'' Binalar Çok Çabuk Eskiyor ve Gözden Çıkarılıyor ''

Unigen Sponsorluğunda hazırlanmıştır. 

ALİ  İŞERİ, A MİMARLIK

''Binaların bizlerden uzun yaşaması gerekirken, çok çabuk eskiyip gözden çıkartıldıkları bir süreçten geçiyoruz. Bu zaman diliminde ve bu coğrafyada mimari açıdan ayırt edilebilir olmak kadar; zamansız, sonraki dönemle de uyum sağlayabilen, nitelikli, emek harcanmış binalar yapmak bizim için çok önemli.''

A Mimarlık kendisini ve mimari  kimliğini nasıl tanımlamakta? Ofisinizin kuruluş hikayesinden bahsedebilir misiniz?

A Mimarlık olarak 17 yıldır sektörde hizmet veriyoruz ve bu hizmet kapsamında; proje dizaynından uygulama projelerine ve sonrasında da proje yönetimiyle birlikte projenin uygulamasına varan süreci takip ediyoruz. Yaptığımız işlerin uygulamasını, mimarisini, iç mimarisini tasarlayıp, malzeme seçimlerini yapıp, şartnamelerini hazırlayıp, uygulamalarını da yüzde 90 oranında kendimiz yapıyoruz. Ağırlıklı yurtiçi olmakla beraber yurtdışı projelerimiz de var; ama çoğunlukla ofis ve konut projeleri ile hastane ve spor salonu projeleri yapıyoruz.

Binaların bizlerden uzun yaşaması gerekirken, çok çabuk eskiyip gözden çıkartıldıkları bir süreçten geçiyoruz. Bu zaman diliminde ve bu coğrafyada mimari açıdan ayırt edilebilir olmak kadar; zamansız, sonraki dönemle de uyum sağlayabilen, nitelikli, emek harcanmış binalar yapmak bizim için çok önemli. Tasarladığımız binalar ve yaşam alanları, tasarım aşamasında işveren ile karşılıklı etkileşim içinde gelişmekle beraber, asıl amacımız temelde insanlık için “iyi” olanı seçmek. Kusursuz üretim detayları ve nitelikli malzemeler kadar, doğa ile bütünleşen, mümkün olduğunca naturel formlar ve zengin bir sadelik tercihlerimizde en önemli etkenler. 

A Mimarlık 2003  yılında okullarından yeni mezun olmuş heyecanlı 2 mimar tarafından neredeyse sıfır sermaye ile kuruldu. Amacımız ilk günden beri hep “büyümek” değil “samimiyet” oldu. Bu samimiyet, A Mimarlığı bugünlere taşıyan en önemli duygu oldu.

Her projeye çözüm odaklı yaklaşırız. Müşteriden gelen bilgiler ve ihtiyaç şemasını doğru çözümleyip konfor odaklı olarak neler yapabileceğimizi tecrübemizle birleştirip öneriler sunar ve projeyi geliştiririz.

Yıldız Tuncay İmral Evi

Ofis tasarımlarında iç mekân kalitesinin önemi ve çalışan sağlığı açısından malzeme seçiminin önemi hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Ofis tasarımları sadece dört duvar olmaktan çıktı. Artık firmaların kurumsal kimliğini yansıtan en büyük etken oldu ofis tasarımları. Tüm bunları anlatabilmek için de kaliteli bir tasarımla doğal malzemeler kullanarak fonksiyonelliği ön planda tutmak gerekiyor.

Geçmişte iç mekân tasarımlarında tercih edeceğimiz malzemelerde yapı fiziğine önem veriyorduk, bu mantığı 10-12 senedir aştığımızı düşünüyorum. Bu anlamda ülkenin de çok yol kat ettiğini söyleyebilirim. Artık yerdeki halılar, parkeler, boya olsun her birinin teknik dokümanlarından insan sağlığına zararı olup olmadığını daha kolay sorgulayabiliyoruz. Aydınlatmada sağlanması gereken doğru ışıkla ilgili her projemizde mutlaka bir danışmanla çalışıyoruz. Kullandığımız duvar kaplaması, insanların birebir temas edecekleri masa, sandalyeler gibi malzemelere ofislerde maksimum dikkat gösterdiğimizi düşünüyorum.

