Tarihi Yücelten Bir Müze Yapısı

Tasarım ekibi müze yapısını tasarlarken, antik kentin zengin tarihini yüceltecek bir tasarım hedeflemiş. Ekip Troya Müzesi’ni kentin mirasını onurlandıran, doğal, kültürel, artistik ve arkeolojik bağlamda zengin tarihini anlatacak bir araç olarak tanımlıyor.

Homeros’un İlyada Destanı’na konu olan Truva atıyla gerçekleşmiş kuşatma ile ünlü bir kent Troya... 1870 yılında keşfedilen ve sonra UNESCO Dünya Mirası listesine girmeyi başaran Troya antik kentinde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde; üst üste kurulmuş, yedi ayrı kültürü barındıran, dört mimari kat ve dokuz yerleşim yeri tespit edilmiştir. 5000 yıllık tarihi ve Avrupa medeniyetlerinin gelişimindeki önemi ile Troya, Homer zamanından I. Dünya Savaşına kadar olan süreçte sanatsal ve tarihsel büyük bir kültürel etkiyi temsil etmektedir.

Fotoğraf Emre Dörter

Çanakkale Tevfikiye köyünün yanında yer alan ve köklü bir tarihe ev sahipliği yapan bu alandan çıkan eserlerin korunması ve sergilenmesi amacıyla bir müze yapılmasını planlayan Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, proje için 10 hektarlık bir alanı kamulaştırmış ve 2011 yılında müze yapısı için ulusal bir yarışma açarak Troya Müzesi’nin hayata geçmesinin ilk adımı atmıştır. Yarışmayı Ömer Selçuk Baz yönetimindeki Yalın Mimarlık ekibinin kazanmasıyla 2013 yılında yapımına başlanan Troya Müzesi, 2018 yılının Ekim ayında ziyarete açılmıştır.

Fotoğraf Murat Germen

Müze, yaklaşık 90.000 m² büyüklüğe sahip olan parsel içerisinde 12.765 m² kapalı alanda, koruma ve restorasyon laboratuvarlarının yanı sıra 2000 m2 depo alanı, geçici ve kalıcı sergi alanları, aktivite alanları, kafe, restoranlar ve satış alanlarını barındırmaktadır. Ayrıca Troya Müzesi’nin doğal çevreye de erişim olanağı bulunmaktadır.

Tasarım ekibi müze yapısını tasarlarken, antik kentin zengin tarihini yüceltecek bir tasarım hedeflemiştir. Ekip Troya Müzesi’ni kentin mirasını onurlandıran, doğal, kültürel, artistik ve arkeolojik bağlamda zengin tarihini anlatacak bir araç olarak tanımlamaktadır. Yapı corten kaplamalı görüntüsüyle kazı alanından çıkarılmış bir eser hissi uyandırmaktadır.

Fotoğraf Emre Dörter

Yalın Mimarlık’a göre tasarım şu anki dünyadan farklı bir dünyayı, tarihi kökleri ve hikayeleriyle ziyaretçiye aktarmak üzerinden kurgulanmıştır. Projenin başında ekip, iki adet tasarım problemine odaklanmış. Bunlardan ilki, müze yapısının çevresiyle kuracağı ilişkiyi düzenlemek olmuş. Diğer ve daha da önemli problem ise; yangınlar, savaşlar yıkımlar geçirmiş, üst üste defalarca inşa edilmiş, yağmalanmış, kalıntıları çalınmış, neredeyse yok olmuş, efsanelerde, destanlarda yaşayan bir uygarlığa ve bir döneme pencere açan bir yapı yaratmak olmuş. Troya Müzesi, mimarlara göre şu anki fiziki bağlamından daha çok yapının ötesinde bir his oluşturmalı. Bu yüzden mimarlar müzeyi, eşikler yaratmak ve ziyaretçileri buralarda soyutlamak üzerinden bir tasarım kurgusu geliştirmişler.

Tasarımda tercih edilen karar, yapıya giriş anından itibaren, ziyaretçiyi belirli eşiklerde kademeli olarak tecrit etmek, ziyaretçiyi kısmen ve bazen tamamen fiziki bağlamdan koparmak ve tekrar bağlamak olmuş.

