Sürdürülebilirlikte Yeni Cephe: Toprak Altındaki Karbon
Mimarlıkta karbon azaltımı denince aklınıza ne geliyor? Yapı malzemeleri dediğinizi duyar gibiyim. Oysa asıl savaş, binaların altında başlıyor.
Mimarlıkta karbon azaltımı denince aklınıza ne geliyor? Yapı malzemeleri dediğinizi duyar gibiyim. Oysa asıl savaş, binaların altında başlıyor.
Küresel yapı sektörü, sürdürülebilirlik hedeflerinde duraklama dönemine girdi. Artan maliyetler, jeopolitik riskler ve düşük dönüşüm beklentisi, çevreye duyarlı projelere olan ilgiyi zayıflatıyor.
Mimarlar, mühendisler ve çevre stratejistleri bugün bu kavramı yeniden tartışıyor: Net sıfır gerçekten mümkün mü, yoksa yeni bir mimari anlayışa mı ihtiyaç var?
Estetikle çevre dostu malzeme anlayışını birleştiren karolar, sürdürülebilir mimarlığın geleceğinde önemli bir rol üstlenmeye hazırlanıyor.
Türkiye’de mimarlık değişiyor. Yeni nesil yapılar, enerjiyi koruyan, malzemeyi yeniden tanımlayan ve doğayla daha uyumlu bir yaşam dili kuruyor.
Ağaçların kentler için önemini her geçen gün biraz daha anlıyoruz. Gerçek birer ekoloji savaşçışı olan ağaçlar, gölge ve estetikleriyle de şehir mimarisine katkı sağlıyorlar.
Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte konutlarda ısınma ihtiyacı da hızla artıyor. Soğuk havalarda binalarda ısı kaybı yaşanması, doğalgaz faturalarını yükseltiyor ve aile bütçelerini zorluyor.
Maden faaliyetleri nedeniyle taşınan İsveç’in kuzeyindeki Kiruna kenti, modern mimariyle yeniden inşa edildi. Ancak yeni yerleşim, Arktik iklim koşullarına uyum sağlayamadı...
Günümüzde iklim değişikliği artık sadece modern kentleri değil, kökleri yüzyıllar öncesine uzanan halk mimarisini de tehdit ediyor. Kadim yapılar zorda…
Biyolojik bir malzeme olan miselyum, hem karbon tutma potansiyeli hem de alternatif yapı malzemesi olma özelliğiyle sürdürülebilir mimaride öne çıkıyor.
Dünyadaki karbon emisyonlarının neredeyse yüzde 40’ı inşaat sektöründen geliyor; yani her çizilen plan, her dökülen beton, gezegenin kaderinde bir pay sahibi…
Beyaz, mimaride en yanlış anlaşılan renklerden biri. Saflığın simgesi olarak görülen bu ton, aslında ince nüanslarla mekânın tüm atmosferini değiştirme potansiyeline sahip...
Myco‑Type projesi, kahve telvesinden talaşa kadar yerel atıkları mantar kökleriyle (mycelium) buluşturarak, karbon-negatif yapı malzemelerine dönüştürüyor. Karşınızda, sürdürülebilir mimari…
2050’nin Paris’ini hayal edebilir misiniz? Daha yeşil, daha serin, daha geçirgen bir kent. Mümkün mü sahiden?
Vartur Real Estate CEO’su Şerif Nadi Varlı, dünyada hızla yükselen paylaşımlı mülkiyet (co-ownership) modelinin Türkiye’deki potansiyelini değerlendirdi.
Gözle görülmez ama her an soluduğumuz bir düşman var: hava kirliliği. Sessizce ciğerlerimize işliyor, kentlerin nefesini kesiyor. Peki, mimarlık, bu görünmez tehdide karşı bir savunma hattı kurabilir mi?
OMA’nın eş kurucusu, “Delirious New York”un unutulmaz çizimlerinin ardındaki isim Madelon Vriesendorp, 2025 Soane Madalyası ile onurlandırıldı.
Onze, çok özel bir koku. Mimarlık ile parfüm sanatı arasında köprü kurarken mekânı nefes alır hale getiriyor.