Mimarlıkta Regenerasyon Çağı Başlıyor!
Dilhan Hız / dilhan@ekoyapidergisi.org
Günümüz şehirleri günden güne büyüyor; her ay devasa büyüklükte alanlar yapılaşmaya açılıyor. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre, 2080 yılına kadar dünya nüfusu 10.4 milyara ulaşacak. Peki, bunca insan nerede, nasıl binalarda yaşayacak? Bina derken, ekosistemleri yenileyecek, enerji verimli yapılardan söz ediyoruz.
Bu bir mimari vizyon, regenerasyon… Chicago merkezli Krueck Sexton Partners’ta Sürdürülebilir Tasarım Direktörü olarak görev yapan Gabriel Wilcox, bu vizyonun öncülerinden biri. 15 yılı aşkın deneyimi ve disiplinlerarası bakışıyla Wilcox, güncel mimaride sürdürülebilirlik hedeflerinin “sıfır” emisyon ve enerji tüketiminin ötesine taşınması gerektiğini savunuyor.
Doğayı Onaracak Sistemler
Wilcox’un düşüncesine göre, günümüzde birçok binanın standartları asgari gereklilik seviyesinin ötesine geçemiyor. Örneğin LEED Silver sertifikası günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekte yetersiz kalıyor. Wilcox, tasarımcıların binaları doğayı onaracak sistemler olarak yeniden kurgulamaları gerektiğini vurguluyor. Yenileyici tasarım, bu çerçevede incelendiğinde doğanın işleyişini taklit ederek binaların çevreye zarar vermek yerine iyileştirici rol üstlenmesini hedefliyor diyebiliriz. Wilcox’un aktif olarak yer aldığı projelerden biri olan Florida’daki Grogan | Dove Federal Binası, 20 dönümlük alanda %59’luk ekolojik sulak alan restorasyonu gerçekleştirerek LEED Platinum sertifikası aldı. Proje 2030’a kadar net sıfır enerji hedefliyor.
Doğayla uyumlu tasarımın sadece çevreyi değil, insan sağlığını da iyileştirmesi gerektiğine dikkat çeken Wilcox, mevcut yapıların yenilikçi uygulamaların önünde engel teşkil edebildiğinin altını çiziyor. Wilcox ayrıca, mimarlıkta biyofilik tasarım ve yenileyici ekosistem çözümlerine odaklanarak, yıllar içinde doğayla kopan bağın yeniden kurulması gerektiğine inanıyor. 15 yılı aşkın deneyimiyle, mimaride çevreci dönüşümü hızlandırmayı ve ekolojik sistemleri onaracak projeleri yaygınlaştırmayı hedefliyor.