Yangına Dayanıklı Yapılar Nasıl İnşa Edilmeli?

21 Ocak 2025’te Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de çıkan yangın, 78 kişinin hayatını kaybetmesiyle Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük yangın facialarından biri olarak kayıtlara geçti. Otelin restoran katında, termostat arızası nedeniyle aşırı ısınan bir elektrikli ızgarada başlayan yangın, LPG hortumunun erimesiyle birlikte kısa sürede büyüdü. Ahşap kaplamalar ve yetersiz duman tahliye sistemleri, yangının binanın tamamına hızla yayılmasına neden oldu. Merdiven boşluklarında oluşan baca etkisi ise tahliyeyi neredeyse imkânsız hale getirerek felaketin boyutunu derinleştirdi. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Bu trajik olay, yapı tasarımında yangın güvenliğinin ne denli hayati olduğunu bir kez daha acı şekilde hatırlattı. Son yıllarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen can kayıplı yangınlar, yapı güvenliği konusunda ciddi soru işaretleri doğuruyor. “Yangına dayanıklı yapı” kavramı bu olayla birlikte yeniden gündeme gelirken, uzmanlar; doğru malzeme kullanımı, mimari planlama, elektrik sistemlerinin güvenliği ve etkin denetimin bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin altını çiziyor. 


Bugün çağdaş mimarlık, estetik, konfor ve sürdürülebilirlik kadar “güvenlik” ilkesiyle de tanımlanmalıdır. Bu anlayışın hayata geçebilmesi ise yalnızca mimarlarla sınırlı bir sorumluluk değil; yapı üreticilerinden yerel yöneticilere, yatırımcılardan son kullanıcıya kadar uzanan geniş bir iş birliği zinciriyle mümkündür. 


Yangına Dayanıklı Yapıların Önemi 

Bir yapının estetik değeri ne kadar yüksek olursa olsun, güvenlik performansı göz ardı edilemez. Özellikle konaklama tesisleri, alışveriş merkezleri, hastaneler ve yüksek katlı yapılar gibi yoğun insan sirkülasyonuna açık yapılarda, yangına karşı dayanıklılık yalnızca kullanıcıların değil, aynı zamanda çevredeki yapıların ve kamusal güvenliğin korunmasında da belirleyici bir faktördür. Yangına dayanıklı tasarım, yalnızca teknik bir zorunluluk değil; aynı zamanda mimari etiğin de bir parçasıdır. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Kartalkaya faciası gibi örnekler, bize yalnızca mühendislik hatalarını değil, aynı zamanda yapım süreçlerinde güvenlik kavramının ne denli geri planda kaldığını da açıkça göstermektedir. Bu tür trajediler, yapı üretim süreçlerinin en baştan itibaren yeniden düşünülmesini zorunlu kılıyor. Bugün çağdaş mimarlık, estetik, konfor ve sürdürülebilirlik kadar “güvenlik” ilkesiyle de tanımlanmalıdır. Bu anlayışın hayata geçebilmesi ise yalnızca mimarlarla sınırlı bir sorumluluk değil; yapı üreticilerinden yerel yöneticilere, yatırımcılardan son kullanıcıya kadar uzanan geniş bir iş birliği zinciriyle mümkündür. Aksi hâlde, mimari başarı olarak sunulan yapılar, en temel güvenlik sınavından sınıfta kalabilir. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Bir yapının yangına karşı güvenliği, sadece yapı tamamlandıktan sonra alınan önlemlerle sağlanamaz. Bu güvenlik, en başta tasarım aşamasında başlatılmalı, mimari ve mühendislik kararlarının merkezine yerleştirilmelidir. 


