Bir Adamın Tek Bir NFT'den 69 Milyon Dolar Kazanmasının Hikâyesi
Üç Harf: NFT
Müzayedeyi alt üst eden dijital vizyon sahibi Beeple için, sanatın yapılıp satılma şeklini değiştirmek için gereken tek şey buydu. Bu süreçte de tek bir parçayı 69 milyon dolara sattı.
Son on ay içinde hepimiz aynı diyaloğu gerçekleştiriyoruz.
Siz: “NFT nedir?”
Akıllı telefona erişimi olan bir arkadaş: "Ah, NFT karşılık gelmeyen token anlamına gelir. Yani, dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle değiştirilemez olduğunu onaylayan, blok zinciri adı verilen bir dijital defter üzerindeki bir birimdir.”
Siz: “Ah, doğru. Harika… (Uzun bir duraklama.) Blok zinciri nedir?”
Hâlâ her şeyi çözmeye çalışıyorsanız, korkmayın. Başını sallayıp gülen, ama sonuçta korkan tek kişi siz değilsiniz. Basitçe söylemek gerekirse, blockchain, bilgileri (mülkiyet gibi) çevrimiçi depolamanın kalıcı, hacklenemez bir yoludur. Bunu arabanızın V5C formu veya kullanım kılavuzu gibi düşünün. Tabii dijital ve potansiyel olarak çok daha değerli olduğunu unutmayın.
NFT Nerede Kullanılıyor?
NFT'ler pek çok biçimde olabilir: Müzik, internette mizah amaçlı kullanılan capsler, koleksiyon yapılan dijital spor kartları, hatta spor ayakkabılar (bkz. Nike'ın “CryptoKicks”). Bununla birlikte, şüphecilik seviyeniz ne olursa olsun, NFT'ler dijital sanatla ilgili bir oyun değiştiricilerdir. En kutsal şeylere dahi izin verirler, aksi takdirde sanal ve geçici bir ortama köken veya değer atamak zor olsa gerek. NFT'ler ilk kez, bireysel dijital sanat eserlerine tartışılmaz bir sahiplik veriyor. Bunlar, formatın başka türlü görünmeyen tuvalindeki sanatçıların parmak izleridir.
Doğal olarak, insanlar, ya da daha doğrusu köklü sanatçılar bundan para kazanabiliyor. Damien Hirst , Jonathan Yeo, Kaws, tüm olağan şüpheliler NFT'nin yükselişini, sanatseverleri hediyelik eşya dükkanından çıkmaya teşvik etmek adına, başka bir fırsat olarak görüyorlar. Beeple’ı bu kişilerden ayıran ise sadece dijital sanat yapmasıdır. Bu önemli bir noktadır. Çünkü Beeple, bu şekilde, NFT'lerin Picasso'su haline geldi. Beeple içini sanatının ne söylediğinden çok, onu nasıl söylediği önemliydi.
Beeple( Mike Winkelmann) Kimdir?
Beeple diye bahsettiğimiz kişi, aslında Güney Carolina'da yaşayan Mike Winkelmann adında 40 yaşında bir adamdır. Beeple, Winkelmann’in bir etiketi, diğer bir deyişle bir takma adıdır. Winkelmann hakkında şunu bilmelisiniz; o, aslında çok eğlenceli bir öykücüdür.
Winkelmann, Mayıs 2007'den bu yana, 24 saat aralıklarla, yeni bir dijital sanat eseri tasarladı. Bu eseri gece yarısından önce, hatasız bir şekilde çevrimiçi olarak yayınladı. Başladığından beri hiçbir zaman son teslim tarihini kaçırmadığını söyleyen sanatçı, bu projeye “Everydays: The First 5000 Days” ismini koyuyor.
