İklim Krizinin Tetikçisi Karbon Emisyonu

Sanayi devrimi ile başlayan süreçle birlikte çoğalan çevre sorunlarının başında, giderek artan karbon ve diğer sera gazları sonucunda atmosferde oluşan sera etkisiyle ortaya çıkan küresel ısınma gerçeği geliyor. Küresel ısınma, yarattığı sonuçlar ile artık tüm dünyada hayatımızın bir parçası durumunda. İklimlerin değişmesi, sıra dışı doğa olaylarının yaşanma sıklığının artması, dünyada doğal afetlerin hissedilir derecede çoğalmasının tüm sorumlusu küresel ısınma, küresel ısınmanın nedeni ise karbon emisyonu... İşte bu sebeple hayatlarımızı bu denli etkileyen ve değiştiren küresel ısınma tehdidini anlamak için karbon emisyonu hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. Biz de bu nedenle karbon emisyonu konusunda bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.

Karbon Emisyonu Nedir?

Karbon emisyonu, doğada oluşan karbonun atmosfere salınmasını ifade ediyor ve çoğunlukla insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. 18. yüzyıldan günümüze kadar küresel karbon emisyonu artış verileri değerlendirildiğinde; Sanayi Devrimi öncesine kadar emisyon değerlerinin çok düşük olduğu, 20. yüzyılın ortalarına kadar artışın düşük bir oranda yaşandığı, 1950’li yıllarda 5 milyar ton seviyelerinde olan emisyon miktarının, 90’lı yıllarda 22 milyar ton seviyesine hızla yükseldiği görülüyor. Günümüzde ise her yıl yaklaşık 36 milyar tonun üzerinde emisyon gerçekleşmekle birlikte iklim değişikliğinin temel sebebi olan karbon emisyonları konusunda artan bilinç düzeyi sayesinde bu oran -yeterli olmasa da- son yıllarda azalmaya başlamıştır.

Karbon emisyonu değerlerinin dünyada artmasının başlıca sebepleri; 3 Kontrolsüz nüfus artışı 3 Sanayileşme 3Küresel enerji talebinde artış 3Artan şehirleşme ihtiyacı 3 Yeşil alanların azalması 3Sera gazlarının kontrolsüz bir biçimde doğaya salınması olarak sıralanabilir.

Karbon Emisyonu Küresel Isınma İlişkisi

Karbon emisyonu aslında doğal dengenin ve yaşamın önemli bir parçasıdır. Hayvanların nefes alıp vermesinden, canlıların toprağa karışmasına kadar birçok biyolojik etkileşim sonucunda ortaya çıkan karbon salınımı aynı zamanda bitkilerin gelişebilmesi için fotosentez sırasında kullandıkları bir gazdır. Ancak insan faaliyetleri sonucunda ihtiyaçtan daha fazla karbon salınımı gerçekleştiğinde bir gereklilik olan bu durum yaşamı tehdit eder hale gelir. Karbon yer üstünden daha fazla yer altında bulunur ancak artan fosil yakıt kullanımı ile karbon yer üstüne çıkartılmakta ve dolayısıyla bu oran arttığında dünya doğal olmayan bu durumu dengelemekte zorlanmaktadır.

Karbon ve diğer sera gazlarının atmosferdeki yoğunluğunun artması atmosferde bir sera etkisi yaratır, sera gazları atmosferin iç yüzeyini kaplar ve güneşten gelen ışınların geri yansımasını engeller, bu süreç dünyanın ortalama sıcaklığının yükselmesine neden olur. Sıcaklık artışı ile küresel ısınma ortaya çıkar ve normal olmayan bu ısınma tehlikeli bir iklim krizine neden olur.

Yeryüzündeki karbon emisyonun azaltılması için insanoğlunun elindeki en önemli silah ormanlardır. Emisyon değerlerini dengeleme görevi gören ormanlık alanların; malzeme tedariki, çarpık yapılaşma, yangınlar ve benzeri durumlar ile tahrip edilmesi dünyayı geri dönüşü mümkün olmayan bir felakete sürüklemektedir.

Karbon Emisyonunun ve Sera Gazının Artmasının Sebepleri Nelerdir?

Dünya milyarlarca yıllık bir geçmişe sahiptir ve belli dönemlerde karbon emisyon değerlerinin yükseldiği görülmüştür ancak günümüzde yaşanan ve doğal olmayan artış insanoğlunun endüstriyel kalkınma sürecinde izlediği yanlış stratejilerden kaynaklanmaktadır. Yaşadığımız modern çağda gelişme ve kalkınma kaçınılmaz bir zorunluluk olmasına karşın bunu karbon emisyonlarını ve sera gazlarını artırmadan yerine getirmenin yolları bulunmalıdır. Bu durumda ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ kavramı önem kazanmakta ve üzerinde daha fazla düşünülmesi gereken bir noktaya gelmektedir.

