São Paulo Bienali, Gezegenin Geleceğini Tartışmaya Açıyor

Dilhan Hız / dilhan@ekoyapidergisi.org
Dünyamız günden güne ısınırken sınırları eriyor, şehirler adeta yeniden şekilleniyor. Gezegenin neredeyse her köşesi “aşırılıklarla” mücadele ediyor. Bir yanda 50 dereceyi bulan sıcaklıklar, diğer yanda taşan nehirler, yükselen denizler... İşte São Paulo’da düzenlenen 14. Uluslararası Mimarlık Bienali de tam olarak nu konuya, iklim değişikliğine odaklanıyor. Ibirapuera Parkı’ndaki ikonik Oca yapısında gerçekleşen bienalin bu yılki teması, adeta bir manifesto gibi: “Sıcak Bir Dünya İçin Mimariler.” Mimarlığı sadece biçim ve estetik üzerinden değil, hayatta kalmanın yeni yolları üzerinden yeniden tanımlayan etkinlik, betonla değil, iklimle konuşan binalar inşa etmek üzerine düşünüyor.

Teknoloji ve Kadim Bilgiler İç İçe
Bienalin küratör ekibi Clevio Rabelo, Jera Guarani, Karina de Souza, Marcella Arruda, Marcos Certo ve Renato Anelli, etkinliği tüm kente yaymak yerine, tüm anlatıyı tek bir çatı altına toplamayı tercih etmiş. Bu karar, mekânı sanki bir iklim laboratuvarına dönüştürmüş.

Bienalde yer alan projeler birbirleriyle açık diyalog halindeler; yerel malzemeler, atalardan kalan yapım teknikleri ve yenilikçi sürdürülebilir çözümler… Amazon bölgesinden gelen bir yapım tekniğiyle tasarlanmış pavyon, dijital enerji simülasyonlarıyla yan yana duruyor. Bu durum zıtlıklar değil, aksine birbirini tamamlayan katmanlar yaratıyor. Ve bienal de bu noktada amaçlarından birine ulaşıyor aslında, teknolojinin kadim bilgiyle çatışmadan buluşabileceğini, hatta geleceğin mimarisinin tam da bu kesişimde doğabileceğini gösteriyor. Olayın sosyal boyutu ise asla göz ardı edilmiş değil.

Sergilerde yer alan birçok proje, yalnızca çevresel değil, toplumsal sürdürülebilirliğe de vurgu yapıyor. Yoksul mahallelerde doğa dostu malzemelerle yenilenen evlerden, kolektif üretim alanlarına kadar uzanan bu hikâyeler, mimarlığın “krizdeki gezegen” karşısında ne kadar politik bir alan olduğunu hatırlatıyor.