Beeple'ın sanatı, tüm “dijital sanatlar” gibi, bilgisayar programları kullanılarak yapılmıştır. Teni sanatçının dönemindeki programlar şimdiki gibi değildi. Bundan dolayı sanatçı, ilk başladığı dönemlerde en sık kullanılan Cinema 4D adlı bir program kullanıyordu. Genç yaşında tanıştığı bu programda, sınırlı DOS yazılımı (yanıp sönen renkli kareler, tuhaf sesler) kullanarak deneyler yapmaya başladı. Başladığı günden bugüne bu yana, sanatı büyük ölçüde evrimleşti. Buna rağmen, geçen yıl sanatçıyı ünlü yapan şey, karmaşık dijital görselleştirmelerdi. Bu görselleştirmelerin birçoğu sürrealist ve distopik bir gelecekte geçiyordu: Konuşan kafatasları, bilimkurgudan ilham alan iç mekanlar ve binalar, zombi orduları, ıssız manzaralar.
Sanatı, 20. yüzyılın ikinci yarısında popüler olmaya başladı. Bu konuda bilimkurgu sanatçılarından biraz daha fazla etkilenmiştir: Rafal Olbinski, Chris Foss, John Berkey, HR Giger ve John Schoenherr gibi. Sanatını devam ettiren tasarımcı, daha sonra, Frank Herbert'’ın Dune eseri üzerinde çalıştı. Bu sanatçıların, Star Wars ve Alien gibi filmler veya konseptler üzerinde yaptıkları çalışmalar, Winkelmann'ın sanatını da bir o kadar şekillendirdi.
Eserlerinde Tanınan Figürler
Winkelmann, genellikle eserlerine tanınabilir bir kültürel figür katıyor. Örneğin Mark Zuckerberg’ü amerikan bayrağını taşıyan bir heykel olarak tasarlıyor. Ya da Jeff Bezos'un kafasını Blue Origin roketinin tepesi olarak kullanıyor. Bu eserler çoğu kişi tarafından hoş karşılanmıyor.
Bu eserler, genellikle haber kanallarına bir yanıt verme amacıyla ortaya çıkıyor. Sanatçı, bir ropörtajında “CNN'ye takıntılıyım” diye itiraf ediyor. Çalıştığı stüdyoda, her birinde farklı haber kanallarının açık olduğu on tane tane televizyona sahip bir duvar bulunuyor. Bu kanalın sesi kısıktır. Bu sayede bilgisayardan çalışırken, aynı anda haberleri sesleri karışmayacak şekilde görebiliyor. Winkelmann'ın çalışması bazılarına göre dikkat çekici, bazılarına göre komiktir. Hatta bu çalışmayı rahatsız edici ve politik bulan bir grup bile var.
Ancak hepimiz gibi Winkelmann'ın da ilk başta NFT'ler hakkında hiçbir fikri yoktu. Winkelmann: “Geçen yıl ekim ayında, insanlar bana gelip sürekli “Hey dostum, NFT'leri kontrol etmelisin.” diyordu. Dürüst olmak gerekirse, o zaman fark etmedim. Kulağa aptalca geldiğini düşündüm.”
Los Angeles merkezli bir TV yapımcısı Scott Glassgold, bir keresinde US Esquire için yazdığı bir parçada, Winkelmann'ı “Dövüş Kulübü’nün” her iki karakteri olarak tanımlamıştı. Bu konuda Glassgold şöyle demişti: “Winkelmann ,Edward Norton'un karakterine benziyor. Amerika'nın muhafazakar kesiminden, beyaz yakalı, düzgün saç kesimi, gözlükler, geniş gülümseme…Ama buna rağmen, Tyler Durden rolündeki Brad Pitt gibi konuşuyor. Sanatını da bu şekilde yapıyor.”
Winkelmann'ın NFT İle Tanışması
Winkelmann: “Şunu unutmayın, ben zaten çok popüler bir dijital sanatçıydım. MTV gibi çeşitli müşteriler adına yaptığım ticari çalışmalardan iyi bir yaşam sürüyordum ve o zamanlar NFT'ler hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bu işe karışan kimseyi tanımıyordum. Çevreden gelen yoğun ısrar üzerine NFT’ye bakmaya başladım. Tabii, NFT’nin devasa potansiyelini hemen gördüm. Sonra diğer sanatçılara baktım. Benim kadar başarılı olmayan sanatçılar bile bir sürü para kazanıyorlardı. Potansiyel çok açıktı.”