Zemin kat artı üç kattan oluşan Troya Müzesi’nin teşhir katlarına ziyaretçilerin ulaşımı bir rampadan çıkarak sağlanıyor. Müzenin teşhir alanlarına çıkılan rampasının toplam uzunluğu ise yaklaşık 480 metre.

Tüm destek işlevleri yer altındaki tek bir katta toplanmış, bu kat yeryüzünden algılanmayan, üzeri peyzaj ile örtülü bir kat olarak planlanmış. Bu peyzaj, kırsal çevrede sürekli devam eden ve muhtemelen uzun süre orada kalacak olan ekili biçili alanların, tarlaların devamı niteliğinde.

Sergi yapısı bu katın içerisinden, yeryüzündeki bir yarıktan toprak üstüne yükselen 32x32 metre boyutlarında kare planlı robust bir obje olarak algılanabiliyor. Ziyaretçiler yapıya 10 metre genişliğinde bir rampadan aşağıya inerek giriyorlar ve rampadan inerken ufuktaki yapıya doğru yaklaşıyorlar, peyzaj ve yeryüzü yavaşça kayboluyor, geriye gökyüzü ve yapı kalıyor. Müzenin sergi alanlarını barındıran kütlesi ise bu katın içerisinden yeryüzüne yükselen kare plan şemalı kısım. 32×32 metre ayak izine sahip sergi alanlarını barındıran küp hacmin etrafı ise atölyeler, depolar, giriş, işlikler, konferans salonları ve teknik hacimler ile çevrilmiş. Sergi yapısının dört tarafında destek hacimlerini ayıran ve bağlayan bir sirkülasyon bandı da bulunuyor. Bu sayede ziyaretçiler başka aktiviteler sırasında da sergi içeriğini algılayabiliyor.

Ziyaretçi içeriye girdiğinde kendini bir sirkülasyon bandında buluyor. Pas kırmızısı, toprak rengi sergi yapısı, şeffaf çatıdan yeryüzüne doğru yükseliyor. Paslanmış metal (corten) kaplı yapı, bu haliyle topraktan çıkarılmış kırılmış testiler ve çömlekler gibi biraz çizilmiş, bozulmuş, kendine özgü dokusuyla ardında bir yaşanmışlık ve bir geçmişi olduğunu hissettiriyor. O döneme ait olmasa da malzemenin ve mimarinin geçmişi, günümüz ve gelecek arasındaki bağa dair bir şeyler söylediğini hissettiriyor.

Ziyaretçiler sergi yapısını saran rampalar ile yavaşça yukarı çıkmaya başladığında cephedeki yarıklardan coğrafya, tarlalar ve Troya kalıntıları görülebiliyor. Çatıya gelindiğinde ise dev bir seyir terasına ulaşılıyor. Bu nokta Troya’nın uzak ve yakın geçmişini, bu topraklardaki yaşanmışlıkları ve yaşanabilecekleri hayal etmek için ideal bir yer.

Yapıda seçilen malzemeler mümkün olduğunca en işlenmemiş halleri ve bitişleri ile kullanılmış. Bu anlamda malzemelerinin kendi doğalarına, davranış, inşa edilme şekillerine referans verecek şekilde yapıda ifade bulmaları tasarım için önemli bir unsur olmuş. Beton, Paslanmış Çelik ya da ahşap gibi gazbeton donatılı düşey paneller de kendi imalat tekniklerini ifade edecek şekilde yapıda yer almış. Dolayısıyla malzeme ve ona dair inşaat bilgisinin görünür ve kendi estetiğinin bir parçası olması, 5000 yıllık antik bir dünyaya dair referansların aktarıldığı bir yapıda daha da anlam kazanmış.

Proje Yeri: Çanakkale
Proje Tipi: Kültür Yapısı
İşveren: TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Proje Tarihi: 2011
İnşaat Bitiş Tarihi: 2013-2018
Arsa Alanı: 110.000m2
İnşaat Alanı: 11.000m2
Ekip:Ömer Selçuk Baz, Okan Bal, Ozan Elter,
Ece Özdür, Ege Battal, Cihan Poçan, Tuğgen Kukul,
Firdevs Ermiş, Pelin Yıldız
Sergi İçeriği ve Tasarımı: Deniz Ünsal, Lebriz Atan, Burçin Akcan,
Cristina Rizzello,


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)