Bağlam, Fonksiyon ve Kullanıcı Tasarımlarımızda Etkili Oluyor

Bağlam, fonksiyon ve kullanıcı tasarımlarımızı ciddi derecede etkilemektedir. KüccüK Architects olarak mekânı kullanacak kişilerle hatırı sayılır derecede zaman geçirerek mimari tasarım anlayışımızı kaybetmeden o mekânı kullanacak kişilere “bürünüyoruz”. Bizce mimari başarının yakalanmasın en önemli yöntemi mimar, iç mimar vb. tasarımcı kimliğinizden fedakârlık etmeden kişilere “bürünmek” olduğunu söyleyebiliriz.

KüccüK Architects kurucusu Y.Mimar Can Küccük
KüccüK Architects kurucusu Y.Mimar Can Küccük

Mimarlık, iç mimari, şehir planlama ve endüstriyel tasarım konularına odaklanan İstanbul merkezli bir tasarım stüdyosu olan KüccüK Architects, Türkiye’nin farklı bölgelerinde ve İngiltere’de projeler gerçekleştirmiştir. Avangart ve eklektik tasarımların yanı sıra minimalist ve modern çizgiler üzerinde çalışan, teknolojiyi yakından takip ederek gelişimin önünü açık tutan KüccüK Architects kurucusu Y.Mimar Can Küccük sorularımızı yanıtladı.

Öncelikle kuruluş hikayenizi sizden dinlemek isteriz. Ekibiniz ve ofisinizin işleyişi hakkında bilgi alabilir miyiz?

2014 yılında Beykent Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. Çalışma hayatına 2012 yılında başladım. 2012 yılından bugüne kadar çalışma hayatıma devam ediyorum. Çeşitli disiplinlerin etkin olduğu ofis ve uygulama projelerinde çalıştıktan sonra 2017 yılında KüccüK Architects’i kurdum. Kurulduğumuz günden bugüne farklı ölçeklerde ve fonksiyonlarda projeler geliştiriyoruz ve gerek yurt içi gerekse yurt dışı projelere imza attık. Çeşitli disiplinleri mimarlık ile entegre etmenin mimariyi zenginleştirdiğine inanıyorum. 2022 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kentsel Planlama bölümünde yüksek lisans programından mezun oldum.

Muertos Restoranı
Muertos Restoranı

KüccüK Architects farklı disiplin anlayışlarında ve farklı bağlamlarda tasarım üretmenin iki yönlü bir kazanım olduğuna inanıyor. Avangart, eklektik tasarımlarınızın yanı sıra minimalist ve modern çizgiler üzerinde çalışıyorsunuz. Bu tasarım süreçlerini nasıl yönetiyorsunuz?

KüccüK Architects olarak tasarımı ölçekten bağımsız olarak ele alıp, tasarım prensiplerini çeşitli inovatif eklemelerle geliştirerek kullanıcıya sunmaya çalışıyoruz. Bu bazen bir puf bazen bir oda bazen de bir yapı olabiliyor. Tasarım anlayışımızda “güzel” olan “şeyleri” bir araya getirmek yerine mekânın çıktılarını kendisinin üretmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hazır kullandığımız ürünler ne kadar olsa da mekânın kendi ürününü üretmesine yardımcı oluyoruz. Mekânın deneyimleyeni olmadan mekânın anlamsız olacağına inanıyoruz. Mekânı tasarlarken bu deneyim senaryolarını sonsuz olasılıkta düşünerek mekânı tasarımsal anlamda olgunlaştırmayı hedefliyoruz. Bir tasarıma başlarken linear bir ilerleme şeklimiz bulunmuyor. Sürecimiz git-gellerle ilerliyor genelde. Tasarımı net bir konu üzerine olgunlaştırmaktan ziyade çeşitli katmanlarda farklı parametreler üzerinde gerçekleştiriyoruz. Çıkış noktamız bazen bir tablo, bazen bir kulp bazen de insan hareketleri oluşturabiliyor. Aynı mekânı tasarlarken bile farklı yaklaşımlarımızın olma nedeninin bu olduğunu düşünüyoruz.


MEKÂN SAHİPLERİ GÜNÜMÜZDE GENELLİKLE “MİNİMALİST” ÇİZGİDE TASARIMLAR TERCİH ETTİĞİ İÇİN MİNİMAL TASARIMLAR ÇIKIYOR. TASARIM KAVRAMI DA YAŞAYAN BİR İLETİŞİM VE EMİNİZ ZAMANLA ÇOK FARKLI TASARIM ANLAYIŞLARI GELİŞECEKTİR.



