''Tuğla Gelenekten Geleceğe Taşınan Bir Malzeme''
tuğla, insanın barınma serüvenindeki en eski dostlarından biri. Binlerce yıldır Anadolu’nun yapı kültürüne yön veren bu kadim malzeme, bugün teknolojinin, tasarımın ve sürdürülebilirliğin kesiştiği noktada yeniden tanımlanıyor. Artık sadece bir yapı elemanı değil; estetik, dayanıklılık ve çevresel duyarlılığın simgesi haline geliyor. Türkiye yapı sektörünün köklü markalarından Kilsan, bu dönüşümün öncülerinden biri olarak gelenekten aldığı gücü geleceğe taşıyor. Modern üretim teknolojileri, çevreyle uyumlu yaklaşımı ve yenilikçi ürünleriyle sürdürülebilir yapı kültürünün geleceğine yön veriyor.
Bu sayımızda, Kilsan A.Ş. Satış ve Pazarlama Direktörü Süleyman Kızıltuğca ile bir araya gelerek, tuğlanın modern mimarideki dönüşümünü, sürdürülebilir üretim vizyonunu ve Kilsan’ın bu alandaki öncü çalışmalarını konuştuk.

Tuğla, yüzyıllardır yapı kültürümüzün vazgeçilmez malzemelerinden biri. Ancak günümüzde, hem teknolojik gelişmeler hem de sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar sayesinde geleneksel malzemelerin yeniden tanımlandığı bir dönemdeyiz. Bu çerçevede siz, Türkiye yapı sektöründe tuğlanın ve özellikle Kilsan Tuğla’nın konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Geleneksel bir malzemenin modern mimarideki ve sürdürülebilir yapı anlayışındaki rolü sizce nasıl bir dönüşüm geçiriyor?
Tuğla, yalnızca bir yapı malzemesi değil; aynı zamanda kültürümüzün, mimari mirasımızın ve yapı estetiğimizin temel taşıdır. Bununla beraber bugün, sürdürülebilirlik ve teknoloji odağında yeniden tanımlanan bir dönemin içindeyiz. Kilsan olarak biz, tuğlayı gelenekten geleceğe taşınan bir malzeme olarak görüyoruz. Ürünlerimiz sadece dayanıklılık ve güvenlik değil, aynı zamanda enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından da yüksek performans sunuyor. Modern mimaride tuğla artık klasik bir yapı elemanı olmaktan çıkıp, tasarımın, sürdürülebilirliğin ve estetiğin bir parçası haline geliyor. Biz bu dönüşümde, sektöre yön veren bir üretici olarak yerimizi sağlamlaştırıyoruz.
Kilsan uzun yıllardır yapı malzemeleri sektörünün öncü markalarından biri. Kurulduğu günden bugüne markanın gelişim yolculuğunu ve bugün geldiği noktadaki vizyonunu nasıl tanımlarsınız? Özellikle son yıllarda değişen pazar dinamikleri ve sürdürülebilirlik beklentileri doğrultusunda Kilsan nasıl bir dönüşüm geçirdi?
Kilsan, kuruluşundan bu yana “doğal, dayanıklı ve sürdürülebilir malzeme” anlayışıyla büyümüş bir markadır. Bugün geldiğimiz noktada, üretim teknolojilerimizi modernize ederken, aynı zamanda çevreyle uyumlu bir üretim felsefesi benimsiyoruz. Kemerburgaz tesislerimizde, tamamen otomatik olarak; robotlar ve hareketli bantlar sayesinde, araziden kilin alınması sürecinden, şantiyede ustanın palet poşetini kestiği ana kadar el değmeden üretim yapar durumdayız. Değişen pazar dinamikleri ve sürdürülebilirlik odaklı beklentiler doğrultusunda; ürün geliştirmeden lojistiğe, enerji yönetiminden dijitalleşmeye kadar birçok alanda dönüşüm gerçekleştirdik. Amacımız sadece bugünün değil, geleceğin yapı ihtiyaçlarına da yanıt verebilmektir.
Sürdürülebilir üretim bizim için tercih değil, sorumluluk. Kilsan olarak karbon ayak izimizi sürekli ölçüyor, azaltmak için somut adımlar atıyoruz. Enerji tüketimini izleyen dijital sistemlerle verimliliği artırıyor, elektrik ihtiyacımızın önemli bir kısmını yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya yöneliyoruz.