Yangına Dayanıklı Bir Yapı İçin Temel Unsurlar 

Yangın Güvenliği Tasarım Aşamasında Başlar

Bir yapının yangına karşı güvenliği, sadece yapı tamamlandıktan sonra alınan önlemlerle sağlanamaz. Bu güvenlik, en başta tasarım aşamasında başlatılmalı, mimari ve mühendislik kararlarının merkezine yerleştirilmelidir. Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yapısal Yangın Güvenliği Çalışma Grubu, yangın güvenliğinde özellikle pasif önlemlerin taşıdığı kritik öneme dikkat çekmektedir. Bu önlemler arasında yapı içinde yangın kompartımanlarının oluşturulması, duman kontrol sistemlerinin entegre edilmesi ve yangına dayanıklı yapı elemanlarının doğru şekilde seçilip uygulanması yer almaktadır. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Yangına dayanıklı bir yapı, yalnızca uygun malzemelerin kullanılmasıyla değil; bütüncül bir tasarım yaklaşımıyla mümkündür. Mimari planda yapılan hatalar, tahliye yollarının yetersiz kalmasına, dumanın hızla yayılmasına ve yangın anında kontrolün kaybedilmesine yol açabilir. Bu nedenle özellikle yüksek katlı yapılarda basınçlandırılmış merdiven boşlukları, duman perdeleri, acil çıkış noktalarının belirginleştirilmesi ve yangın zonlamaları gibi unsurlar, güvenliğin temel yapı taşları olarak kabul edilmelidir. 

Malzeme Seçimi: Yangına Dirençli Yapı Elemanlarının Rolü 

Yangına dayanıklı yapı tasarımında en kritik adımlardan biri, doğru malzeme seçimidir. Özellikle dış cephe kaplamalarında kullanılan yanıcı paneller ve yetersiz yalıtım sistemleri, yangının hızla yayılmasına neden olmakta; büyük riskleri beraberinde getirmektedir. Son yıllarda yaşanan birçok bina yangınında, alevlerin cephe boyunca hızla yukarı katlara sıçraması bu duruma somut bir örnektir. Bu nedenle, yanmazlık performansı yüksek malzemelerle yapı tasarımı yapılması zorunlu hale gelmiştir. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Taş yünü, cam yünü, gazbeton ve alçı levhalar gibi A1 sınıfı malzemeler, yangına karşı en yüksek direnci sağlayan örnekler arasında yer alır. Buna karşın, maliyet avantajı nedeniyle hala birçok projede kullanılan plastik içerikli paneller, sadece yapının değil, içindeki insanların da güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Yüksek sıcaklıklara dayanıklı çelik, betonarme ve yangına dirençli kompozit sistemler, taşıyıcı yapı elemanlarında tercih edilmesi gereken başlıca seçeneklerdir. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Dış cephe kaplamalarında ise A1-A2 yangına tepki sınıfına sahip ürünler kullanılmalı; bu sayede yangının yayılması geciktirilmeli ve yapı tahliyesi için kritik süre kazanılmalıdır. Yangına dayanıklı malzemeler, yalnızca yapının bütünlüğünü korumaz; tahliye ve müdahale süreci için zaman kazandırır. Bu nedenle kullanılan her malzemenin uluslararası test ve performans standartlarına uygun olması şarttır. Örneğin, EN 13501-1 standardı, yapı malzemelerinin yangın anındaki tepkisini değerlendirmede en temel referanslardan biridir. Özetle, malzeme tercihi bir estetik ya da bütçe kararı değil; hayati bir güvenlik meselesidir. Bu bilinçle hareket edilmeyen her yapı, sadece kendi içinde değil, çevresiyle birlikte ciddi risklere açık hale gelir. 


Yangına dayanıklı yapı tasarımında en kritik adımlardan biri, doğru malzeme seçimidir. Özellikle dış cephe kaplamalarında kullanılan yanıcı paneller ve yetersiz yalıtım sistemleri, yangının hızla yayılmasına neden olmaktadır.