KüccüK Architects olarak bizim tasarım anlayışımızın bir kalıbın içine giremeyecek kadar geniş olduğunu düşünüyoruz. Böyle olmasının da doğru olduğunu düşünüyoruz. Biz mekânı deneyimleyen veya deneyimleten kullanıcılara “bürünerek” mekânı içselleştirmeye çalışıyoruz. Buradaki “bürünme” kavramını mimarlık disiplini içerisinde yaptığımız için kullanıcının dile getirdiği istekleri daha öteye taşımak KüccüK Architects’in olmazsa olmaz odak noktalarından biridir. Tüm tasarım disiplinleri ışığında kullanıcıların deneyimlerini kullanım senaryoları ile olgunlaştırarak nihai hale getirmeye çalışıyoruz. Mekân sahipleri günümüzde genellikle “minimalist” çizgide tasarımlar tercih ettiği için minimal tasarımlar çıkıyor. Tasarım kavramı da yaşayan bir iletişim ve zamanla eminiz ki çok farklı tasarım anlayışları kullanıcıların tercih ettiği konular haline gelecektir.

Malzeme mimaride olmazsa olmazlardan biridir. MUERTOS RESTAURANT, NEW BAHAR TEXTILE gibi mekân tasarımınızda ne gibi malzemeler kullandınız? Bu yapı malzemesini tercih etme nedeniniz nedir?

Tasarımdaki farklılaşmalardan birisi de malzemedir. Çeşitli projelerimizde farklı malzemeler kullanmaktayız. Örnek olarak, Oven & Dough projemiz Londra Paddington’da tasarladığımız bir İtalyan restoranıydı. Paddington, tarihi karakteri oturmuş, Londra’nın merkezinde, turistik bir alan olarak tanımlanabilir. Mekânı tasarlarken eskiymiş gibi yapmak yerine özellikle girince, modern çizgileri klasik malzemeler ile oluşturmaya çalıştık. Kült italyan malzemeleri olan Terracotta ve terazzo girince mekânı algısal olarak ikiye bölmektedir. Terazzolar ile koridorun baskın hale getirilmeye çalıştığı mekânda, terracotta ile oturma alanları belirgin hale getirildi. Duvarlarda ve tavanda kullanılan eskitme aynalara duvarlarda mermer eşlik etmiştir. İtalyan dekoratif boya ile mekâna renk verilmiştir ve mekâna daha girmeden karşı kaldırımdan dahi fırın dikkat çekmektedir. Mekân aşağıya inince tarihi bir mahsen gibi karşımıza çıkıyor ve tuvaletler “modernitenin içine sızmış klasik çizgiler” olarak tanımlanabilir.

Oven and Dough Restoranı
Oven and Dough Restoranı

Ulus Evi projemizde ahşap çıtalar ve açık tonlar dikkat çekici bir haldedir. Mekânı tasarlarken modern çizgileri kullanmayı ve gerekmeyen hiçbir şeyin olmaması üzerinde durduk. Büfeyi mekâna özel tasarladık ve çimstone bar masasına akış halinde kullandık. Bar masasının üstündeki ahşap kiriş sarkıtı büfeye doğru sarkıtarak birliktelik sağlandı. Buster & Punch pirinç kulpları kullandık. TV ünitesi altına KorFlame sıvı yakıtlı şömine ile sıcak bir hava katmaya çalıştık. Şömineyi çimsotone malzeme ile bezeyerek malzemelerin sıcaklıktan etkilenmesinin önüne geçmeye çalıştık. Mekânı çeşitli aydınlatma elemanları ile aydınlattık ve mekânın odak noktasını ahşap jaluziler olarak belirledik. Banyoda kullandığımız düz rektifiyeli seramik, petek mermerlerin dokusunu ortaya çıkardı. Duşakabin kapısı şeffaf cam olarak kullanıldı. Böylece duşun içini kaya içerisindeki bir mağara hissi olmasını istedik. Böylece açık rengin içerisinde kontrast sağladık. Çalışma odasında ceviz ahşap kullandık ve aydınlatma elemanları ile mekâna özgü bir his oluşturduk. Ana yatak odasında beyazın içerisindeki ahşap çıtalar farklılaşarak yatak başlığı haline geldi. Klima mekâna girişte görülmeyecek şekilde çıtaların arasına gizlendi. İki dolap arasında oluşturulan kısımda ise mekânın aydınlatma elemanı bir sanat eseri olarak kurgulandı. Giyinme dolapları tamamen ayna ile derinlik hissi oluşturulmaya çalışıldı. Giyinme odasının zemini ile başlayan terazzo ebeveyn banyosuna kadar devam etti ve ebeveyn banyosunda farklılaşarak duşta düşey olarak kullanıldı. Krom duş başlıklarına aynı mekânda krom ankastre armatürü eşlik etti ve mermer kurna modernitenin içerisine etnik bir dokunuş olarak eklendi.


MİMAR HER NE KADAR MEKÂNI KULLANACAK KİŞİLERE İIR SORUMLULUĞU VARSA TOPLUMSAL VE EVRENSEL KONULARDA DA SORUMLULUĞU BULUNMAKTADIR. BU KONUDA DOĞRU MALZEME SEÇİMİ OLDUKÇA ÖNEMLİDİR.



Pandemiyle birlikte sosyal mesafeyi koruyarak yaşamak zorunda kalacağımız bir dünya var oldu. Bu sizin iç mimari projelerinizde tasarımı nasıl belirledi?