Karbon Emisyonunu Etkileyen Sektörler

Karbon emisyonunu etkileyen ana sektörler; elektrik ve enerji üretimi, sanayi, tarım, hayvancılık ve orman faaliyetleri, ulaşım faaliyetleri ve evsel tüketimdir. Küresel çapta enerji temini için hâlâ yoğun olarak kullanılan kömür ve petrol gibi fosil yakıtlar karbon emisyonunun artmasında etkin rol oynamaktadır. Küresel enerji talebinin %87 gibi büyük bir kısmı petrol, kömür, doğal gaz gibi fosil yakıtlardan elde edilmektedir. Fosil yakıtların kontrolsüzce kullanılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş, rüzgâr, HES, Jeotermal, Biyokütle, v.b.) yeterince yaygınlaşmaması nedeniyle, karbon emisyonlarındaki artış devam etmekte, iklim krizi her geçen gün daha da tehlikeli boyutlarda kendini hissettirmektedir.

Karbon Emisyonu Nasıl Azaltılabilir?

Küresel iklim değişikliğinin en temel nedeni olan karbon emisyonu ve sonucu iklim değişikliğinin canlı yaşamını tehdit eden sonuçlarından kaçınmak için, dünyanın emisyonları azaltma gerekliliği konusundaki farkındalığı her geçen gün artmaktadır. Bu olumlu gelişme ile beraber, küresel bir sorun olan karbon emisyon artışı konusundaki sorumluluğun; bölgeler, ülkeler ve bireyler arasında nasıl paylaşılacağı sonu olmayan tartışmalara sahne olmaktadır.

Karbon emisyonunu azaltmak için yapılacaklar 3 ana başlık altında toplanabilir. Enerji verimliliği stratejilerinin geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, mevcut orman alanlarının korunması ve yeni orman alanları yaratılması.

Küresel çapta hükümetler ve çeşitli kurumlar tarafından, enerji verimliliğine yönelik geniş tabanlı önlemler alındığı

zaman, karbon emisyonunu azaltmaya yönelik en temel adım atılmış olacaktır. Bununla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması sorunun çözümünde önemli rol oynayacaktır. WWF’nin yayımladığı Enerji Raporu’na göre, 2050 yılına geldiğimizde küresel enerji ihtiyacının neredeyse tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması mümkündür.

Karbon emisyonunu azaltma konusunda, bireysel olarak alınacak önlemler de büyük önem taşır. Bunlardan bazıları;

- Uygun mesafelerde yürümek, ulaşımda bisikleti daha fazla tercih etmek,

- Bireysel araçlarda bir kişi yerine birden fazla kişi olarak seyahat etmek,

- Uzun yolculuklar için havayolu yerine tren veya otobüsü tercih etmek,

- Elektrikli araçlara yönelmek,

- Enerji sınıfı beyaz eşyalar ve tasarruflu LED ışıklar gibi az enerji harcayan elektronik eşyaları tercih etmek,

- Yalıtımlı yapıları tercih etmek,

- Mevsime uygun ve yerli üretim olan gıdaları tercih etmek, olarak sıralanabilir.

Karbon Emisyonlarının Düşürülmesine Yönelik Atılan Somut Adımlar

Artan emisyon değerleri, iklim değişikliği problemler ve bu problemlerin canlı yaşamı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler fark edildikten sonra, tüm dünyada bir çevre bilinci oluşmaya başlamıştır. Bu bilinç ile birlikte uluslararası alanda sera gazı ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla birçok adım atılmıştır.

1979 yılında Cenevre’de gerçekleştirilen Birinci Dünya İklim Konferansı bu yönde atılan ilk adımdır. Bu kapsamda dünyanın çeşitli bölgelerinde düzenlenen konferanslarda önemli kararlar alınmıştır. Ayrıca bu organizasyonda “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)” imzalanmıştır. Bu sözleşmenin amacı karbon emisyon değerini iklim değişikliğini ve çevre kirliliğini önleyecek bir düzeyde tutmaktır. Emisyon değeri hedeflerinin kontrolleri için, yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğini incelemek amacıyla her yıl “Taraflar Konferansı” düzenlenmeye başlanmıştır. Bu konferanslar kapsamında, 1997 yılında Japonya’nın Kyoto şehrinde bir protokol imzalanmıştır. Kyoto Protokolü, 1997 yılında imzalanmasına rağmen 16 Şubat 2005 yılında Rusya’nın protokolü kabul etmesi ile yürürlüğe girmiştir. Türkiye’nin ise Kyoto Protokolü’ne katılma kararı 17 Şubat 2009 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlamıştır.

FAYDALANILAN KAYNAKLAR 

https://www.isbank.com.tr/blog/karbon-emisyonu-hakkinda-bilmeniz-gerekenler
https://www.garantibbva.com.tr/tr/blog/karbon-emisyonu.page
https://pmo.partners/karbon-emisyonu-uretirken-tuketiyoruz/
https://www.ntv.com.tr/dunya/kuresel-karbon-emisyonu-oraninda-bu-yil-tarihi-bir-dusus-yasanabilir
https://www.gazbir.org.tr/uploads/page/Karbon%20Emisyonu-Rev-Son.pdf

Bu makale Ytong Aktüel Dergisi'nin 56. sayısında yayınlanmıştır.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)