ABD 2020 seçimleri sırasında, Tate Modern ve StockX birleşerek Nifty Gateway adlı bir platformla kurdular. Bu platformda Beeple’ın 3 sanat eseri açık artırmaya çıkarıldı.
İlk eser, sonuçları satıştan sonra açıklanacak olan, Biden-Trump seçiminin sonucuna göre değişecek bir çalışma olan “Crossroad” olarak adlandırıldı. Sonraki “Politika Saçmalıktır” eseri, mavi Twitter kuşu sırtında otururken ve gülümseyen pislik emojisini tweetlerken dışkılayan bir boğanın dolar yağmuruna tutulduğunu gösteren bir NFT oldu.
Üçüncü parçaya “Kripto Saçmalıktır” adı verildi. Bu son çalışma, aynı zamanda dijital bir animasyondu. Bu sefer kilolu beyaz bir adamın altın bir boğanın üzerinde oturduğunu, çevresinde ise makineli tüfekli militanlar tarafından sarılmış bir manzarayı gösteriyordu.
Winkelmann, ilk eserinin gerçek ve ilginç bir deney olduğunu söyledi. Düşünsenize, alıcı, satın almadan önce sanat eserinin durumunu bilemiyor. Winkelmann ilk birkaç dakika bu durumu tehlikeli bulsa da, yapacak bir şey yoktu. Müzayede başlamıştı. Deneyi işe yaramıştı.
Beeple'ın Biden/Trump NFT'si, 66.666,66 dolara satıldı (Bu eserin satılmasından sonra bir “ düşüş” yaşanıyor ve eser aynı fiyata yeniden satılıyor). Bu ilk başarı, Winkelmann'ın NFT olayının tam kalbinde yer alan bir soruna nasıl yanıt verebileceğini düşünmesini sağladı. Sanatçı, bir kolunu, arkasındaki büyük bir kutu yığınına uzatarak: "Aralık geldi ve bir düşüş daha yapmaya karar verdik, ancak bu sefer biraz farklı." Tamamı beyaz olan kutular, iki çift Air Jordan'ı rahatça alabilecek gibi görünüyor.
Winkelmann “İnsanların bu sanat eserinin fiziksel bir şey olmadığı gerçeğine inanmamalarını anlıyorum. Buna katılmıyorum ama anlıyorum. Tek başına dokunamazsın.” diyor. Bu yüzden sanatçı, NFT'ler konusunda henüz zihinsel sıçrama yapamayan insanları, bu fiziksel olmayan sınırın ötesine geçirmek için, eserine fiziksel bir şey eklemeye karar veriyor.
Fiziksel Ortamda Bir Eser
Aslında insanlar haklı. Dokunamadığınız, tutamadığınız ya da etrafında dolaşamadığınız bir eserin ne değeri var? Aralık 2020'deki ikinci "düşüş" için Winkelmann, bu NFT şüphecilerine, aslında iki elleriyle tutabilecekleri bir şey verdi; bir çerçeve.
Çerçeveler Snappy Snaps'ta bulabileceğiniz fotoğraf tutuculara benziyor. Bilirsiniz, başarılı YouTuber'ların ultra nadir Pokémon kartlarını koyduğu türden bir çerçeve. Aynı zamanda bu çerçeveye görsel bir havai fişek ekliyor. Bu "fiziksellerin" her birinin maliyeti yaklaşık 350 sterlindir ve alıcıyı sanat eserinin kökenini listeleyen bir web sitesine götüren bir QR kodu taşır. Aynı zamanda yine bu koddan, bu eserin önceki sahiplerinin bir listesini görebilirsiniz.
