Melbourne Sıfır Karbonlu Bir Şehir Olabilir
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
Avustralya merkezli çevre danışmanlığı şirketi Finding Infinity, Melbourne’un 2030 yılına kadar sıfır karbon salımı yapan bir şehir hâline gelmesi için radikal ve uygulanabilir fikirler geliştirilmesini hedefliyor. Bu kapsamda ülkedeki önde gelen mimarlık stüdyoları iş birliğine davet edildi.

A New Normal: mimariyle iklim politikalarına yön vermek
Melbourne Tasarım Haftası kapsamında Boyd Baker House'ta düzenlenen “A New Normal” (Yeni Bir Normal) sergisi, geliştirilen 11 yenilikçi öneriyi kamuoyuyla buluşturdu. Serginin amacı, eksik kalan çevre politikalarının mimari projeler yoluyla görünür hâle getirilmesi.
Finding Infinity’nin kurucusu Ross Harding, bu eksikliği şöyle dile getiriyor: “İklim değişikliğiyle mücadele için ihtiyaç duyduğumuz politikaların %95’i hâlâ eksik. Bu projelerle, politika eksikliklerini somutlaştırarak değişimi hızlandırmak istiyoruz.”
Sergide öne çıkan projeler
Sergide yer alan projeler, sıfır karbon bir şehir oluşturmanın farklı yollarını ortaya koyuyor:
Breathe, günlük ambalaj ve Tetra Pak atıklarını döngüsel bir yapı malzemesine dönüştüren plastik geri dönüşüm merkezi önerdi.
OPENWORK, Kerstin Thompson Architects ve araştırmacı Josh Riesel, eski taş ocaklarında yerel bitki türlerinden biyomalzeme üretimi yapılmasını teklif etti.
NH Architecture, spor tesislerine entegre edilecek atık dönüştürme altyapısıyla topluluk odaklı enerji üretimini destekliyor.
Kosloff Architecture tarafından geliştirilen “Geleceğin Okulları”, enerji, su ve atık yönetimini merkeze alarak sürdürülebilir eğitimi destekliyor.

Tüm projeler kârlı ve uygulanabilir olmalı
Sergideki her proje, Boyd Baker House’un farklı odalarında mekâna özgü yerleştirmelerle sunuldu. Ancak serginin dikkat çeken bir yönü daha var: Ross Harding’e göre projelerin sürdürülebilir olması kadar, kendi kendini finanse edebilecek kârlılıkta olması da kritik.
“Şehirleri kendi kendine yeterli kılacak dönüşüm için gereken finansmanın %99’unun özel sektörden gelmesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle projelerin uygulanabilir ve kârlı olması çok önemli.”
Mimarlık politikanın kültürel bir aracı
Harding, mimarlığın yalnızca fiziksel mekânları değil, toplumsal yapıları da dönüştürebileceğini belirtti:
“Mimarlık, politika, teknoloji ve finansı aynı potada eritebilir. Aynı zamanda bu mesajı kültürel bir dil aracılığıyla yayarak gerçek bir politikaya dönüştürebilir.”
Boyd Baker House: sürdürülebilir tasarımın sembolü
Serginin düzenlendiği Boyd Baker House, Avustralya’nın önemli mimarlarından Robin Boyd tarafından 1964-66 yılları arasında inşa edildi. Yapının kırsal çevreye uyumlu tasarımı ve su ihtiyacını karşılamak için planlanan taş silindirler, mimaride kaynak bilincine dair güçlü bir örnek oluşturuyor.

Fon sağlamak ve projeleri hayata geçirmek
Harding, sergide yer alan projelerin bir sonraki aşamasının fonlama ve inşa süreci olduğunu belirtti. 2021’deki ilk A New Normal sergisinde yer alan 15 projeden 8’i kayna bulmuş, 3’ü inşa edilmişti.

Geçtiğimiz yıl Sidney’de düzenlenen A New Normal sergisinde ise geri dönüştürülmüş atık suyla bira üreten bir bar gibi sıra dışı örnekler de yer aldı.
Sergiye katkı sağlayan ekipler
Sergiye katkı sunan diğer ekipler ise şöyle:
Public Realm Lab
Baracco+Wright ve Monash Mimarlık öğrencileri
MUIR
NMBW ve sanatçı Esther Stewart
Oculus
Winsor Kerr
SBLA
Tasarım bir değişim aracı olabilir
A New Normal sergisi, tasarımın sadece estetik bir alan olmadığını; çevresel dönüşüm, ekonomi ve politika için güçlü bir araç hâline gelebileceğini bir kez daha ortaya koyuyor.