Herkes İçin Daha İyi Şehirler Yaratmak
Dünya üzerinde bulunan şehirlerde uyarlayarak yeniden kullanma konsepti ve tarihi alanları günümüze taşımanın önemi biliniyor. Yeni inşaatlar yapmak yerine eski yapıları yeni programlara uyarlamaya odaklanılıyor. Eski kiliseler restoran, eski fabrikalar müze ve apartman ve eski depolar ikonik ofis alanlarına dönüştürülüyor. Ama bu binaların dışında, bazı plan yapan kişiler ve eski yapıları korumak isteyen kişiler, buna benzer bir şekilde yeniden kullanma yöntemleri geliştiriyor. Ama bunu şehir boyutunda yapıyorlar ve bu sayede yeniden kullanımı sağlanan binaların mahallelere nasıl katkılar sağlayabileceğini belirliyorlar.
Bu da Yeniden Kentleşme konseptini oluşturuyor. Bu konsept ilk kez Ulusal Tarihi Koruma Derneği tarafından belirlendi. Kent merkezlerinin daha yaya dostu ve insan boyutunda oluşturulmasını hedefliyor. Yeniden Kentleşme, tarihi binaların yeniden kullanılması ile ilgili on prensibi takip ediyor ve şehirlere sosyal ve ekonomik yarar sağlıyor. Bu fikir sadece bir binanın korunmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda insanları bu proje ile iletişim kurmaya teşvik ediyor. Ayrıca şehrin kişiliğini markalaştırıyor, sürdürülebilirliği arttırıyor, yürüme alanlarını çoğaltıyor ve sosyal yaratıcılık ağları oluşturuyor. Şehirlerin geleceğini düşünürken geçmişten gelen bazı fikirleri kullanmamız gerekiyor.
Ama geçmişi nasıl tanımlayabiliriz ve hangi binalar bunun için uygundur? Şehirlerin tarihi dokusuna göre ne kadar çok binanın korunması gerektiğine karar verebiliriz. Bunun işaretlerinden bazıları sıra evler, sokaklardan uzakta küçük halk parkları, eski kiliseler ve 20. yüzyılın başından beri kullanılmamış tarzlarda yapılan binalar. Bir şehrin ne kadar karakteri olduğunu ölçmek için Ulusal Tarihi Koruma Derneği “Yeniden Kentleşme Atlası” adında bir dijital araç geliştirdi. Bu aracı kullanarak şehirlerde bulunan beşeri yapılar incelenebiliyor ve hangi binaların tarihi değeri olduğu belirlenebiliyor.
Şehirlerin toplam puanını belirlemek için binaların ortalama yaşı, binaların arasındaki yaş farkı ve alanın ne kadar yoğun olduğu inceleniyor. En yüksek puanlı alanlarda hem eski hem yeni binalar bulunuyor. Bu durum bölgede yüksek ekonomik üretim olduğunu sergiliyor. Yüksek puanlı mahallelerin genellikle yoğun şehirlerin şehir merkezleri olması bu sebeple şaşırtıcı değil. Bu veriler sayesinde “Yeniden Kentleşme Atlası” başarılı yeniden kullanma uyarlamaları geliştirebiliyor ve bunun diğer şehirlerde yapılmasını sağlıyor.
Bulunan ilginç verilerden biri yeni yapılandırmalar olmayan yerlerle ilgili. Şikago’da The Loop bölgesinde bulunan çoğu bina eski ve mimari değere sahip, bu sebeple yeni çok katlı binaların yapılması engelleniyor, bunlar kuzeyde bulunan nehrin kıyısında bulunuyor. New York’ta ise çoğu yüksek bina Güney Finans Bölgesinde ve Merkez Parkın güneyinde bulunuyor.
Bu haritanın amacı Yeniden Kentleşme fikri ile kullanılarak herkes için daha iyi şehirler yaratmak. Farklı bina boyutları, farklı tasarım türleri daha çeşitli mahalleler ve topluluklar oluştururken orada yaşayan insanların dinamik ve heyecanlı bir alanda yaşamalarını, çalışmalarını ve eğlenmelerini sağlıyor.