Winkelmann “İnsanlar bu çerçeveler için çıldırdı! İkinci düşüşüm Noel'den önce oldu ve fiziksel testler bu konuda gerçekten yardımcı oldu. Tüm bunlarla ilgili gerçekten heyecan verici şeylerden biri de bu: Dijital alemde başlayan bir sanat eseri, artık fiziksel alemde hayata geçirilebilir. İnsanlara onu görmeleri için bir yol vermezseniz, bu NFT'lerle yapabileceğiniz tek şey, bilgisayarınızda veya telefonunuzda bakmaktır.” Nifty Gateway platformunun aralık ayında yaptığı bu satıştan alınan en yüksek teklifler Winkelmann’ı destekler niteliktedir. Mesela eserlerden biri olan "The Complete MF Collection" 777.777.77$'a satıldı.
O gün bir rekor kırıldı. Görülüyor ki, kökenleri kripto para biriminin karanlık ve dağınık icadına dayanan blok zinciri teknolojisi sayesinde, jpeg gibi dijital bir sanat eseri, Kuzey Londra'daki üç yatak odalı bir evle yaklaşık aynı fiyata satılabilir. Ciddi sanat alıcıları, galericiler ve kurumlar hem Beeple'ı hem de genel olarak NFT'leri tam da bu anda fark etmeye başladılar. Aptal paranın bunu yapma alışkanlığı vardır. Ancak Winkelmann için tarih daha yeni yazılmaya başlamıştı.
"Beeple" Öncesinde Winkelmann Kimdi?
Winkelmann'ın erkek kardeşi, çok sorunlu uçak üretim şirketi Boeing için çalışıyordu. Bu, sanatçının aralık ayındaki düşüşü, “çılgınlıklara” uğramadan önceydi. Sanatı için bir hız değişikliği arıyordu ve tüm fiziksel, lazerle aşındırma ve tüm imalat malzemeleri konusunda yardım edecek birine ihtiyacı vardı. Bunun üzerine erkek kardeşi ile çalışmaya başladı. Aslında bu noktada, artık sanattan ziyade bir teknoloji şirketi gibi ne yaptıklarına bakıyorlardı. Winkelmann: “Sanatım için her zaman iddialı fikirlerim oldu ama her zaman “Ah, peki, bu bir milyon dolara mal olacak” sorunum vardı. Eh, yeterince komik, şimdi bunu yapmak için bir milyon dolarım var.”
Winkelmann sanat yapmaya 19 yaşında üniversitenin birinci sınıfında başladı. Onun sanat dediği şeye geri kalanımız programlama diyebilir. “Çok erken dönemde Windows ve DOS gibi programlarla uğraşıyordum. Üniversitede bilgisayar programcılığı yaptım ama sıkıcıydı, bu yüzden tüm zamanımı bu dijital sanatı yapmaya harcadım; aptal animasyonlar, yanıp sönen renk blokları vb. Yaklaşık bir yıl sonra, ışığı ve sesi birleştirmenin benim işim olduğunu düşündüm. Bu yüzden kendime “Beeple” adını verdim.
“Amerika'da kolejler pahalıdır. Evimizde yeniden ipotek edilmişti. Bu neden okula giderken, aynı zamanda web tasarımı işine girdim; ama bu sadece bir işti. Eve gidip sanatımı yapabilmek için üniversitedeki çalışmalarımı olabildiğince hızlı bitirmeye çalıştım.”
“Teknoloji, o dönemlerde karmaşık bir şeye bağlı değildi. Tabi o zamanlar YouTube yok. Sanatımı çok yavaş çalışan web siteme yüklerdim, ancak sanatımı görüntülemek için bile bir yazılım indirmem gerekiyordu. Dolayısıyla, arkadaşlarım ve ailem dışında neredeyse hiç kimsenin çalışmamı uzun yıllar boyunca görmediğini varsayabilirsiniz. Sonra diğerleri gibi ben de Facebook'u keşfettim. Ardından film festivallerine katılmaya başladım, yol boyunca benzer düşünen insanlar buldum. Ama tam bir inek şenliğiydi, sizin “havalı” diyeceğiniz şey, uzaktan veya yakından hiçbir şey değildi.”
