Venedik Mimarlık Bienali’nde Sürdürülebilir Mimari Pratikler
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
ArchDaily, Avrupa Kültür Merkezi (ECC) iş birliğiyle 19. Venedik Mimarlık Bienali kapsamında gerçekleşen Time Space Existence (Zaman Mekân Varlık) sergisinde ilk kez yer aldı. 10 Mayıs–23 Kasım 2025 tarihleri arasında Venedik’te düzenlenen sergi, “Onar, Yeniden Canlandır, Yeniden Kullan” temasıyla mimarlıkta sürdürülebilirlik ve yenilikçiliğe odaklanıyor. ArchDaily’nin sergisi, Palazzo Mora’da konumlanıyor ve Palazzo Bembo, Palazzo Michiel ve Marinaressa Bahçeleri ile birlikte bütünsel bir deneyim sunuyor.
Mimarlıkta sürdürülebilir yaklaşımlar
Sergi, ArchDaily’nin 2020’de başlattığı “Best New Practices” (En İyi Yeni Pratikler) serisinin bir uzantısı olarak öne çıkıyor. Bu program, farklı coğrafyalardan mimarları ve yaratıcı disiplinleri destekleyerek mimarlığın kesişim noktalarında çalışan profesyonelleri görünür kılıyor. Bugüne kadar 32 ülkeden 85’in üzerinde ekip ödüllendirildi. Sergi, Latin Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerden seçilen ofisler aracılığıyla sürdürülebilir mimari söylemine dikkat çekiyor.
Organik atıklardan sürdürülebilir yapı malzemeleri
Konum: São Paulo, Brezilya
Kurucu: Noelia Monteiro & Christian Teshirogi

Estudio Flume, Amazon’da acai üretiminden elde edilen atıkları yenilikçi yapı malzemelerine dönüştürüyor. Özellikle acai çekirdeklerinden geliştirilen yonga levhalar, hem çevre dostu hem de yerel ekonomiyi destekleyen çözümler sunuyor. Yerel topluluklarla yapılan iş birlikleri, hem atık yönetimini iyileştiriyor hem de kültürel mirasın korunmasına katkı sağlıyor.
Tarımsal atıklardan sürdürülebilir mimariye yönelim
Konum: Accra, Gana
Kurucu: Mae-Ling Lokko

Willow Technologies, tarımsal atıklardan biyomalzeme üreten bir stüdyo. Moringa tohumu yağı üretiminden arta kalan atıklar, tekstil atık sularını temizleyen doğal filtre sistemlerine dönüştürülüyor. Ayrıca toprak sağlığı, atık su yönetimi ve ekolojik döngülerin kurulması üzerine çalışan stüdyo, yerel halkı sürece aktif olarak dahil ederek sürdürülebilirliği destekliyor.
Kadınların katılımıyla sosyal kapsayıcılık
Konum: Quito, Ekvador
Kurucular: Kolektif yapı

Taller General, mimarlığı kolektif üretim ve sosyal dönüşüm aracı olarak kullanıyor. Özellikle plansız kentleşme bölgelerinde faaliyet gösteren stüdyo, katılımcı inşaat süreçleri ile tanınıyor. Sertifikalı ormanlardan elde edilen lamine çam kullanımı çevresel etkileri azaltırken, Femingas programı aracılığıyla kadınların sektördeki görünürlüğü artırılıyor.
Peyzaj tasarımında kültürel ekoloji
Konum: New York, ABD
Kurucu: Sara Zewde

Studio Zewde, peyzaj tasarımını ekolojik denge ve kültürel hafızayla birleştiriyor. Cuyahoga Vadisi gibi projelerde, yerli halkların tarihsel bilgileri ve doğal sistemler tasarımın temelini oluşturuyor. Katılımcı tasarım süreçleri, hem toplulukları güçlendiriyor hem de doğa ile yeniden bağ kurmalarını sağlıyor.
Topluluk temelli mimarlık ve eğitim
Konum: Wuhan, Çin
Kurucu: Yuan Xiao

Wiki World, özellikle çocukların ve yerel halkın mimarlık süreçlerine katılımını sağlayarak demokratik bir tasarım ortamı yaratıyor. “Wiki Tribe” gibi projelerle el işçiliği ve yerel malzemeler yeniden değer kazanıyor. Modüler sistemler ve ön üretimli malzemeler, hızlı kurulumları mümkün kılıyor; böylece hasat festivalleri gibi mevsimsel etkinliklere uyumlu yapılar inşa ediliyor.
Çatılarda iklim kriziyle mücadele
Konum: Paris, Fransa
Kurucular: Julien Benayoun, Guillaume Gélard, and Paul Coudamy

Roofscapes, kentsel çatılarda iklimle uyumlu çözümler geliştiriyor. Özellikle Paris’teki kullanılmayan çatı alanlarını; yeşil altyapı, gölgelendirme, bitkilendirme gibi stratejilerle kentsel ısı adası etkisine karşı dönüştürüyor. Bu yaklaşım, yıkım yerine uyarlanabilir yeniden kullanım odaklı ve doğa temelli çözümlerle yağmur suyu yönetimi, biyolojik çeşitlilik ve erişilebilir açık alanlar sunuyor.
Venedik Bienali’nde mimarlıkta sürdürülebilir gelecek
ArchDaily’nin bu sergisi, mimarlıkta sürdürülebilir malzeme kullanımı, topluluk katılımı, doğa temelli çözümler ve sosyal kapsayıcılık gibi temaları ön plana çıkararak gelecek için güçlü bir vizyon sunuyor. “Onar, Yeniden Canlandır, Yeniden Kullan” yaklaşımı, mimarlığın sadece fiziksel değil; ekolojik ve toplumsal düzeyde de iyileştirici bir araç olabileceğini ortaya koyuyor.