Mimarlık Tarihinde Kapalı Siteler
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Kapalı siteler, yani duvarlarla çevrili yerleşimler, modern şehirlerde konut sınırlarının en belirgin örneklerinden biridir. Bu yerleşimler; duvarlar, çitler ve kontrollü giriş noktalarıyla fiziksel olarak ayrılır. Temel hedefleri güvenlik sağlamak, ayrıcalıklı bir yaşam sunmak ve topluluk hissi oluşturmaktır. Parklar, spor alanları, dinlenme noktaları gibi sosyal olanaklarla donatılmış bu alanlar, lüks projelerden uygun fiyatlı konutlara kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Artan şehir suçları ve mahremiyet ihtiyacı, bu yapıların ortaya çıkışını hızlandırmıştır.

Kapalı sitelerin tarihçesi
Kapalı siteler yeni bir olgu değildir. M.Ö. 300’lerde Romalıların İngiltere’de kurduğu yapılar, bu anlayışın ilk örneklerindendir. Bu yapılar genellikle dış tehditlere karşı savunma amacıyla inşa edilmiştir. İngiltere’de zamanla sınıf ayrımını pekiştiren duvarlar, sosyal yapıyı da şekillendirmiştir.
19. yüzyılın ikinci yarısında, sanayileşmenin getirdiği şehirleşmeden uzaklaşmak isteyen zenginler, ABD’de ilk üst sınıf kapalı siteleri kurdu. New York’taki Tuxedo Park ve St. Louis’teki özel sokaklar bu anlayışın öncüsüdür. Bugün ise kapalı siteler yalnızca elit kesime değil, daha geniş sosyal gruplara da hitap etmektedir.
Kapalı site türleri
Edward Blakely ve Mary Gail Synder, Fortress America adlı kitaplarında kapalı siteleri üç ana gruba ayırır:
-
Yaşam tarzı siteleri: Sosyal alanlar, kulüpler, parklar gibi olanaklara sahiptir.
-
Prestij siteleri: Statü ve lüks arayışındaki gruplara yöneliktir.
-
Güvenlik odaklı siteler: Temel hedefleri suç oranlarını azaltmak ve güvenlik sağlamaktır.
Bu sınıflandırma, kapalı sitelerin yalnızca fiziksel değil; sosyoekonomik ayrışmayı da temsil ettiğini gösterir.
Kapalı sitelerde suç oranları
Kapalı siteler dış tehditlere karşı bir bariyer oluşturabilir; ancak iç tehditlere karşı tam anlamıyla etkili değildir. Araştırmalar, bu tür yerleşimlerde dolandırıcılık, aile içi şiddet ve beyaz yaka suçları gibi olayların yaygın olduğunu göstermektedir. Ayrıca, özel alan algısı ve kapalı yönetim sistemleri, suçların rapor edilmesini zorlaştırmaktadır.

The Guardian’da yayımlanan bir haberde, birçok suçun “özel mülkiyet” bahanesiyle yetkililere bildirilmediği vurgulanır. Bu da gerçek güvenlik ile güvenlik algısı arasındaki farkı ortaya koyar.
Yaygın güvenlik açıkları:
-
Takip: Yetkili araçların arkasından geçilerek giriş yapılması
-
Sosyal mühendislik: Kargo veya servis görevlisi gibi davranarak sisteme sızma
-
İç iş birlikleri: Güvenlik görevlisi veya site sakiniyle anlaşarak giriş sağlama
Savunulabilir alan teorisi ve CPTED ilkeleri
Oscar Newman’ın Defensible Space (Savunulabilir Alan) teorisi, çevresel tasarımın suç oranlarını doğrudan etkilediğini öne sürer. Newman’a göre net tanımlanmış alanlar ve doğal gözetleme, suç faaliyetlerini caydırır. Kapalı siteler, bu teoriye uygun şekilde erişimi kısıtlar ve mekânsal kontrol sağlar.
Çevresel tasarımla suç önleme ilkeleri:
-
Erişim kontrolü: Girişlerin sınırlanması ve izlenmesi
-
Doğal gözetleme: Görünürlüğü artıran açık alan düzenlemeleri
-
Mekânsal hâkimiyet: Özel ve kamusal alan ayrımının netleştirilmesi
Kapalı siteler bu ilkeleri güvenlik kameraları, devriye görevlileri ve erişim kartları ile uygulayarak güvenlik hissiyatını pekiştirir.
Kentsel güvenlikte alternatif yaklaşımlar
Kapalı site modeli her ne kadar kısa vadeli çözümler sunsa da, uzun vadeli kentsel güvenlik için daha kapsayıcı yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Aşağıdaki stratejiler, daha açık ve entegre şehirlerin inşasında önemlidir:
-
Karma kullanımlı planlama: Aktif sokak yaşamı ve doğal gözetleme imkânı
-
Toplum destekli güvenlik: Halkla güven ilişkisi kuran kolluk kuvvetleri
-
Yapay zekâ destekli sistemler: Akıllı izleme ve veri analitiği yatırımları
-
Kamusal alan güvenliği: Duvarlarla ayrıştırmak yerine açık alanları güvenli hâle getirme
Geleceğin şehirleri
Kapalı sitelerin geleceğinde çevresel sürdürülebilirlik, erişilebilirlik ve toplumsal uyum ön plana çıkıyor. Yeni eğilimler şunları kapsıyor:
-
Sürdürülebilir kapalı siteler: Yeşil altyapı, çevre dostu malzemeler, enerji verimliliği
-
Hibrit yerleşim modelleri: Güvenlik ve şehirle bütünleşmeyi bir arada sunan açık-kapalı sistemler
-
Yasal reformlar: Kamu olanaklarına adil erişimi sağlayacak imar ve yapı yönetmelikleri
Kapalı siteler, kent yaşamında güvenlik ve ayrıcalık arayışının bir yansımasıdır. Ancak bu yapıların, toplumsal ayrışma ve kent bütünlüğünü zedeleme riski göz ardı edilmemelidir. Kalıcı çözümler için sadece fiziksel engellere değil, kapsayıcı kentsel politikalar ve topluluk odaklı güvenlik yaklaşımlarına ihtiyaç vardır.

Gerçek güvenlik, izolasyonla değil; açık, erişilebilir ve dayanışma temelli kent yapılarıyla mümkündür.