Mimarların Dünya ile Beraber İnşa Etmeleri Gerektiği Üzerine Bir Kitap

Mastenbroek ve fotoğrafçı Iwan Baan tarafından yapılan yaklaşık 1.400 sayfalık kitap, sahip olduğumuz ekosistemin geri kalanıyla bağlantılı olan projelere odaklanıyor.

On yıl önce, Amsterdam merkezli SeARCH firmasının kurucusu ve yöneticisi Bjarne Mastenbroek ve Hollandalı mimari fotoğrafçı Iwan Baan, Dünya'nın kabuğuyla ilişki içinde inşa edilen bir mimari çalışma üzerinde inceleme başlattılar. Baan'ın kapsamlı çalışmasından ve Mastenbroek'in mimari ve kent arasındaki bağlantıya olan hayranlığından yararlanan kitap, Dig it! Kitap, antik dönem ibadet yerlerinden Gensler'in New York'taki Ford Vakfı Sosyal Adalet Merkezi'ne kadar uzanan, peyzaja bağlı binaların bir araştırmasını ele alıyor.

Bjarne Mastenbroek Dig It Kitabı
Dostluk Merkezi, Gaibandha, Bangladeş, 2011

Yaklaşık 1.390 sayfa Dig it, Bury, Embed, Absorb, Spiral, Carve ve Mimic olmak üzere altı bölümde düzenlenmiştir. Aynı zamanda kitap, Baan'ın fotoğraf denemeleri ve SeARCH'ın 500'den fazla karmaşık çizimiyle doludur. Ancak, ismine rağmen, Mastenbroek kitabın kesinlikle yer altı inşasıyla ilgili olmadığını söylüyor. Mastenbroek, " Kitap, şu anda sahip olduğumuz ekosistemin geri kalanıyla iyi bir şekilde bağlantılı olduğu olmak şartıyla, tüm olasılıkları kapsıyor." dedi.

Aşağıda, Mastenbroek, ARCHITECT Dergisi ile Dig It'in nasıl oluştuğunu paylaşıyor:

 Sen ve Iwan Baan, Dig it üzerinde çalışmaya on yıl önce başladınız. Kitabı yazmaktaki amacınız neydi ve kitaba nasıl başladınız?

Aslında birkaç farklı perspektiften yola çıktık. Her şeyden önce bizi harekete geçiren tarihin kendisi oldu. İkincisi, mimarlığın Dünya ile ilişkisi üzerine çok az şey yazıldığını fark ettik. Bu bağlamda mimarlığın, hareket ettirilemez ve yerine yapışmış olması bizi şaşırttı. Kelimenin tam anlamıyla, bina ile oturduğu arazi arasındaki bağlantıdan bahsediyorum. Peyzaj hakkında pek çok kitap var, ancak bunlar, bizim bahsettiğimiz gibi, yapı ve Dünya'nın kabuğunun iç içe geçmesiyle ilgili değil.

Dostluk Merkezi, Kashef Mahboob Chowdhury/URBANA
Dostluk Merkezinin Aksonometrisi, Gaibandha, Bangladeş, 2011

Mimarlığın bize, en temel ilkel formda nerede yardımcı olabileceğini ve bize neler yapabileceğini araştırmak istedim. Çünkü mimarlığın sakarlığı ve ilkel sadeliği, dünyadaki birçok soruna çözüm olabilir. Belki mimarlık ve binalar sayesinde, bazı çevresel sorunları çözebiliriz. Örneğin binalarla CO2 depolayabiliriz, ama ulaşım veya moda ile CO2 depolayamayız. Mesela ahşap yapı gibi örneklerle bunu başarabiliriz.

Doğa ve Mimarlık İlişkisi

Aynı zamanda, inşaat yaparken doğayı yeniden inşa edebiliriz. Yani, doğayı inşa edebiliriz ve kültürü de bu inşamıza dahil eedebiliriz. Böylece inşa etme şeklimizi tersine çevirebiliriz. Eğer alıştığımız inşa faaliyetlerine devam edersek, durumumuz ekşi bir tat alacak. Doğayı tamamen kentsel alan içinde birleştiren bir mimari hayal etmemiz, bize bu konuda yardımcı olacaktır. Bunu yapmazsak, şu anda sahip olduğumuz ekosistemdeki avantajlarımızı kaybedeceğiz.

