Yalın ve Sürdürülebilir Tasarımlar Yapıyoruz

Sponsorluğunda Hazırlanmıştır.


Öncelikle Feza Ökten Koca olarak ve Elips Mimarlığın kurucusu olarak sizi tanımak, mimari olarak vizyonunuzu  ve değerlerinizi öğrenmek isteriz. 

Darüşşafaka Lisesi mezunuyum, 1994 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesinden Yüksek Mimar unvanı ile mezun oldum. Öğrencilik dönemlerinde hocalarımın ofisinde başlamış olduğum iş hayatıma bir dönem Londra’da Percy Thomas Partnership ofisinde devam ettikten sonra 1999 yılında Elips Tasarım Mimarlık ofisimi açtım. Mimari, iç mimari tasarım ve anahtar teslim uygulama hizmetleri ile birlikte, FEZA markası altında ürün tasarımları yapmaya başladım. Ağırlıklı olarak ofis, konut, mağaza ve restoran başlıkları altında ekibimle birlikte binlerce metrekare mekân tasarlayıp hayata geçirdik. 2012-2017 yılları arasında Darüşşafaka Cemiyeti YK üyesi olarak görev yaptım. 2017 yılından beri Medipol Üniversitesi’nde proje stüdyosu yürütücülüğünü de devam ettirmekteyim. 

Güncel projelerinizden bahsedebilir misiniz? Tasarım süreçleriniz nasıl gelişiyor ve temel prensipleriniz nelerdir?

Bugünlerde ofisimizde İstanbul’da 300 m2 dubleks bir konut, 450 m2 iki katlı klinik ve 350 m2 iki katlı bir restoran projesi üzerinde çalışmaktayız. Tasarım süreçlerimiz öncelikli olarak mekânı, müşteriyi tanımak ve anlamakla başlıyor. Mekân kullanıcılarının ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak amacı ile en iyi hayatı kurgulamaya çalışıyoruz. Tasarımlarımızı mümkün oldukça yalın ve sürdürülebilir yönde yapıyoruz. Mekândan maksimum fayda sağlamak ve müşterinin bütçesi dahilinde ona en farklıyı sunmak temel prensibimiz.

BJK No 1903

Elips Tasarım Mimarlık olarak bu yıl International Architecture Awards’tan dört ödül birden aldınız. Ödül alan ürün ve projelerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

International Architecture Awards yarışmasına konut, ticari ve ürün tasarımı kategorilerinde 4 tasarımımızla katıldık ve hepsi ile de ödül aldık. Konut kategorisinde tasarım ve uygulamasını yapmış olduğumuz Çatı Katı Loft projesi ile katıldık, mekân kullanımı ve tasarımı ile oldukça dikkat çekici bir proje olduğu için ödül çok sürpriz olmadı. Ticari kategorisinde ise Wilo Pompa Merkez Ofisi’nde yine tasarım ve uygulamasını yaptığımız dinlenme ve eğlence alanı projesi ile birincilik ödülünü alırken, BJK Nevzat Demir tesisleri içinde futbolcular için özel olarak tasarlayıp uygulamasını yapmış olduğumuz kapalı havuz ve SPA katı ile de ikincilik ödülünü aldık. Ürün tasarımı kategorisinde ise FEZA markası altında tasarladığımız ürünlerden biri olan LINE aydınlatma ile ödüle layık görüldük.  

BJK No 1903


Siz aslında yüksek mimarsınız ama işlerinizi incelediğimizde ağırlıklı olarak ürün ve iç mekân tasarımlarına yönlendiğinizi görüyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı?

Elips Tasarım Mimarlık olarak yaptığımız çalışmaların %30’u mimari tasarım iken %70’i iç mimari ve ürün tasarım çalışmalarını içermektedir. Sanırım bugün geldiğim noktada bunun en önemli sebebi detaycı bir kişiliğe sahip olmam. Sonuca çabuk ulaşmak ve müşteriye ürünü çabuk sunmak beni daha çok mutlu ediyor. İç mimari ve ürün tasarımında kurduğum hayalleri kendi kontrolümde hızlı bir şekilde üretmek ve bir sonraki projeye başlamak beni dinamik tutuyor. Belki bunda kadın olmamın da etkisi olabilir. 

BJK No 1903

Ülkemizdeki yapı malzemesi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretici firmaların AR-GE çalışmaları ve teknoloji yatırımları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ülkemizde yapı malzemesi sektörünün dünyada hatırı sayılır bir noktada olduğunu düşünüyorum. Biz mimarlar hayallerimizin çoğunu gerçekleştirebilecek malzemelere yurt içinden ulaşabiliyoruz. Tabii ki hâlâ ithal malzeme kullanımlarımız mecburen bazı detaylarda devam ediyor. Yurt dışı fuarlarının malzeme gelişimi konusunda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ben farklı malzemelerle detay üretmeyi seviyorum ama istediğim her detayı ürettirmekte zorlandığım çok oluyor, hem malzeme tedariği, hem fiyat, hem de kalifiye işçilik problemleri nedeniyle hayal ettiğim detaylardan vazgeçmek durumunda kaldığım durumlar oluyor.

BJK No 1903

Sizin için malzeme nedir, malzeme seçim süreçleriniz nasıl işlemektedir? Sizin kullanmayı en çok sevdiğiniz yapı malzemeleri hangileri? Malzeme sektörü son yıllarda yeşil sertifika sistemlerine yatırım yapıyor. Bu sertifikalar uygulama aşamasında ve uygulama sonrasında beklenen karşılığı buluyor mu?