Londra İlk Film Festivali
“2005'te ilk film festivali olan Londra'daki BFI'lere katıldım. Orada sadece 100 kişiydik ama başardığımı sanıyordum.2007'ye geldiğimizde “Gündelik” eserimi yapmaya başlamıştım. Ama 2009'da aniden ticarete dönmek zorunda kaldım. Sanatımın yanı sıra, şirketlerin kullanması için, bu küçük animasyonlu, döngüsel, altı ila sekiz saniyelik VJ klipleri yapıyordum. Tanıtım filmlerinden kullanılan klipler, benim hisse senedim gibiydi. Yaklaşık bir yıl sonra Hong Kong'da olduğumu hatırlıyorum. Macau'daki Hard Rock Cafe'nin dışındaydık. Aniden yukarı baktım ve kliplerimden birinin binanın cephesinde yansıtıldığını gördüm. Bu aklımı başımdan aldı. Düşünsenize, bir gece kulübünün yanında sanat eserim var ve ben dünyanın öbür ucundayım.”
Bu akıllara durgunluk veren andan kısa bir süre sonra tasarım ve animasyon çalışmaları hız kazandı. Winkelmann bazı büyük ticari oyuncular için sanat eserleri yapmaya başladı: Apple, MTV, çeşitli meşrubat şirketleri vb. Hatta sanatını Nicolas Ghesquière'in Louis Vuitton İlkbahar/Yaz 2019 kadın giyim koleksiyonuna yazdırdı. Elon Musk ve SpaceX'ten aldığı bir komisyon hakkında öldürücü bir hikâyesi bile mevcut.
Winkelmann başlı başına bir “sanatçı” olarak bilinmese de kendi alanında ciddi anlamda başarılı oldu. “Bunun fakirlikten zenginliğe giden bir hikâye olduğuna dair yanlış bir kanı var. Sanki daha önce bir tür açlıktan ölmek üzere olan, acı çeken bir sanatçıymışım gibi. Bu doğru değil. Tüm bu NFT işlerinden önce, dünyanın en yüksek ücretli dijital sanatçılarından biri değildim; ama iyi para kazanıyordum. Tamam, 69 milyon dolar iyi değil ama yine de yeterli.”
İlke İmza Atan Eseri: “Everydays: The First 5000 Days”
Evet, 69 milyon dolar. Hatta tam tamına 69.346.250 dolar. Bu, yılın başlarında Christie's Londra'da açık artırmaya çıkan Beeple'ın NFT'lerinden biri olan “Everydays: The First 5000 Days” için ödenen fiyattır. “Bu büyük bir adımdı…” diyor Winkelmann. Eser, Winkelmann'ın günlük 5.000 sanat eserinden oluşuyor; bu, onun günlük, karmaşık sanatsal yaratımlarının 13 buçuk yılı demek. Satış, iki önemli ilke imza attı. İlki, Christie'nin benzersiz bir NFT ile tamamen dijital çalışma sunan ilk büyük müzayede evi olmasıdır. İkincisi lot için standart ödeme şekillerine ek olarak kripto para birimini, bu durumda Ether'i kabul eden ilk şirket olmasıdır.
Eserlerini Nasıl Tasarlıyor?
Winkelmann'ın eserleri, aslında düşündüğünüz gibi zaman alan ve karmaşık eserler değildir. Eserlerdeki her şey, mevcut stoktaki kataloglardan alınıyor. Yani ortada gerçek bir çizim yok. Mesela bir bisiklet kullanmak istiyorsanız, aralarından seçim yapabileceğiniz binlerce bisiklet var.