Sürdürülebilir Mimarlık Örnekleri

Bize araştırma sürecinizden ve vaka çalışması projelerini nasıl seçtiğinizden bahsedebilir misiniz?

Öncelikle, mimar olarak, neler olup bittiğini anlayabilmek için, meslek hayatımda gördüğüm kişileri ziyaret ettim. Bu ziyaretler üzerimde güçlü bir izlenim bıraktılar. Bu izlenimde en çok Iwan Baan'ın etkisi olduğunu söyleyebilirim. Baan, ünlü bir mimari fotoğrafçı olarak görülmesine rağmen, mimarlıkla pek ilgilenmiyor. Binanın ne olduğuna dair tamamen farklı bir yaklaşımı var. Baan’ın tüm fotoğrafları, insanlar ve binalar arasındaki etkileşime odaklanıyor. Fotoğrafa baktığınızda, her zaman sokak yaşamını ya da o binanın nasıl sıradan bir yaşam için bir fon oluşturduğunu görürsünüz. Aynı zamanda, fotoğraflarda, insanların Dünya’yı kendi içlerine nasıl çektiklerine şahir oluyorsunuz.

Yeraltı Yapıları Örnekleri
Villa Vals, Vals, İsviçre, ARAMA & CMA, 2005–2009
Mimarlıkta Tarihi Yapılar Kitap
Villa Vals Planı, Vals, İsviçre, ARAMA ve CMA, 2005–2009
Eski Yapılar Kitap Mimarlık


Kitap, Çin'in Loess Platosu'ndaki MÖ 300 yıllarına tarihlenen yaodong mağara evleri ve bazıları 1400'lerde inşa edilen Hindistan'dan bir dizi basamaklı kuyu da dahil olmak üzere bir çok eski projeye ışık tutuyor. Bunları vaka incelemelerine dahil etmenizin önemi neydi?

Bunları belgelemek istedik, çünkü o binaların çizimlerinin çağdaş kitaplarda olmaması bizi hayrete düşürdü. Bu konuda, 70'ler veya 80'lerden bazı çizimler bulduk, ancak bu çizimler son derece eski modaydı ve sınırlı içgörülere sahiplerdi. Biz de eski projeleri belgelemek istedik. Bunun yanı sıra, Mimic gibi sonraki bölümlerde geçecek olan daha yeni projelerle ilgili, çok fazla yapım hikayesi yazdık.

Mimarlık Tarihi Örnek Yapılar
Biete Ghiorgis, Lalibela, Etiyopya, 1100–1200
Sürdürülebilir Mimarlık Örnekleri
Biete Ghiorgis'in aksonometrisi, Lalibela, Etiyopya, 1100–1200

Sizce bu tarihi projelerin yeniden ziyaret edilmesi neden bu kadar uzun zaman sürdü?
Sonunda, insanlar geleceğe daha fazla odaklanıyorlar ve geriye bakma konusunda son derece kötüler. Hatta bu durum, ilk olarak, tarihi sevmeyen sınıflardaki çocuklarla başlıyor. Yeniye hayranlar ama eskiye pek ilgileri yok. Oysaki, tarihi anlamak gerekir. Aksi takdirde, özellikle uzun vadede, yeni bir şey yapma konusunda asla başarılı olamazsınız. Bizim için, Mimik bölümünde olduğu gibi, bu yapıların birçoğunun zaten birçok kez inşa edildiğini görmek ilginçti, ancak bu inşa ya savaşlar ya da bir endüstri için yapılmış. Örneğin petrol platformunda, yükseltilmiş döşemede veya yüzen elemanlarda bu inşa kullanılmış. Yani endüstri ve savaş konusundaki örneklerin çok daha ilginç olduğunu söyleyebiliriz.

Yani doğa temelli bina stilleri biraz daha endüstriyel ve çok faydacı amaçlara mı indirgendi?

