"Her Projenin Kendine Özgü Ruhunu Ortaya Çıkarmayı Önemsiyoruz"

Mekânları sadece estetik değil, aynı zamanda yaşanabilir ve anlamlı kılmayı hedefleyen tasarım anlayışıyla öne çıkan Başak Akkoyunlu Design, mimariyi duygularla buluşturan özgün işlere imza atıyor. Sade ama güçlü çizgilerle yaşam alanlarını dönüştüren Başak Akkoyunlu ile, tasarıma bakış açısını, ilham kaynaklarını ve sürdürülebilir estetik arayışlarını konuştuk. Bu röportajda, sadece bir tasarım ofisinin hikâyesine değil; bir vizyonun, bir hayalin ve tasarımla kurulan özel bir bağın izlerine tanıklık edeceksiniz.

Başak Akkoyunlu
Başak Akkoyunlu

Başak Akkoyunlu Design’ı sizden dinlemek isteriz. Faaliyet alanlarınız, tasarım ilkeleriniz, ekibiniz v.b hakkında bilgi alabilir miyiz? 

1997 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Ankara ve İstanbul’da çeşitli ölçeklerde projelerde görev aldım. Bu süreçte, 2012 yılında Chicago Atheneum tarafından verilen “Europe 40 Under 40” ödülüne layık görüldüm. 2013 yılından bu yana ise Çeşme merkezli olarak faaliyet gösteren BAD – Başak Akkoyunlu Design çatısı altında mimarlık, iç mekân tasarımı ve uygulama alanlarında çalışmalarımı sürdürüyorum. Ofisimizin tasarım yaklaşımı; bağlama duyarlı, kullanıcı odaklı ve zamansız mimari çözümler üretmek üzerine kurulu. Ağırlıklı olarak yazlık konutlar tasarlıyoruz ancak konut dışında da butik oteller, ticari yapılar ve yarışma projeleri de portföyümüzde yer alıyor. Tasarımlarımızda işlevsellik ve estetiği bir araya getirirken her projenin  kendine özgü ruhunu ortaya çıkarmayı önemsiyoruz. Küçük ama çok disiplinli çalışan bir ekiple, her detay üzerinde titizlikle çalışıyor, müşteri beklentilerini aşan, yaşayan ve yaşatan mekânlar yaratmayı hedefliyoruz. 

Casa Solis
Casa Solis

OFİSİMİZİN TASARIM YAKLAŞIMI; BAĞLAMA DUYARLI, KULLANICI ODAKLI VE ZAMANSIZ MİMARİ ÇÖZÜMLER ÜRETMEK ÜZERİNE KURULU. AĞIRLIKLI OLARAK YAZLIK KONUTLAR TASARLIYORUZ ANCAK KONUT DIŞINDA DA BUTİK OTELLER, TİCARİ YAPILAR VE YARIŞMA PROJELERİ DE PORTFÖYÜMÜZDE YER ALIYOR.


Sürdürülebilirlik, her alanda olduğu gibi mimarlıkta giderek önem kazanan bir konu haline geliyor. Siz sürdürülebilir tasarım ilkelerini nasıl uyguluyorsunuz ve bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Sürdürülebilirlik ofisimizin temel yaklaşımlarından biri. Özellikle yazlık konutlarda doğayla uyumlu, iklim koşullarına duyarlı ve uzun ömürlü yapılar tasarlamayı önemsiyoruz. Pasif iklimlendirme stratejilerini, doğal havalandırmayı ve gün ışığından maksimum faydayı gözeten çözümlerini, doğru malzeme seçimlerini ilk tasarım aşamasından itibaren projelere entegre ediyoruz. Örneğin Cielo projemizde, Çeşme’nin rüzgar yönleri ve güneş hareketi dikkate alınarak yapı kütlelerini konumlandırdık. 

Casa Solis
Casa Solis

Böylece hem enerji tüketimini azalttık hem de konforlu iç ve dış mekânlar yarattık. Ventuno Marina projemizde, ortak yaşam alanlarının kuzey rüzgarlarından korunacak şekilde konumlandırılması, kullanıcıların yıl boyunca açık alanları verimli şekilde kullanabilmesini sağladı. Ayrıca yer altı otopark sistemimiz sayesinde hem zemin üstü yeşil alanları artırdık hem de ısı adası etkisini azaltmayı hedefledik. 