Tuğla üretimi, artık sadece bir yapı malzemesi üretimi değil, aynı zamanda enerji verimliliği, karbon azaltımı ve döngüsel ekonomiyle doğrudan ilişkili bir süreç. Kilsan olarak üretim tesislerinizde hangi yenilikçi teknolojileri ve çevre dostu uygulamaları hayata geçiriyorsunuz?
Kilsan olarak üretim tesislerimizde dijital izleme sistemleri, enerji geri kazanım teknolojileri ve otomatik kalite kontrol mekanizmaları kullanıyoruz. Fırınlarımızda enerji verimliliği sağlayan modern yakma sistemleriyle hem üretim süresini hem de karbon emisyonunu azaltıyoruz. Ayrıca üretim süreçlerimizde ortaya çıkan atık ısıyı geri kazanarak enerji döngüsüne yeniden kazandırıyoruz. Bu sayede hem çevresel etkimizi azaltıyor hem de kaynak verimliliğini artırıyoruz. Kil hammaddesi üretildikten sonra atıl halde kalan maden ocaklarının düzenlenmesi biyolojik topluluk oluşumlarına başarılı birer örnek oluşturur. Kanun ve yönetmeliklere uygun olarak yaptığımız madencilik faaliyetleri ile orman alanlarımızı koruyoruz. Düzenli ağaçlandırma faaliyetlerimizle de iklimin korunmasına destek olurken çeşitli balık ve kuş türlerinin yerleşimi ve yaşaması için yeni ortamlar yaratıyoruz.
“Kilsan Proje ve İş Geliştirme departmanı üniversitelerin mimarlık bölümü öğrencileri ve mimarlık ofisleriyle yakın bir iş birliği geliştirmiş durumdadır. Özellikle Isı Yalıtım Tuğla serimiz Termokil® ve Akustik Yalıtım Tuğlamız Monokil® son yıllarda birçok konut, eğitim ve sağlık yapısında bu çalışmalar sayesinde tercih edilmiştir.''

Sürdürülebilir üretim kavramı bugün tüm sektörlerde olduğu gibi yapı sektörünün de en önemli gündemlerinden biri. Kilsan’ın karbon ayak izini azaltmak, enerji verimliliğini artırmak ve kaynak tüketimini minimize etmek adına attığı adımlardan bahseder misiniz?
Sürdürülebilir üretim bizim için tercih değil, sorumluluk. Kilsan olarak karbon ayak izimizi sürekli ölçüyor, azaltmak için somut adımlar atıyoruz. Enerji tüketimini izleyen dijital sistemlerle verimliliği artırıyor, elektrik ihtiyacımızın önemli bir kısmını yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya yöneliyoruz. Ayrıca üretim proseslerimizde suyun geri kazanımı uygulamalarıyla kaynak tüketimini minimize ediyoruz. Sürdürülebilirlik kavramını enerji verimliliği ve kaynakların verimli kullanımının yanı sıra farklı parametreleri de göz önünde bulundurarak değerlendiriyoruz. Hammadde kaynaklarına ve pazara yakın konumlanarak taşıma işlemlerindeki karbon ayak izimizi minimumda tutuyoruz.
Yapı malzemeleri üretiminde döngüsel ekonomi anlayışı, hem çevresel hem ekonomik faydalarıyla öne çıkıyor. Kilsan bu kavramı üretim modeline nasıl entegre ediyor? Geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, atık yönetimi veya yeniden kullanım konularında yürüttüğünüz özel projeler var mı?
Kilsan’ın üretim modeli, döngüsel ekonomi ilkeleriyle şekillenmiştir. Üretim sırasında ortaya çıkan pişmemiş tuğla atıklarını yeniden hammadde sürecine dahil ediyoruz. Ayrıca üretim fazlası kil ve kırık tuğlalar, belirli oranlarda karışım olarak tekrar üretime kazandırılıyor. Ambalaj malzemelerinde geri dönüştürülmüş içerikler kullanıyoruz. Tüm bunlar, doğal kaynak kullanımını azaltırken ekonomik sürdürülebilirliği de destekliyor.

