Sürdürülebilir, Sağlıklı ve Kârlı Ofis Binaları İnşa Etmenin 10 Basit Yolu

Mimarlar olarak temel sorumluluklarımızdan biri de mekânlarda yaşayan insanları, doğal kaynak tüketimimizi ve ürettiğimiz projelerin kârlı olmasını göz önünde bulunduracak stratejileri tasarımlarımızda nasıl uygulayabileceğimizi anlamaktır. Bunların tamamı üç temel hedefle gerçekleştirilebilir: karbon ayak izimizi azaltmak, sağlıklı çalışma ortamları yaratmak, verimli ve kâr getirecek binalar tasarlamak.

Karbon ayak izimizi azaltmak

Burada temel soru hangi kavramsal kararların projemizde en büyük etkiye sahip olduğu ve daha sonra pahalıya mal olacak eklentiler yapmadan sürdürülebilir bir projeyi nasıl üretebileceğimizdir? Dünyadaki enerji tüketiminin yarısının binalardan kaynaklandığı ve küresel sera gaz salınımının %40’ını oluşturdukları düşünüldüğünde, önceliğimiz C02 salınımını azaltmak olmalıdır. İyi haber şu ki projemizin karbon ayak izini, basit ama zekice tasarlanmış mimari çözümlerle, projenin kavramsal safhalarında azaltmak mümkündür.

Sağlıklı çalışma ortamları yaratmak

Sağlığımız etrafımızı çevreleyen inşa edilmiş ortamdan fazlasıyla etkilenir ve hayatımızın yaklaşık %90’nını bu ortamda geçiririz. Fiziksel ve sosyal çevremizin refahımız üzerindeki etkisi, genetik biliminden, yaşam biçiminden ve hatta sağlık sisteminden daha fazladır. Binalarda nasıl daha sağlıklı ortamlar inşa edebileceğimiz konusuna odaklanmamız önemlidir çünkü insanı merkeze koyan çalışma alanları, çalışanları ellerinden gelenin en iyisini yapma konusunda motive eder ve istihdam potansiyelini arttırır.

Tasarım açısından verimli ve kârlı binalar

Kârı optimize etmek de yukarıda saydıklarımız kadar önemlidir. Yüksek oranlı kâr, inşaat ve operasyon maliyetlerini azaltarak ya da daha yüksek değer yaratıp girişimcinin gelirini arttırarak mümkün olur.

Budapeşte’deki TIBA Mimarlık Stüdyosunda farklı ölçülerde ofis binaları üzerinde çalıştım ve oradaki deneyimimden yola çıkarak bu makalede erken safha tasarım kararlarını geliştirecek on temel aksiyonu ele alacağım.

1. Yapısal çerçeveyi optimize ederek yapısal malzeme miktarını azaltın

Binanın çekirdeğini ve iskeletini oluşturmak için çok miktarda inşaat malzemesi kullanılır. Çelik ve beton gibi bu malzemeler büyük bir çevresel ayak izine sahiptir. Kullanılan bu malzemelerin miktarını azaltmak için keşfedilebilecek farklı inşaat teknikleri vardır. Örneğin, kolon destekli sütun yerine, dirsekli levhaların seçilmesi, daha ince zemin plakalarına olanak tanır, kenar kirişlerini korur ve aynı sayıda sütun kullanıldığı halde toplam açıklığı arttırır. Bu çözüm, yapısal malzemenin% 15'ine kadar tasarruf sağlayabilir ve daha basit bir geometri sayesinde konstrüksiyonu hızlandırır. Sütunsuz bir çeper oluşturmak da bina geometrisini oluşturmak adına birçok tasarım fırsatı sunar.

2. Zemin yüksekliği seçimiyle yapı malzemelerini azaltın

Zemin döşeme yüksekliği nihai olarak bir binanın toplam yüksekliğini ve dış kaplama, yapı ve iç bölme duvarları için gereken malzeme miktarını belirler. Kaplamasız tavanlar kiracıların ihtiyaçlarına kolayca uyum sağlar ve çoğu zaman, yapısal yüksekliği arttırmadan da açıklık eklemek mümkündür. Görsel MEP sistemleri mekâna ferahlık duygusu verir ve endüstriyel, çağdaş bir görünüm kazandırır. Asma tavanın ortadan kaldırılması, iç kısımda anında malzeme tasarrufu anlamına gelir ve zemin yüksekliğini rasyonelleştirmek dış cephe yüzeyini % 6-7 oranında azaltabilir. Bu yaklaşım, ileride iç mekânda donanım değişikliklerine gidildiğinde atık ve kaynak kullanımını azaltmaya da yardımcı olacaktır.

3. Gelecekte malzeme kullanımını azaltmak için esnekliği artırın

Malzemeyi ve karbonu azaltmanın en verimli yollarından biri, farklı koşullara ve gelecekteki olası kiralama senaryolarına kolayca uyarlanabilecek bir bina tasarlamaktır. Stratejik olarak konumlandırılmış merkezlere, yeterli büyüklükte sütun alanlarına ve bağımsız olarak erişilebilen kiracı alanlarına sahip esnek zemin bölümleri hazırlanarak, önemli maliyetlerden ve inşaat süresinden tasarruf edilebilir.