Casa Solis
Casa Solis

Malzeme tercihlerinizi nasıl yapıyorsunuz? Ülkemizin yapı malzeme sektörü hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Hayalinizdeki her malzemeyi bulabiliyor musunuz? Çevreye duyarlı malzemeler konusundaki düşünceleriniz nelerdir? 

Malzeme seçiminde bağlama ve projenin kullanıcı profiline özel kararlar alıyoruz. Yerel ve doğal malzemeleri tercih etmek, hem karbon ayak izini azaltmak hem de yapının bulunduğu yerle güçlü bir bağ kurmasını sağlamak adına önemli. Özellikle taş, ahşap, sıva, dökme mozaik gibi geleneksel ama doğru detaylarla çağdaşlaşabilen malzemeleri sıkça kullanıyoruz. Türkiye’de yapı malzemesi sektörü oldukça dinamik; yeni teknolojiler ve üreticilerin sunduğu çeşitlilik sayesinde hayal ettiğimiz birçok malzemeye ulaşabiliyoruz. Ancak bazı özel malzemelere ulaşmak hala zor ya da maliyet açısından sınırlayıcı olabiliyor. 

Villa Ellipsis
Villa Ellipsis

Çevreye duyarlı ve uzun ömürlü malzemelerin kullanıcılar tarafından daha fazla tanınır, tercih edilir ve erişilebilir hale gelmesi gerektiğine inanıyorum. Mimarlık gelecekte nasıl icra ediliyor olacak? Bu konuyla ilgili öngörünüz nedir? 

Mimarlık, insanın varoluşuyla paralel gelişen bir meslek dalı ve ana omurgası etrafında günün şartlarına göre evrilmeye, değişime çok açık. Mimarlığın bir ihtiyaca yanıt vererek bağlama saygı ile bir kimlik yaratması veya hikaye anlatması ana omurgasını oluşturuyor. 

Villa Ellipsis
Villa Ellipsis

Sadece form üretmek değil, zamanın ruhundan toplumsal dinamiklere kadar bir çok konu mimarlık bütününü oluşturuyor. Bununla birlikte gelecekte mimarlığın çok daha multidisipliner bir yapıya bürüneceğini öngörüyorum. Sadece fiziksel mekân değil, deneyim ve davranış biçimlerini de şekillendiren bir alana evriliyor sanki.

 Teknolojik gelişmelerin mimarlık mesleğine yansıması nasıl olacak? Özellikle son dönemde çok gündemde olan ‘Yapay Zeka’ uygulamalarını mesleki anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Teknoloji, mimarlığın üretim süreçlerini dönüştürmeye devam ediyor. Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, parametrik tasarım ve otomasyon araçları; tasarımın daha hızlı, analitik ve çok boyutlu ele alınmasını sağlıyor. Tabii bu araçlar, karar verici değil; tasarımcının vizyonunu besleyen yardımcılar olabilir. Yapay zekayla birlikte özellikle tasarım sürecinde alternatif senaryolar üretmek veya malzeme kullanımını optimize etmek de mümkün. Ancak mesleğin özündeki yaratıcılık, sezgi ve bağlamsal okuma gücü insan faktöründen ayrı düşünülemez.


‘‘MALZEME SEÇİMİNDE BAĞLAMA VE PROJENİN KULLANICI PROFİLİNE ÖZEL KARARLAR ALIYORUZ. YEREL VE DOĞAL MALZEMELERİ TERCİH ETMEK, HEM KARBON AYAK İZİNİ AZALTMAK HEM DE YAPININ BULUNDUĞU YERLE GÜÇLÜ BİR BAĞ KURMASINI SAĞLAMAK ADINA ÖNEMLİ.’’ 


Son dönem projeleriniz veya tasarımlarınız nelerdir? Kısaca bilgi vermeniz mümkün müdür? 

Son dönemde Çeşme ve İzmir ağırlıklı olmak üzere birkaç farklı ölçekte projeyi tamamladık. Bunlardan biri olan İDÇ Alsancak, İzmir Demir Çelik için hazırladığımız bir davetli yarışma projesiydi. Yoğun kent dokusu içinde nefes aldıracak avlulu ofis kurgusuyla, kullanıcı konforunu ve marka kimliğini bir arada ele aldık. Bu proje, World Architecture Community tarafından “Designed” kategorisinde ödüllendirildi.