Tuğla, mimarlar için yalnızca bir malzeme değil, aynı zamanda bir ifade etme biçimi. Kilsan olarak mimarlık ofisleriyle nasıl bir iş birliği yürütüyorsunuz? Ürünlerinizin farklı ölçeklerdeki projelerde kullanımına dair sizi en çok etkileyen örnekler neler oldu?
Kilsan Proje ve İş Geliştirme departmanı üniversitelerin mimarlık bölümü öğrencileri ve mimarlık ofisleriyle yakın bir iş birliği geliştirmiş durumdadır. Ürünlerimizin satışını yaparken aynı zamanda projeye özel teknik destek ve uygulama danışmanlığı da sunuyoruz. Özellikle Isı Yalıtım Tuğla serimiz Termokil® ve Akustik Yalıtım Tuğlamız Monokil® son yıllarda birçok konut, eğitim ve sağlık yapısında bu çalışmalar sayesinde tercih edilmiştir. Mimarlarımızın tasarım özgürlüğünü, değişen ve gelişen pazar ihtiyaçlarını destekleyen bu çözümler, Kilsan’ın “malzeme ile mimariyi buluşturma” vizyonunun en somut örnekleridir.
Kilsan Tuğla, dayanıklılığının yanı sıra işlevsellik açısından da zengin bir malzeme diline sahip. Ürün gamınızda mimari trendlere, modern cephe çözümlerine ve farklı yapısal beklentilere nasıl yanıt veriyorsunuz? Yeni ürün geliştirme sürecinizde tasarımcı ve mimarlardan nasıl geri bildirim alıyorsunuz?
Kilsan Tuğla, ürün çeşitliliğiyle de fark yaratıyor. Farklı iç geometriler, yatay –düşey kullanım olasılığı ve ölçü çeşitleriyle dış cephelerde, iç mekan uygulamalarında ve restorasyon projelerinde tüm ihtiyaçları karşılayabilen bir kimlik sunuyoruz. Yeni ürün geliştirme sürecinde mimar ve tasarımcılardan gelen geri bildirimleri dikkatle değerlendiriyor, pazar trendlerini analiz ederek yenilikçi çözümler geliştiriyoruz. Tuğlanın doğal dokusunu korurken, çağdaş mimariye uyum sağlayan ürünler üretmek bizim için öncelikli hedef.
Malzeme teknolojilerinin hızla geliştiği bir dönemde, Ar-Ge çalışmaları markalar için stratejik bir alan haline geldi. Kilsan’ın Ar-Ge vizyonu nasıl şekilleniyor? Yeni ürünler, performans testleri veya inovatif üretim teknikleri konusunda hangi başlıklarda ilerliyorsunuz?
Kilsan’ın Ar-Ge faaliyetleri, sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve malzeme performansı üzerine odaklanıyor. Laboratuvarlarımızda ısı iletkenliği, ses yalıtımı ve dayanım testleri düzenli olarak yapılıyor. Yeni nesil ürünlerimizde çevre dostu hammaddeler, düşük karbonlu pişirme teknolojileri ve yüksek mukavemetli yapı formülasyonları geliştiriyoruz. Ayrıca dijital üretim takibiyle süreçlerimizi optimize ederek kalite sürekliliğini sağlıyoruz.
Kilsan’ın Ar-Ge faaliyetleri, sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve malzeme performansı üzerine odaklanıyor. Laboratuvarlarımızda ısı iletkenliği, ses yalıtımı ve dayanım testleri düzenli olarak yapılıyor. Yeni nesil ürünlerimizde çevre dostu hammaddeler, düşük karbonlu pişirme teknolojileri ve yüksek mukavemetli yapı formülasyonları geliştiriyoruz.

Yeşil bina sertifikaları (LEED, BREEAM vb.) artık birçok projede zorunlu hale geliyor. Kilsan ürünleri bu sertifikasyon süreçlerine nasıl katkı sağlıyor? Ürünlerinizin çevresel performansını belgeleyen standartlar ya da sertifikalar hakkında bilgi verir misiniz?
