Avantajımız; Fikirtepe’nin İçinde Olmamız... İnsanlar Bizimle Tartışabiliyor.

Pana Yapı
Mahir Şaşmaz

Pana Yapı olarak Fikirtepe’de önemli bir avantajımız var; Yönetim Kurulu Başkanımız Kürşat Bey de dahil Pana Yapı bünyesinde bulunan herkes Fikirtepe’nin içinde. İnsanlar bize dokunabiliyor, bizimle tartışabiliyor, görüşlerini paylaşabiliyor.

Pana Holding çatısı altında inşaat ve gayrimenkul geliştirme faaliyetlerini sürdüren Pana Yapı, Selimoğlu İnşaat’ı da satın alarak hızlı bir büyüme trendine girdi, şirketin yeniden yapılanması, çalışmaları ve hedefleriyle ilgili bilgi alabilir miyiz?

Brooklyn Park Projesi ile bir buçuk sene önce Pana Yapı’ya katıldım. Pana Yapı olarak Fikirtepe’de şuanda beş tane projemiz var, ‘’Brooklyn’’ marka çatısı altında hayata geçirdiğimiz projelerimizden ilki ‘’Brooklyn Park’’. 112 bin metrekare inşaat alanı olan ve ciddi bir yapılanma gerektiren bir proje özelliğine sahip Brooklyn Park’ın satışlarını belirli bir süre önce tamamladık. Brooklyn Park, aynı zamanda bölgenin alt yapıya sahip nadir projelerinden olduğu için Fikirtepe’de özel bir yere sahip. Bu yıl sonunda teslimlerini gerçekleştireceğimiz projemizde yatırım yapanların aynı zamanda BrooklynLife’a da ilgi gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu da sektörde ve Fikirtepe’de ne kadar doğru bir çalışma gerçekleştirdiğimizi kanıtlıyor. 

Pana Yapı olarak ayrıca Bağdat Caddesi’nde de devam eden projelerimiz bulunuyor. Bunlara ek olarak orta vadede yurtdışı hedeflerimiz var.

Fikirtepe ve Bağdat Caddesi’nde devam eden projeleriniz olduğundan bahsettiniz, iki bölge arasında yaşadığınız farklılıklar neler?

Süreçler ve işleyiş olarak küçük veya büyük metrekareli alanların iş gücü birbirinden çok farklı değil. Projenin çizilmesi, ruhsa-tın alınması, iş güvenlik tedbirleri vs. için harcadığınız zaman aynı, fakat bu emekler büyük bir projenin içinde eriyip gidebiliyor, küçük projelerde ise daha çok ön plana çıkıyor. Diğer taraftan Bağdat Caddesi’ndeki hedef kitle farklılığı nedeniyle kullandığınız malzeme maliyetleriniz dahil farklılık gösterebilir. 

Fikirtepe gibi kentsel dönüşüm sürecinin oldukça karmaşık yaşandığı bir bölgeden sektöre girdiniz ve oldukça büyük ölçekli projelerle devam ediyorsunuz, bu süreci nasıl yönettiğinizden bahsedebilir misiniz?

Sürece dahil olmadan önce kamuoyundan takip ettiğim kadarıyla Fikirtepe’yi devlet tarafından kimin yöneteceği belli değildi, emsaller ile ilgili belirsizlikler vardı. Bu durum, bölgede oturan halkın kafasını karışmasına ve yatırımcıların da bölge özelinde temkinli davranmasına neden oldu. Son altı aydır bu sürecin aşıldığını düşünüyorum. Başta Brooklyn Park olmak üzere bölgede çalışmalar hızla devam eden konutların yükselmeye başlaması ile kamuoyu üzerindeki negatif algı pozitife çevrildi. 

Pana Yapı olarak Fikirtepe’de önemli bir avantajımız var; Yönetim Kurulu Başkanımız Kürşat Bey de dahil Pana Yapı bünyesinde bulunan herkes Fikirtepe’nin içinde. İnsanlar bize dokunabiliyor, bizimle tartışabiliyor, görüşlerini paylaşabiliyor. Bu durum hem inşaat sürecinde hem arsa sahipleri ile olan anlaşma sürecinde büyük avantaj sağladı. Ayrıca Brooklyn Park projemizde bölgedeki ilk teslimi biz yapacağız diye yola çıkmıştık, hedefimize ulaştık, yıl sonunda teslim gerçekleşmiş olacak. 

Türkiye’de, özellikle İstanbul’da kentsel dönüşüm süreçlerinde uzlaşma ve güven eksikliği gibi sorunlar dikkat çekiyor. Projelerinizin yer aldığı Kadıköy’de durum nasıl, Fikirtepe Platformu sorunların çözülmesine katkı sağlıyor mu ?

Az önce de bahsettiğim gibi burada aslında karşılıklı güven önemli, firma da arsa sahiplerine güvenmeli çünkü aldıkları oranları sürekli yükseltmeye çalışan arsa sahipleri ile de karşılaşıyoruz, arsa sahipleri de nispeten firmaya güvendikten sonra kendi içlerinde problemleri çözüyorlar. Karşılıklı güven olunca ortaya güzel şeyler çıkıyor. 

Fikirtepe Platformu bizim de içinde bulunduğumuz bölgenin algısının olumlu yönde değiştirilmesine katkıları olan bir platform. Burada sorunları birlikte tartışıyorsunuz, çözüm önerilerini masaya yatırıyorsunuz, bürokratik ilişkileri de geliştirme fırsatı buluyorsunuz.  

Karşılıklı güven önemli, firma da arsa sahiplerine güvenmeli arsa sahipleri de nispeten firmaya güvendikten sonra kendi içlerinde problemleri çözüyorlar. Karşılıklı güven olunca ortaya güzel şeyler çıkıyor. 

Son dönemde gündemde olan çevre dostu/sertifikalı yeşil bina kavramları ile ilgili yaklaşımınız nedir, projelerinizde bu kapsamdaki uygulamalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Enerji konusu özellikle ülkemizin gündeminde önemli bir yere sahip. Türkiye parasının çoğunu ne yazık ki petrole, doğalgaza yatıran bir ülke. Gelişmiş modern ülkelere baktığımızda çevre dostu/yeşil bina kavramlarını yıllar önce çözdüklerini görüyoruz. Bunu üzülerek söylüyorum, Türkiye bu konuda çok geri kaldı. Bırakın binalarımızdaki ısı yalıtımını, en gelişmiş şehirlerimizden İstanbul’da bile yüzde otuz sıvasız konut bulursunuz. 

Yeşil bina kavramını önemsiyorum; ama LEED Sertifikası moda gibi oldu, zaten belli kriterleri sağladığınız zaman aslında siz o sertifikayı almasanızda gereklerini yapmış oluyorsunuz. Sektörde birçok projede olduğu gibi biz de projelerimizde ısı yalıtımına, gri su kullanımına dikkat ediyoruz, aslında projelerimiz sertifika alacak düzeyde.



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)