Sizin kullanmayı en çok sevdiğiniz yapı malzemeleri hangileri? Sizce neden bu malzemelere yakın duruyorsunuz? 

Bu konu dipsiz bir kuyu... Projelerde, her tasarım kendi malzemesini beraberinde getiriyor. Malzeme konusu yapılacak işin özellikleri derinlemesine analiz edildiğinde ortaya çıkıyor. Mimarın estetik kaygısı ve mekân tasarımı üzerine düşünceleri bazı malzemeleri eleyip, bazı malzemelerin öne çıkmasını gündeme getiriyor. Malzeme seçim sürecinde en azından hep ilk kriterimiz doğal madde demenin çok samimi olacağını düşünmüyorum; ama proje ve tasarım uygun olduğu sürece kesinlikle oyumuz doğal malzemeden yana. Fakat dediğim gibi olmazsa olmazımız bu demenin çok samimi olacağını düşünmüyorum. En azından kendi adıma. 

Yıldız Tuncay İmral Evi

Biz gerçekçilik, duygu ve istekleri dokunabilir ve kullanılabilir hale sokuyoruz, bu anlamda da kullandığımız her malzemenin bir duygu karşılığı olduğunu düşünüyorum. Her tasarımcı için bu değişir; ama benim için sıcaklık ahşabı, rahatlık ise kumaşı çağrıştırıyor. Dolayısıyla sanırım sorunuzun cevabı benim için ahşap. Diğer taraftan bakarsak ahşap benim için; üretim safhasından geri dönüşümüne kadar olan süreçteki masumiyeti, gömülü enerjisinin metal, plastik ve pek çok metal türevi ürünlere göre çok daha düşük olması, yönetmeliklerinin ön gördüğü şekilde kesildiğinde kolay işlenmesi ve her türlü tasarıma uygun olması açısından sevdiğimiz malzemelerin başında geliyor.

Mimarlığın sürdürülebilir ve ekolojik boyutu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Ülkemizde yapılan çalışmalarda bu kavramların özümsendiğini, doğru algılandığını ve uygulandığını düşünüyor musunuz?

Çevresel sorunların ortaya çıkmasında hızlı ve plansız yapılaşma önemli bir rol oynadı. Geleneksel yapımın tekniklerinin terk edilmesi, iskelet sistemli yapılara ve kompozit birleşenlere yönelinmesi olumsuzlukların oluşmasına katkı sağladı. Günümüzde her sektörde çevresel ve ekolojik kriterlerin önemi artarken, mimari tasarımlar da daha çok sürdürülebilir, çevre dostu yapılara yönlendiriyor. Bir mimar olarak, ekolojik karakteristiği değiştirmeyen, çevreye ve insan sağlığına zararsız malzemelerle sürdürülebilir yapılar tasarlamak fikri beni heyecanlandırıyor. 

Yıldız Tuncay İmral Evi

Mimaride ekolojik boyutun günümüzdeki karşılığı bence çevre duyarlı malzemelerle uzun süre kullanımı ve var olmayı sağlamak. Yapacağımız ve ortaya koyacağımız eserde, mobilyada ya da yapıda; sağlamlık, fonksiyonellik, uzun ömürlülük gibi konuların ortak noktasının malzeme, malzemenin gerçekliği ve sürdürülebilirliği olduğunu söyleyebiliriz.

Bu konuda genel olarak bir eksiklik var bence. Üreticilerin kullanıcıya ulaşma ve ikna etme konusunda çok ciddi bir sıkıntısı var ya da kime ulaşacaklarını bilmiyorlar diye düşüyorum. Piyasanın büyüklüğü sebebiyle malzemenin kime hitap etmesi, kime ulaşması gerektiği konularında eksik kalıyorlar. Yeni çıkan malzemelerin diğer bir talihsizliği hem tasarım ekibinin hem uygulayıcı ekibin zamanla yarışmaları. Özellikle büyük projelerde; maalesef dizayncının da, uygulayıcının da, projelendirenin de buna yeterince vakit ayıramaması bu sorunu beraberinde getiriyor. Dolayısıyla özellikle piyasaya ilk çıkan malzemeler biraz talihsiz oluyor. Bizlerin de dönüp kendimize bakmamız gerekiyor bu konuda. Ne kadar araştırmacıyız ya da ne kadar bunlara vakit ayırıyoruz diye... 