Hepimizin de bildiği gibi yeşil bina sertifikaları; malzeme kaynakları, enerji ve atmosfer, iç mekan hava kalitesi ve kirlilik ve atık yönetimi gibi kriterleri içeriyor. Kilsan ürünleri doğal ve yerel bir malzeme olan Kil’den üretilmekte. Doğanın bize sunduğu Kil’in mükemmel termal kütlesi ve yüksek ısı yalıtım kabiliyeti yapının enerji performansını doğrudan etkiler ve atmosfere karbon salınımının azaltılmasına büyük katkıda bulunuyor. Nefes alabilir yapısı ile yaşam alanlarındaki nem dengesini sağlayarak iç mekan konforunu arttırıyor. Kil, bünyesinde hiçbir zararlı kimyasal madde (uçucu organik bileşik) bulundurmaz. Bu da en yüksek seviyede iç mekan hava kalitesi sağlayarak LEED ve BREEAM’in “Düşük Emisyonlu Malzemeler” kriterine uyum sağlamasını sağlıyor. Ayrıca ürünlerimizin çevresel performansını belgeleyen EPD (Environmental Product Declaration) sertifikalarımızla sürdürülebilir yapı sertifikasyon süreçlerinde güvenilir bir referans oluşturuyoruz.
Yapı sektöründe iklim krizi, enerji verimliliği ve kaynak yönetimi gibi dinamikler giderek belirleyici hale geliyor. Sizce önümüzdeki 5–10 yılda sektör hangi dönüşümleri yaşayacak? Kilsan bu dönüşüm sürecinde kendini nerede konumlandırıyor?
Yapı sektörü önümüzdeki on yılda dijitalleşme, enerji verimliliği ve iklim odaklı üretim ekseninde yeniden şekillenecek. Biz de üretim teknolojilerimizi sürekli yenileyerek, karbon-nötr üretim hedefi doğrultusunda ilerliyoruz. Geri dönüşüm projeleri geliştirirken, minimum karbon ayak izi hedefini önemli misyonlarımız içinde geliştiriyoruz. Aynı zamanda dijital satış platformları, veri analitiği destekli planlama ve müşteri deneyimi odaklı yaklaşımlarla iş süreçlerimizi dönüştürüyoruz.
''Yapı sektörü önümüzdeki on yılda dijitalleşme, enerji verimliliği ve iklim odaklı üretim ekseninde yeniden şekillenecek. Biz de üretim teknolojilerimizi sürekli yenileyerek, karbon-nötr üretim hedefi doğrultusunda ilerliyoruz.''
Türkiye’de artan kentsel dönüşüm projeleri, yerli üretimin ve malzeme dayanıklılığının önemini bir kez daha gündeme taşıdı. Bu bağlamda tuğlanın “doğal, uzun ömürlü ve yerel” bir malzeme olarak yeniden değer kazanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kentsel dönüşüm süreci, yerli üretimin ve dayanıklı malzemenin stratejik önemini bir kez daha ortaya koydu. Tuğla, bu noktada doğallığı, yangına dayanıklılığı, yüksek yük taşıma kabiliyeti, uzun ömrü ve yerli üretim avantajıyla öne çıkıyor. Kilsan olarak, güvenli ve sürdürülebilir şehirler için teknolojik üretimin desteklenmesini çok önemsiyoruz. Türkiye’ nin neredeyse coğrafi olarak her yerinde hammadde kaynağı olan tuğlanın yeniden değer kazanması, hem çevresel hem ekonomik anlamda ülkemiz için büyük bir fırsattır.
Son olarak, Kilsan Tuğla’yı önümüzdeki dönemde hangi yeni hedefler, projeler ya da stratejik adımlar bekliyor? Sürdürülebilir üretim, yeni ürün hatları veya dijitalleşme alanında yakın gelecekte neler göreceğiz?
Önümüzdeki dönemde üretim süreçlerimizi tamamen dijitalleştirmeye, enerji verimliliğini artırmaya ve Ar-Ge merkezimizin kapasitesini genişletmeye odaklanıyoruz. Tuğla kabuklu Lento ürünlerimiz, ısı yalıtım tuğlalarımız Termokil® ve akustik yalıtım tuğlası Monokil® gibi yenilikçi ürün ailelerimizi büyütecek, yeşil üretim ilkelerini tüm süreçlerimize entegre edeceğiz. Ayrıca uluslararası pazarlarda Kilsan markasının sürdürülebilir yapı çözümleriyle daha güçlü bir şekilde yer almasını hedefliyoruz. Amacımız, sadece bugünün değil, geleceğin şehirlerine değer katan yapılar için üretim yapmak.