Pandemi ile beraber çalışma alanları kullanılmaz hale geldi. Aslında insanlık zincir kahve dükkanları ile çalışmanın sadece ofislerde olmayabileceğini anladı. Pandemi ile bu algı çalışmanın yaşam alanlarına da akış halinde olabileceğini anlattı bizlere. Bu süreç çalışma alanının yer değişimi ile başladı ancak doğayı içeri almakla devam etmektedir. Pandemi küçük faydalar büyük edinimler sağlasa da yansımalarını ileride görebileceğimiz toplumsal travmalar oluşturmuştur. Biz de bunun farkında olarak mekânda doğal tonlara yönelmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Böylece mekânı deneyimleyenlerin iç ile dış arasındaki farkı minimum derecede hissetmesini sağlıyoruz. Yeşil de sürekli bir devinim halinde farklılaşarak mekânların çeşitli noktalarında karşımıza çıkmaktadır. Pandemi fenomeninden sonra dikkat ettiğimiz bizce en önemli konu ise mekânın fonksiyonunun kaygan bir zeminde olmasıdır. Yemek masası bizim için artık sadece yemek masası değil, mutfak sadece mutfak değil, koltuk sadece koltuk değil gibi... Yani bu süreçten sonra hiçbir şey sadece hiçbir şey değil. Bu sonsuz olasılıklar kümesinin farkında olarak mekânları yaşayan, gelişen ve değişen mekânlar olarak tasarlıyoruz. Otel fonksiyonu tasarlamanın dışında mekânların değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Yalnızca oteller her geldiğinizde aynı bulmanız gereken “geçici” mekânlardır.

Oven and Dough Restoranı
Oven and Dough Restoranı

Mimari projelerinizde modern çizgiler ve renkler dikkat çekiyor. Bu konuda dikkat ettiğiniz uygulamalar nelerdir ya da nasıl bir strateji izliyorsunuz?

Mimari tasarımlarımızda modern çizgiler dikkat çekmektedir. Bunun böyle olmasının nedeni genellikle ev sahipleri modern çizgiler tercih etmektedir. Biz KüccüK Architects olarak basma kalıp, kruvaze tasarımlar üretmenin mimarlık anlayışından uzak olduğunu düşünüyoruz. O nedenle her bir mekânda mekânı kullanacak kişiler tarafından aldığımız bilgileri süzerek tasarımlar üretiyoruz. Biz mekânı kullanacak kişilerin ve canlıların kişiliklerine bürünerek isteklerini üç adım öteye götürerek tasarlıyoruz ve onlara sunuyoruz. Bugün modern çizgiler üretiyoruz ancak hemen yarın tam tersi etnik dokuların hissedildiği tasarımlar oluşturmayacağımızın garantisini veremeyiz. Bağlam, fonksiyon ve kullanıcı tasarımlarımızı ciddi derecede etkilemektedir. KüccüK Architects olarak mekânı kullanacak kişilerle hatırı sayılır derecede zaman geçirerek mimari tasarım anlayışımızı kaybetmeden o mekânı kullanacak kişilere “bürünüyoruz”. Bizce mimari başarının yakalanmasın en önemli yöntemi mimar, iç mimar vb. tasarımcı kimliğinizden fedakârlık etmeden kişilere “bürünmek” olduğunu söyleyebiliriz.


EKOLOJİK MALZEME KULLANIMI DENİNCE SADECE DOĞA İLE UYUMLU ÜRÜNLERİN KULLANIMI AKLA GELMEMELİDİR. BUNUN YANI SIRA DOĞAYA ZARAR VERMEYECEK VE DOĞAL KAYNAK TÜKETİMİNİ AZALTACAK MALZEMELER DE EKOLOJİK SEÇİMLERDİR.



Projelerinizde tercih ettiğiniz markaları sürdürülebilirlik ve teknolojik anlamda yakından takip ettiğinizi belirttiniz. Mimarinin ekolojik boyutu hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Mimar her ne kadar mekânı kullanacak kişilere bir sorumluluğu varsa toplumsal ve evrensel konularda da sorumluluğu bulunmaktadır. Bu konuda doğru malzeme seçimi oldukça önemlidir. Ekolojik malzeme kullanımı denince sadece doğa ile uyumlu ürünlerin kullanımı akla gelmemelidir. Bunun yanı sıra doğaya zarar vermeyecek ve doğal kaynak tüketimini azaltacak malzemeler de ekolojik seçimlerdir. Bağlamın sağladığı girdilerle uyum halinde tasarımlar üretilmelidir. Bu üretim sürecinde yasal bir zorunluluk olmasa dahi mimar bu girdileri de üretmekle yükümlüdür. Bu girdileri üretip, işleyip, buna uygun tasarımlar üretmesi sağlıklı bir tasarım sürecidir. Aynı zamanda bu tasarım anlayışını ekolojik malzemeler ile desteklemek, tasarımın ömrünü uzatacağı gibi dünyaya katkı sağlayan bir tasarım olarak karşımıza çıkacaktır.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)