 Trelleborg Sealing Solutions Turkey
Ancak sürdürülebilirlik en başta tasarımcı, mimar ve müşteri arasındaki zor süreçlerden bir tanesi. Sürdürülebilirliğin olmazsa olmazları beğeni ve maddiyat bu konuda karşı karşıya geliyor ve sürekli çarpışıyor. Bunların ortak noktada buluşmasını sağlamaksa teknik kişilere, dizayncılara, mimarlara düşüyor. Özünde bu bir bilinç meselesi. İsteyip istememek arzusu, algı konusuysa daha kolay aşılabilir bir kavram diye düşünüyorum. Sürdürülebilirlik ve ekolojik boyut, çok fazla somut bir kavram gibi gözükmese de bence somut bir kavram ve önemli olan istemek.
 Trelleborg Sealing Solutions Turkey


Sürdürülebilir mimarlık kavram olarak hep mimarlığın ilgi alanı olmuştur; ancak ülkemizde henüz, içinin fazla doldurulmamış bir kavram olduğunu düşünüyorum. Bu kavramın mimarlıkla beraber dile getirilebiliyor olması önemli. Sürdürülebilir mimarlıkta kaynak, enerji, malzeme ve su tasarrufu çok önemli ve bence bütün bunları da etkileyen yapı alanı. Gerçekten ihtiyacı karşılayacak, ihtiyaca destek verecek doğru yapı alanlarının belirlenmesi gerek. Ülkemizde tüm konut dışı yapılar ve ortak alanlar yaklaşık yapı stokumuzun yüzde 30-40’larını oluşturuyor. Bu konut yapıları dışında kalan yapılar gerek devlet gerekse özel sektör eliyle yapıldığında biraz daha şanslı çünkü belli teknik şartnamelere uygun olması gerekiyor, daha kontrollü ve bir nebze daha organize ekipler tarafından yapılıyor. İşin içinde her disiplin bulunuyor; mimari, iç mimari, peyzaj, elektrik, mekanik ve bu yüzden daha şanslı yapılar olduğunu söyleyebilirim. Ancak bunların dışında kalan ve dediğim gibi yapı stokunun çoğunluğunu oluşturan ve daha çok tekil inşaatlar olarak yapılan, çevremizde de özellikle bu kentsel dönüşüm sürecinde gördüğümüz yapılar, bu kavramlardan daha uzak ve açıkçası beni daha çok düşündüren yapılar. Çünkü burada iş müteahhitin; bilgisine, görgüsüne, yere, konuma, orada hedeflediği bütçesine ve bir parça da vicdanına bağlı. Özellikle bizim çevremizde yapılan bu tip yapılarda kâr marjı çok yüksek olmasına rağmen bu malzemelerden uzak durulmasının sebebinin bu konulardaki bilgisizlik olduğu düşünüyorum. Özetle ekolojik ve sürdürülebilir yapı kavramlarının büyük ölçekli büyük yapılarda daha karşılık bulduğunu söyleyebilirim.

Simit Molası


Hem kurumsal hem de ürün ve hizmetleriyle Unigen hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Ürünlerini tercih ederken sizi etkileyen  yönleri nelerdir?

Sektörel olarak oldukça şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Ülkemizde oldukça fazla malzeme yelpazesi ve özel imalat seçenekleri mevcut. Her projenin dinamikleri ve kimliği farklıdır. Geniş malzeme seçeneklerini projelere uyarlarız.

Özellikle ofis projelerinde uzun yıllardır çalıştığımız çözüm ortağımız olan Unigen  firmasının ürün gamındaki çeşitlilik ve malzeme kalitesi her zaman rahat bir çalışma alanı yaratmakta ve farklı projelere imza atmamızı kolaylaştırmaktadır. Tasarım ve uygulamasını gerçekleştirdiğimiz tüm ofis projelerinde Unigen malzemelerini kullanıyoruz diyebiliriz.

Yıldızlar Holding



Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)