Bu yöntem, Marcel Duchamp'ın 20. yüzyılın başlarından kalma “Hazır Yapımları”na çok benziyor. (Bir galeride pisuvarı baş aşağı asan, üzerine “R Mutt” yazan ve kabul edilen bir modern sanat şaheseri üreten sanatçıdır) Winkelmann'ın sanatı, uzun süredir devam eden varsayımları sorguluyor: Sanat nedir ve nasıl yapılmalı? Bu, büyük sanatın en can alıcı noktasındadır ve Winkelmann'ın NFT'lerinin bugün Duchamp'ın yaptığı her şey kadar önemli olmasının nedeni budur. Beğenmeyebilirsiniz, fazla düşünmeyebilirsiniz, ama asıl mesele bu değil. Bu sanat artık önemli görülüyor.
Birkaç tıklama ve şimdi kafatası uzayda yüzüyor. Birkaç tane daha ve şimdi sıvı cıvaya daldırılmış durumda. “Böyle bir şeyi boyamaya çalışsaydım, çok uzun zamanımı alırdı. Diğer bazı dijital sanatçılar, “Oh, bak, gerçekten sanatını yapmıyorsun. Kataloglardan çekiyorsun.” Hile olduğunu söylüyorlar. Pekâlâ, belki hile. Ama iki ayımı bir kafatası çizerek geçirmek istemiyorum. Sadece resmimde bir kafatası istiyorum. Bunun adı hile değil, ilerlemedir.”
Sanat mı Yoksa Hile mi?
Winkelmann'ın 69 milyon dolarlık eserinin son satışı gerçekleştiğinde, bundan daha büyük bir olay olamazdı. “Christie'nin orada bir film ekibi vardı ve ben yaklaşık 2.000 kişiyle Clubhouse'daydım. Daha halka açık olamazdı.”
Sanat eserinin bu kadar şaşırtıcı bir miktara gideceğini mi düşündü? “Demek istediğim, bu tür bir parayı herhangi bir aklı başında, rasyonel şekilde düşünmek bile imkânsız. İnsanlar satıştan önce Twitter'da her türden büyük rakamları atıyorlardı: “Ah, 50 milyon dolara gidecek” veya “100 milyon dolara gidecek”. Herkese imkânsız geliyordu. Kimse ciddiye almıyordu.
Son rakam geldiğinde, Winkelmann bunu sindiremedi. Dışarı çıkıp ağlamaya başladı. Satıştan sonraki gün, Winkelmann, karısı ve bir avuç ailesi ve arkadaşı kutlamak için Miami'ye uçtu. Eserin alıcısı “MetaKovan” adında bir programcı olan Vignesh Sundaresan’dı. Alıcı ticaretin hemen yapılmasını istedi.
Bir sanatçı böyle bir hikâyenin peşinden nereye gider? Sanat tarihinin akışını değiştirdikten sonra ne yapmalı? Winkelmann bir sonraki büyük anını düşünürken: “Eh, bütün eleştirmenleri dinlemeyeceğim. Sadece yapmak istediğimi yapıyorum ve eğer bu insanlarda yankı uyandırıyorsa, öyle olsun." diyor.
Winkelmann’ a soruluyor:
- “Kendi rekorunu kırmak için herhangi bir baskı hissi var mı? "
-Hayır yok. Sanırım bu beni tamamen çılgına çevirirdi. Bir sonraki anıtsal sanat eseri, ilk 10.000 gün'ü satabileceğim zaman olacak, ancak şu an bundan çok uzaktayız.”
Aslında yaklaşık 13 yıl daha var. O zamana kadar, Mike Winkelmann ve Beeple, her gün çevrimiçi olarak, bir yerde, sizin için veya sadece kendisi için, bazen de milyonları olan bir alıcının tek bir jpeg'e harcayacağı paylaşımlar yaparak, yaratıcı son teslim tarihine ulaşmaya devam edecek. Peki neden duraksama dönemine girdi, onu durduran ne? Sonuçta bu bir sanat, değil mi?