The Pearl
The Pearl

Ventuno Marina projemiz, Çeşme’de yer alan 24 konutluk bir yaşam kompleksi. Mimari kurgu; özel hayat ile komşuluk ilişkilerini dengeleyen, iklimsel verilerin ön planda tutulduğu bir proje. Onev Manisa projemiz ise, yaşamla bireysel mahremiyetin bir arada dengesini kurmayı amaçlayan, bir konut yerleşkesi. On adet konuttan oluşan projede, her ev hem ortak bir bütünün parçası hem de kendi kimliğine sahip bağımsız bir yapı olarak ele alındı. Yerleşim planı, doğal topografya ve iklim verileri gözetilerek oluşturulan projede güneş kontrolü, doğal havalandırma ve gölgeleme gibi pasif sürdürülebilirlik kriterleri tasarımın temelini oluşturdu. Yerel malzemeler ve sade mimari dil sayesinde, yapıların doğayla güçlü bir ilişki kurması sağlandı.

The Pearl
The Pearl

Çinici, Tabanlıoğlu ve Emre Arolat Architects (EAA) gibi Türkiye’nin önde gelen mimarlık ofislerinde çalıştınız. Bu ofislerde edindiğiniz en önemli kazanımlar nelerdi? 

Kendi ofisinizi kurma sürecinde bu deneyimler size nasıl katkı sağladı? Bu değerli ofislerde çalışmak benim için yalnızca bir iş deneyimi değil, aynı zamanda tasarımın farklı ölçeklerde ve farklı felsefelerle nasıl ele alındığını gözlemleme fırsatıydı. Çinici Mimarlık’ta bağlamla kurulan güçlü ilişkiyi, Tabanlıoğlu’nda ise büyük ölçekli projelerin yönetim becerilerini, EAA’da ise mimari dili uluslararası standartlara taşımanın inceliklerini öğrenme fırsatım oldu. Bu deneyimlerin her biri, kendi ofisimi kurduğumda farklı ölçeklerdeki  projeleri hem yaratıcı hem de profesyonel bir yaklaşımla ele almamda belirleyici rol oynadı. Büyük ölçekli tecrübelerin küçük ve butik projelere yansıması çok daha rafine sonuçlar doğurabiliyor. 

Casa Pendenza
Casa Pendenza

‘‘CASA PENDENZA, SAKİNLERİNİN GÜNÜN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜ GEÇİRECEĞİ TERASI VE HAVUZU BARINDIRAN BAHÇESİNİ KUCAKLAYAN L-PLANLI KÜTLESİYLE, YOLA VE KOMŞULARA SIRTINI DÖNEREK MAHREMİYETİNİ KORUYAN BİR YAPI.’’


En son Casa Pendenza, World Architecture Community tarafından “Gerçekleştirilmiş” kategorisinde ödüle layık görüldü. Bu proje, Çeşme’nin doğal topografyası ve iklimiyle kurduğu ilişkiyle de dikkat çekiyor. Projenin tasarım sürecinde sizi en çok etkileyen ve yönlendiren unsurlar nelerdi?

Bu tarz uluslararası tanınırlıklar ofisinizin vizyonunu nasıl etkiliyor? Casa Pendenza, sakinlerinin günün büyük bir bölümünü geçireceği terası ve havuzu barındıran bahçesini kucaklayan L-planlı kütlesiyle, yola ve komşulara sırtını dönerek mahremiyetini koruyan bir yapı. İç mekânların evin bahçesiyle görsel ve fiziksel sürekliliğini kurmak üzere bahçe cephesi olabildiğince şeffaflaştırılırken diğer cephelerde en az açıklığı yaratmak önemli tasarım kararlarındandır. 

Casa Pendenza
Casa Pendenza

Konutun mimari niteliklerinden biri de yol cephesinde tamamen sağır iki kat yüksekliğinde el yapımı yeşil seramik kaplama duvardır. Mahremiyet yanında rüzgar yönleri ve gün ışığı da temel tasarım girdilerimiz arasında yer aldı. Bu tür uluslararası ödüller, elbette görünürlük açısından önemli. Ancak asıl katkısı, ofisimizin mimari vizyonunun evrensel düzeyde yankı bulduğunu görmek. Bu da bizi daha fazla araştırmaya, sorgulamaya ve kendimizi geliştirmeye teşvik ediyor.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)