4. Sürdürülebilir bir bina kılıfıyla operasyonel enerjiyi azaltın

Yüksek performanslı sürdürülebilir bir bina için, bir binanın enerji tüketimini azaltan bir tasarımın nasıl geliştirileceğini anlamak çok önemlidir. Tasarım öncesi aşamaların ilk adımlarından biri, sitenin güneş karşı konumunu araştırmak ve bu çalışmanın sonuçlarına dayanarak bir yapı formu geliştirmektir. Ayrıca binanın ısı transferi ve güneş enerjisi kazanımını hesaplamak için kullanılacak cam miktarını anlamak da aynı ölçüde önemlidir.

5. Daha sonra alternatif kullanımlara uyarlanabilecek park alanları tasarlayın

Bisikletler ve motorlar için park alanı temin etmek, arabalar için ayrıcalıklı alanlar yaratmak hem bina tasarımına hem de çevreye katkısı olan önemli stratejilerdir. Günümüzde sürücüsüz araba kullanma olgusuna epeyce vurgu yapılmakta, bu da şehirlerin eninde sonunda daha az park alanına ihtiyaç duyacağı anlamına geliyor. Bu fikir geliştikçe, bu yeni alanların tasarımını, bir gün mekanik ve elektrik sistemler yer alacağı alanlara dönüşecek şekilde tasarlamak da daha önemli bir hal alıyor.

6. Olağan bina operasyonlarına hizmet etmeyen alanları azaltın

Paradan tasarruf etmek ve gereksiz çevresel etkilerden kaçınmak için hizmet alanlarını en aza indirmek esastır. Tasarımın erken safhalarında Simple Box Modelleme ile enerji yüklerini azaltmak MEP sistemlerini basitleştirip, bunlara ayrılan alanları azaltabilir. Yangın bölmelerini ve çıkış yollarını optimize etmek, belirli bir yönde tahliye edilen insan sayısını azaltabilen ve koridorların ve acil durum merdivenlerinin boyutlarını azaltabilen iyi bir stratejidir. Hizmet alanları normalde kiralanabilir alanın bir parçası değildir; bu nedenle, bahsettiğimiz aksiyon, verimliliği ve imar sahibinin kârını da etkileyecektir.

7. Merdivenleri ayırın ve cepheye doğru konumlandırın

Yangın merdivenleri binanın köşelerinde bulunur. Sadece acil durum için basit ve küçük merdivenler tasarlayarak ve insanların fiziksel aktivitelerini geliştirmek için günlük kullanım için çekici, geniş merdivenler oluşturarak dikey sirkülasyonlarla farklılık yaratabiliriz. Her iki durumda da, doğal ışığı ve havalandırmayı en üst düzeye çıkarmak için merdivenleri cepheye taşımak uygundur.

8. Çalışanlar için tasarım stratejileri uyarlayın

Bir çalışma alanında uygulanabilecek en efektif tasarım stratejilerinden biri de bina sakinlerini rutin çalışma etkinlikleri esnasında hareket etmeye zorlamaktır. Görünür bir lokasyona yerleştirilen merdivenler ve bu merdivenleri sanat eserleri, ışık, bitki gibi unsurlarla donatmak kullanıcıları hareket etmek konusunda daha çok teşvik edecektir. Bir diğer strateji de merkezde toplanan fotokopi odaları, merkeze yerleştirilen çöp kovaları ve çeşmelerdir; bunlar da çalışanları ayağa kalkıp, oturma aktivitesine ara verme ve ofis içinde hareket etme konusunda motive edecektir.

9. Ortak alanları artırın ve çalışma alanlarından ayırın.

İyi tasarlanmış ortak alanlar modern ofis binalarının önemli unsurlarıdır. Bu alanlar, çalışanların yoğun geçen gün boyunca rahatlamalarına yardımcı olur, sosyal etkileşimleri teşvik eder, genel refahı ve verimliliği artırır. Bu alanlar tipik işyeri alanlarından çıkarılmalı ve bunların sosyalleşme bölgeleri olduğunu gösteren bir tür tasarım farklılığı yaratılmalıdır.

10. Biyofilik unsurlar tasarlayıp uygulayın

Hem doğal ışık alan hem de kaliteli manzaralar sunan büyük pencereler ekleyerek dış mekânı iç mekâna taşımak esastır. Derin zemin plakalarına sahip binalar genellikle çalışanların doğal ışıktan mahrum kalmasına neden olur, bu da sirkadiyen ritimlerini bozabilir ve sağlıkla ilgili diğer olumsuz yan etkilere neden olabilir. Bitki örtüsünü içeren çeşitli unsurların tasarlanması, sağlıklı bir işyeri yaratmada esastır çünkü yeşil teraslar gibi alanlar genellikle sosyal aktivitenin merkezidir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)