Aktif ve Pasif Yangın Koruma Sistemleri 

Yangın güvenliği, sadece doğru malzeme seçimiyle değil, bu malzemelerin doğru sistemlerle desteklenmesiyle sağlanabilir. Bu noktada aktif ve pasif yangın koruma sistemleri, yapıların yangına karşı dayanıklılığını artırmak için birbirini tamamlayan iki temel strateji olarak öne çıkar. Pasif Yangın Koruma Sistemleri, yangının yayılmasını yavaşlatan ve yapı içindeki tahliye süresini uzatarak can güvenliğini artıran sistemlerdir. Bunlar arasında yangına dayanıklı kapılar, duvarlar, tavanlar, duman geçirmez bölmeler ve yangın kompartımanlaması gibi yapısal çözümler yer alır. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Özellikle yangın zonlaması olarak bilinen alan ayrımları, dumanın ve alevin binada kontrolsüz şekilde yayılmasını engelleyerek itfaiyenin müdahale süresini etkin kullanmasına imkân tanır. Aktif Yangın Koruma Sistemleri ise yangını algılayıp söndürmeye yönelik, elektrikli veya mekanik ekipmanlardan oluşur. Bunların başında otomatik sprinkler sistemleri, yangın alarm sistemleri, duman dedektörleri, yangın dolapları ve acil yönlendirme sistemleri gelir. Bu sistemler sayesinde yangın erken safhada tespit edilip müdahale sağlanabilir; özellikle kalabalık alanlarda yangının büyümeden kontrol altına alınması mümkün olur. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Uzmanlar, aktif sistemlerin etkinliğinin doğrudan düzenli bakım ve testlere bağlı olduğunu vurguluyor. Sprinkler sistemleri çalışır durumda değilse, duman dedektörleri hassasiyetini kaybetmişse veya yangın kapıları sürekli açık bırakılıyorsa, sistem bütünlüğü bozulur. Bu nedenle periyodik kontrol, tatbikat ve sertifikalı denetimler, yangın güvenliğinin sürdürülebilirliği açısından vazgeçilmezdir. Ayrıca, pasif ve aktif sistemlerin entegrasyonlu olarak tasarlanması, yangın senaryolarına göre test edilmiş çözümlerle desteklenmesi gerekir. Örneğin, bir duman tahliye sisteminin mimari yerleşimi, sprinkler menziliyle örtüşmeli; yangın kapılarının açılma yönleri, tahliye planıyla uyumlu olmalıdır. Bu senaryolar, özellikle BIM (Building Information Modeling) ve yangın simülasyon yazılımları sayesinde tasarım aşamasında analiz edilebilmektedir. Sonuç olarak, yangına karşı etkili bir savunma hattı oluşturmak için pasif önlemlerle binayı dayanıklı kılmak, aktif sistemlerle de yangına anlık müdahale sağlamak gerekir. Bu iki sistem birlikte çalıştığında, yangına karşı en üst düzeyde koruma sağlanır. Unutulmamalıdır ki, bu sistemlerin işlevselliği yalnızca projelendirme değil,uygulama, bakım ve kullanıcı eğitimi ile tamamlandığında gerçek güvenlik anlamına gelir. 

Yangın Güvenliğinde Kim, Ne Kadar Sorumlu? 

Yangın güvenliği, sadece mimarların, müteahhitlerin ya da malzeme üreticilerinin sorumluluğunda bir konu değildir. Yapı denetim firmaları, yerel yönetimler ve en nihayetinde kullanıcılar da bu zincirin ayrılmaz halkalarını oluşturur. Denetimlerin sadece ruhsat aşamasında değil, yapının kullanım süreci boyunca da düzenli olarak yapılması gerekir. Özellikle son kullanıcıların, yangın söndürme cihazlarının nerede bulunduğunu bilmesi, acil durum planlarına hâkim olması ve tatbikatlara katılması hayati önem taşır. Çünkü bir bina ne kadar iyi tasarlanmış olursa olsun, o yapının içindeki insanların bilgi ve hazırlığı yetersizse risk devam eder. 

Yangına Dayanıklı Yapılar

Yangın güvenliği, sadece doğru malzeme seçimiyle değil, bu malzemelerin doğru sistemlerle desteklenmesiyle sağlanabilir. Bu noktada aktif ve pasif yangın koruma sistemleri, yapıların yangına karşı dayanıklılığını artırmak için birbirini tamamlayan iki temel strateji olarak öne çıkar.


Mevzuat Var, Uygulama Ne Durumda? 

Türkiye'de yapıların yangın güvenliği açısından uyması gereken en temel mevzuat, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”tir. Bu yönetmelik, yapıların ruhsatlandırılması ve kullanıma açılması aşamalarında yangın güvenliği ile ilgili asgari standartları belirler. Ayrıca, yapıların düzenli aralıklarla denetlenmesi ve yangın güvenliği raporlarının güncellenmesi de bu yönetmelik kapsamında zorunluluktur. Ne var ki, sahadaki durum idealden uzaktır. Kartalkaya’daki facia, yangın güvenliğinin sadece kağıt üzerinde kalması durumunda nasıl büyük bir yıkıma yol açabileceğini somut şekilde göstermiştir. Ne yazık ki Türkiye’de pek çok binada, itfaiye raporları ve yangın tahliye senaryoları, yalnızca ruhsat süreçlerini tamamlamak için hazırlanmakta, ancak uygulamada etkin şekilde hayata geçirilmemektedir. Özellikle yapı kullanma izinlerinde yangın raporlarının göz ardı edilmesi ve periyodik testlerin yapılmaması, sistemin en zayıf halkalarından birini oluşturmaktadır.

