Mimaride Glokalizasyon Nedir?
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
“Zamanlar değişiyor,” demişti genç Bob Dylan 1964’te; toplumsal dönüşümlerin ve küresel krizlerin eşiğindeki bir dünyada sesini duyurmuştu. Onu izleyen on yıllarda David Bowie’nin kimlik üzerine sorgulayıcı dönüşümü ve Tupac Shakur’un sistematik adaletsizliğe karşı öfkesiyle müzik, her dönemde değişimin hem aynası hem de isyanı oldu.
Peki ya mimarlık? Hızla değişen, krizlerle örülü bir çağda mimarlık bu değişime nasıl yanıt veriyor? Daha da önemlisi: Mimarlık kimin için, nasıl ve neyle inşa ediyor?
Kimin İçin İnşa Ediyoruz?
İklim krizi derinleşiyor, toplumsal eşitsizlikler sürüyor ve dijital çağın gelişimiyle yaşam alanlarımız da dönüşüyor. Bu yeni gerçeklik karşısında mimarlık, biçimsel denemelerin ya da piyasa motivasyonlarının ötesine geçmek zorunda. Artık mimarlık, etik, çevresel ve toplumsal sorumluluğu merkeze alan bir dönüşüm çağrısına kulak vermeli.
Glokalizasyon Nedir?
“Glokalizasyon” (küresel + yerel), küresel fikirlerin yerel bağlamlara duyarlı biçimde uyarlanmasını ifade ediyor. Yalnızca yerel malzeme kullanımı değil, aynı zamanda küresel teknolojilerin yerel iklim, kültür ve kaynaklara uygun biçimde yeniden tasarlanmasını içeriyor. Mimarlıkta glokal yaklaşım, yenilikle geleneği, verimlilikle kimliği dengeleyen bağlamsal bir estetik anlayışını beraberinde getiriyor.
Küreselleşmenin Tehdidi
Tracy Lynn Chemaly ve Faye Robinson’ın analizine göre, küreselleşme bilgi paylaşımını kolaylaştırsa da homojenleşme riskini de beraberinde getiriyor. Özellikle büyüyen şehirlerde, Batılı teknoloji merkezli mimari yaklaşımlar yerel bilgi ve pratikleri yok etme riski taşıyor. Bu durum, özellikle sömürgecilik geçmişi olan bölgelerde, mimarlığın tarihsel ve kültürel bağlamdan kopmasına yol açabiliyor.
Glokal Mimarlığın Örnekleri
DESI Eğitim Merkezi
Toprak ve bambu gibi yerel malzemelerle inşa edilen bu yapı, geleneksel bilginin yalnızca nostaljik değil, çağdaş olabileceğini de gösteriyor. Hem teknik hem de kültürel anlamda güçlü bir örnek sunuyor.

Babaçu Toplayıcı Kadınlar Referans Merkezi
Brezilya’daki bu proje, kadınların emeğini merkeze alan bir mimari sürecin ürünü. Yerel topluluklarla kurulan ilişki ve kullanılan sade yapım teknikleri, mimarlığın çözüm dayatmak yerine dinlemeyi seçtiğinde ne kadar güçlü olabileceğini ortaya koyuyor.

Paracas Kültürü Alan Müzesi
Peru çölündeki bu yapı, iklim ve çevre koşullarına duyarlı bir malzeme seçimiyle dikkat çekiyor. Puzolanik çimento ve yerel estetikle harmanlanan tasarım, geçmişin izini geleceğe taşıyan bir yapı örneği sunuyor.

Gando İlkokulu
Burkina Faso’da inşa edilen bu yapı, stabilize toprak tuğlalarla doğal havalandırma gibi geleneksel ve sürdürülebilir çözümleri bir araya getiriyor. Yerel bilgiyle teknolojiyi ustaca harmanlıyor.

Mimarlık Neyi Temsil Ediyor?
Yapay zekâ, iklim krizi ve kültürel dönüşümlerle şekillenen günümüzde mimarlığın artık şu temel sorudan kaçışı yok: Hangi tarafta duruyoruz? Bağlamdan kopuk, sıradan bir mimarlığın mı; yoksa toprağını tanıyan, insanını anlayan bir mimarlığın mı?
Glokalizasyon, yalnızca kavramsal değil; aynı zamanda mimarlığın etik, çevresel ve kültürel bir yeniden yönelimi için stratejik bir araç. Malzemelerin yerel aksanla konuştuğu, tasarımın dinleyerek başladığı, toplulukların sadece kullanıcı değil üretici olduğu bir mimarlık mümkün.
Zaman Değişiyor, Peki Biz Ne Yapıyoruz?
“Zamanlar değişiyor”—bu yalnızca bir gözlem değil, bir çağrıdır. Mimarlık yalnızca izlemekle yetinemez. Dönüştürmeli, yeniden hayal etmeli. Çünkü değişim kaçınılmaz ve seçim bizim: İzleyenlerden mi olacağız, yoksa bu değişimi şekillendirenlerden mi?