Evet. Suyun üzerinde bir kale veya petrol platformu inşa etmenin daha fazla doğa temelli bir yaklaşım olduğunu söyleyebilirsiniz, çünkü doğa aşırı gerekliliklerle ilgilidir. Bu zorunluluk olmadığında, doğa ölecektir. En güçlü olan kazanacak vs. Eğer zamanında akıllı bir şekilde bunları analiz edip baksaydık, bu inşalara bakıp “Hey, bu ilginç bir kullanım" diyebilecektik. İlerde belki yoğunlaştırmanın gerekliliği bizi o projelere geri götürebilir ve sonra ona bakıp "Tamam, o zaman o “tekniği” kullanabiliriz" diyebiliriz. Mesela şöyle bir durum da var; Eğer bu eserler sanatsal bir ifade biçimine sahipse, o zaman kamuoyundan tutun, geliştiricisi, şehir plancısı veya şehrin belediye başkanı da dahil kimse ilgilenmez. Ama onu tersine çevirir ve "Hayır, bu parasal bir konu değil, sorununuz için bir çözüm olabilir" derseniz, bu kök salacak ve bir şey haline gelecektir. Yükseltilmiş bahçe ve yükseltilmiş cadde ile şimdi sahip olduğunuz şey bu. İşte bu yoğunlaştırma da, bir çözümün parçasıdır.

Eski Yapılar Mimari İnceleme
Minaret al-Malwiya Samarra, Irak

Araştırmanızı yürütürken, Yerkabuğu ile yeniden bağlantı kurmayı vurgulayan doğal inşaat tekniklerinin herhangi bir potansiyel faydasını buldunuz mu?

Yeniden bağlantı kurmayı, sanki sadece doğal unsurlar taklit edilecek veya kazı yapılacak gibi anlamamaya özen göstermeliyiz. Her şeyden önce, çözümler neredeyse sınırsızdır. Birçok şey yapabiliriz. Tek bir çözüm yok.

Mesela, binalar yüksek teknolojili bile olabilir. Ben şahsen, yüksek teknolojili binalardan yana değilim; ama bir binanın betondan yapılabileceğini söylüyorum. Belki en iyi çözüm değil, ama kısmen olabilir. Özellikle bina yeraltındaysa veya bir yamaca gömülüyse, bu çözüm işe yarayabilir. Çünkü zemin, sıcaklığı çok iyi dengelediği için ısıtma ve soğutma adına kurulumlara ihtiyacınız yoktur. Yani özetle, doğal fenomenlerle birleşmemiz veya daha iyi bir tabirle doğal dünyayı binalarımıza dahil etmemiz gerekiyor. Doğal dünyayı binalarımızın içine veya çatısına dahil etmeliyiz. Özellikle kalabalık nüfusa sahip alanlarda yeşil-bina etkileşimini her katta sağlamalıyız.

Bir şehir düşünün. Bu şehir Kuzey Kutbu, Pasifik Okyanusu, Rusya'daki tundra iklimine sahip olan yerler veya Brezilya'daki Amazonlar gibi uzak bölgelerde bulunan bir şehir olsun. Bu şehir, tamamen kırsal alanlara ve doğaya bağımlıdır. Çünkü bütün bu unsurlar, bu şehirde yaşamamıza yardımcı olur. Eğer şehir doğaya yardım etmiyorsa, o zaman doğa da şehire yardım etmez. O zaman, şehir ile doğa arasındaki ilişkiyi yeniden kurmamız gerekir. Doğaya yardım eden bir şehir yapamazsak, yokuz demektir.

Bu kitabı araştırmak ve yazmak, bir mimarın doğa üzerindeki rolünü görme biçiminizi etkiledi mi?

İyi olduğunu düşündüğüm bir şey tasarlamama giderek daha az izin veriliyor. Buna karşın, uymam gereken tüm kurallar daha da artmaya başladı: Düzenlemeler, geliştiriciler ile şehir arasında halihazırda müzakereler, denetim otoritesi ve finans kurumları vb.

Daha inatçı olmamız ve sorunun daha az parçası olmamız gerekiyor. Genel olarak, şimdi işler böyle yürüyor. Ama daha az itaatkâr olmak, aslında iyi bir şey olabilir. Aksi takdirde, sırada ne var?

Mimarlıkta Barınak ve Baraka
Roma Aksonometrik Çizim
Musée Gallo-Romain'in aksonometrisi, yon, Fransa, Bernard Zehrfuss, 1966–1975
Mimarlık Tarihi

Bu yazı, Archtect Dergisi İle Bjarne Mastenbroek söyleşisinden çevrilmiştir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)