Yangına Dayanıklı Yapılar

Yasal ve Mevzuatsal Gereklilikler 

2007 yılında yürürlüğe giren yönetmelik kapsamlı olmasına rağmen, yapı türlerine özgü farklı yangın risklerini ayrıştıran sınıflamalar yetersiz kalmaktadır. Uzmanlar, bu yönetmeliğin revize edilerek otel, okul, AVM, hastane, sanayi yapıları gibi farklı kullanım türlerine özel yangın sınıflamaları getirilmesini önermektedir. Ayrıca, her üç yılda bir yapılması gereken sistem testlerinin zorunlu ve belgeye dayalı hale getirilmesi gerektiği de sıklıkla dile getirilmektedir.


Türkiye’de yapıların yangın güvenliği konusunda sahip olması gereken altyapı ve donanım çoğu zaman ya eksik uygulanmakta ya da kâğıt üzerinde tamamlanmış gibi gösterilmektedir.


Uygulamadaki Eksiklikler ve İyileştirme Önerileri 

Türkiye’de yapıların yangın güvenliği konusunda sahip olması gereken altyapı ve donanım çoğu zaman ya eksik uygulanmakta ya da kâğıt üzerinde tamamlanmış gibi gösterilmektedir. İstanbul İtfaiyesi 2023 Faaliyet Raporu'na göre, denetlenen 5.842 yapının yaklaşık %41’inde yangın algılama ve söndürme sistemleri mevzuata uygun şekilde çalışmamaktadır. Bu oran hem denetimlerin sıklaştırılması hem de yaptırımların caydırıcı hâle getirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Yangına Dayanıklı Yapılar

Eksiklerin bazı öne çıkan nedenleri şunlardır: 

• Yapı kullanım izinlerinde yangın güvenliği raporlarının yeterince dikkate alınmaması 

• Yangın sistemlerinin projede yer almasına rağmen devreye alınmaması 

• Sprinkler ve algılama sistemlerinin bakımlarının düzenli yapılmaması 

• Yangın tatbikatlarının ihmal edilmesi ve kullanıcı farkındalığının düşük olması

 • Denetim mekanizmalarının yetersiz ve yerel otoritelere göre değişken olması

Uzmanlara göre yapılması gerekenler: 

• Yapı Ruhsat Süreçlerinde Bağımsız Yangın Güvenliği Denetimi: Belediyeler dışında bağımsız akredite kuruluşlar tarafından projelerin yangın güvenliği açısından denetlenmesi. 

• Tüm Ticari ve Kamu Yapılarında Zorunlu Periyodik Test ve Tatbikatlar: En az yılda bir, test ve tatbikatların zorunlu tutulması; raporların yapı kullanım izinlerinin parçası hâline getirilmesi. 

• Mevzuat Güncellemeleriyle Kullanım Türüne Göre Sınıflandırma: Hastane, AVM, otel, okul gibi farklı yapı  tiplerinin özel risk analizlerine göre projelendirilmesi. 

• Dijital Yangın Takip Sistemleri: Yangın güvenliği sistemlerinin çalışır olup olmadığını gösteren dijital panellerin, belediyeler ve itfaiyelerle entegre çalışacak şekilde tasarlanması. 

• Kamuya Açık Denetim Sonuçları: Yangın güvenliği açısından denetlenen kamuya açık yapıların sonuçlarının dijital ortamda şeffaf bir şekilde yayınlanması.

Yangınla Mücadele Yapı Başlamadan Başlar 

Yangın çıkınca değil, daha projeye ilk çizgi çekildiğinde önlem alınmalı. Doğru malzeme, akıllı tasarım, pasif ve aktif sistemler bir araya gelirse yapı sadece estetik değil, güvenli olur. Ve unutulmamalıdır ki, bir binayı yangına dayanıklı yapmak lüks değil, zorunluluktur.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)