bloklar gün geçtikçe artarak yükselirken dünyamızın nefes alması hâlâ ağaçlara bağlı. Her türün gölgesi, rengi ve dokusu farklı; ama bazıları, yalnızca estetikleriyle değil, atmosferdeki karbonu tutma güçleriyle de öne çıkıyor. Doğru ağaç, doğru yerde dikildiğinde, bir kentin siluetine güzellik katarken aynı zamanda görünmez bir iklim koruyucusuna da dönüşüyor.
Gölgelik ve karbon depolama kapasitesine sahip ağaçları sokak ve meydan projelerine entegre etmek, hem mikro iklimi iyileştiriyor hem de karbon dengesi oluşturuyor. Farklı türlerin stratejik karışımı ise, ekolojik çeşitliliği ve karbon depolama verimliliğini artırıyor. Kent dokusuyla uyumlu olduğu kadar sürdürülebilir yapısıyla da değerli türlere bir göz atalım istedik…

Hızla Büyüyen ve Dirençli Türler
Kısa sürede hacim kazanarak fazla karbon biriktiren türler -kavak ve akçaağaç gibi- yoğun kent dokusunda hızlı etki yaratmak isteyen projeler için ideal. Aynı zamanda, kaynakları verimli kullanan “koruyucu” türler olarak bilinen köknar, meşe ve çam türleri, zorlu yerleşim koşullarında dahi tutunabilir.

Uzun Ömürlü Devler
Sequoia ve Kızıl Sedir gibi uzun ömürlü devler, kent içinde biyokütleyi uzun yıllar depolayan süreklilik noktalarıdır. Tek bir ağaçla bile milyonlarca kilogram karbon tutulabilir.
Efsanevi Emici
Eucalyptus regnans, nam-ı diğer ‘dağ külü’ dünyanın en yoğun karbon depolayan ormanlarından birine ev sahipliği yapar. Yüz yıllık ağaçlarla dolu bu ormanlar hektar başına yaklaşık 1.800 ton karbon tutabiliyor.