Malzeme, mimarin hayal ettiği çizgileri ete kemiğe büründürme aracıdır. Malzemenin işlenebilirliği, dayanıklılığı, mekândaki fonksiyonu yerine getirme özelliği, güvenilirliği, sürdürülebilirliği ve tabii ki maliyeti seçim süreçlerimizi etkiliyor. Ben en çok doğal malzemeler kullanmayı seviyorum, doğal taş ve ahşap olmazsa olmazım, istediğim yalınlığı sağlamak amacı ile cam, akrilik ve paslanmaz çelik kullanmayı da seviyorum. Yeşil sertifika sistemlerine yapılan yatırımlar çok olumlu ama bunların seviyeleri var. Henüz tamamen yeşil bina diyebileceğimiz bir bina inşa edilmedi. Ancak, karbon ayak izimizi mümkün olduğunca düşürmeye çalışma amacı ile yapılan düzenlemelerin eski malzemelere göre çok daha doğa dostu malzemeler üretilmesine neden olduğu tabii ki aşikâr. 

Son 10 yılda ülkemizde ve dünyada gelişme gösteren çevre duyarlı ekolojik ve sürdürülebilir yapılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Buna istinaden yeşil bina sertifika sistemlerini nasıl yorumlarsınız?

Yapılan çevre duyarlı ekolojik ve sürdürülebilir yapılar, kendi içinde döngüsü olan, tekil birimler olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistemlerin kurulu olduğu binalar çevrelerinden çok farklı olarak yaşıyor. Hâlbuki hayatımızın bir parçası olması gereken bu sistemleri alt yapı sistemlerinde göremiyoruz. Proje özelinde yapılan çalışmalarla kısıtlı kalıyor. Yeşil bina sertifika sistemleri yapı bazında düşünüldüğünde doğru etkiyi yaratıyor. Fakat çevre ile birlikte çalışan sistemler kullanılmadıkça sürdürülebilir ve ekolojik malzemeler geleceği kurtaramayabilir.

B Evi

Hızla gelişen teknoloji dünyamızı hızla değiştiriyor ve dönüştürüyor. Bu değişim mimarların üretiminde ve iş yaşamında neleri değiştirecek? 

Ben mesleğe ilk atıldığım yıllarda projeleri elle çizerdik ve ancak faksla A4 yollayabilirdik. Şimdi ise bilgisayar çizim programları ve internet işimizi çok daha farklı yapmamızı sağlıyor. İnşaat teknolojisi de çok gelişti. Bu günlerde ise 3d printerlar artık her türlü üretimde yerini almaya başladı. 

Prototipler değil artık gerçek malzemeler ve detaylar da 3d printerlarla çok daha hızlı üretiliyor. Robotlar da üretimde yerlerini almaya başladılar. 3 boyutlu görselleştirme programları sayesinde neredeyse projenin birebir bitmiş hali müşteriye sunulabiliyor. İnternet sayesinde de bilgi alışverişi çok hızlı ve dünyanın her yerinden bu hizmetleri alabiliyorsunuz. Laptopunuz ve internetinizle olduğunuz her yer ofisiniz olabiliyor. Müşteriler de birçok portal sayesinde örneklere ulaşabiliyor ve isteklerini örneklerle belirtebiliyor. Artık bilgiye ulaşımda sınır yok. Tabi bunun artıları olduğu gibi eksileri de olacaktır. Birbirinin kopyası mekânlar, özgünlükten uzak kişiselleştirilmemiş mekânlar, mimarla göz kontağı kurmamış bir müşteri ve karşılıklı içilmemiş kahveler, kurulmamış empatilerle geliştirilen projeler nasıl mutlu yaşamlar yaratacaktır bilinmez.

Çatı Katı Tasarımı

Mekân, zaman ve gerekli malzemeleriniz ile sınırsız ve özgürce üretmek için sabırsızlandığınız bir hayaliniz, bir öykünüz var mı? 

Kendim için bir ev tasarlamak istiyorum, aslında bu eşimle ikimizin hayali. Eşim de mimar, profesyonel olarak yöneticilik yapmasına rağmen tasarımlarımı en çok tartıştığım kişi. Acele etmeden deneysel bir alan yaratmak istiyoruz. Malzemeleri alışagelmiş biçimde değil farklı detaylar üreterek kullanmak istiyoruz. Her bir detayı ve ürünü kendim tasarlamak istiyorum. Kendimizi rahat ettirecek ama geleni de şaşırtacak bir mekân hayal ediyoruz. 

BJK Nevzat Demir Tesisleri

Son olarak eklemek istediğiniz veya değinmek istediğiniz bir konu var mı?

Ben mimarlığın tüm insanlığa ve dünyaya hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum. Evet, bizler genelde bireysel projeler yapıyoruz; müşterilerimiz var. Ama bizler toplumdan da sorumluyuz. Yol gösterici olmalıyız. Bina tasarlarken birçok parametreyi aynı anda düşünmeliyiz, içini, dışını, çevresini, doğayı, tüketimi, hayvanları vs. Çevremizi de bu konuda duyarlı olmaya zorlamalıyız. Bir nevi toplum önderi olmalıyız. EkoYapı Dergisi gibi yayınların bu konuda duyarlılığı arttırmaya çalışması çok olumlu, teşekkür ederim.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)