Metaverse İklim Çarkını Tersine Çevirebilir mi?

Yirmi yıldır hayatımızda olan Facebook yeni ismiyle Meta; aylık 2,9 milyar aktif kullanıcıya ulaşan zamanının en büyük internet girişimi ve NBT’si (Next Big Thing, Sıradaki Büyük Şey) olma başarısını göstermişti. Geçtiğimiz yılın ekim ayında Mark Zuckerberg, şirketin “Meta” çatısı altındaki dönüşümünü ortaya koyarken, “Facebook artık bir Metaverse şirketidir.”  açıklamasının ardından dünyanın artık yeni bir NBT’si ve eğilimi diğer bir adıyla nur topu gibi bir trendi oldu. Facebook’un tepe şirketini Meta olarak adlandırmasından kısa bir süre sonra Microsoft da, ‘Mesh’ isimli yeni karma gerçeklik girişimini duyurmuş ve internetin geleceği olan Metaverse üzerinde kendi platformunu geliştirdiğini açıklamıştı.

Son bir yılın en çok konuşulan konularının başında gelen Metaverse, hiper gerçekçi sanal dünyaları deneyimleyebileceğiniz,  fiziksel sınırlamaları ortadan kaldıran ucu bucağı olmayan bir platform. Kavramla ilgili net ve kesin bir tanım yapmak  güç olsa da video oyunlarında kullanılan sanal gerçekliğin aslında Metaverse’in kendisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bir oyuncu gözüyle anlatmak gerekirse, milyonlarca insanın  Minecraft ve Fortnite tarzı sürükleyici veya  birbirinden ilgi çekici farklı dünyalarda, Unreal Engine 5 aracılığıyla oluşturulan gerçeğine yakın bir avatar ile gezindiğini düşünün. Üstelik bunu yaparken, VR gözlüklerin yardımıyla gerçekçi bir deneyimin keyfini çıkardıklarını hayal edin. Metaverse evreninde dilediğinizi yapabilir, geleneksel konserleri aratmayan bir ortamda benzer coşkunun bir parçası olabilir, alışveriş yapabilir, sanat galerilerini ya da antik şehirleri gezebilir ve kişiye özel tasarlanmış dünyalarda özgürlüğün keyfini çıkarabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Yöneticisi ve Enerji Lideri Rahmi Aydemir
Sürdürülebilirlik Yöneticisi ve Enerji Lideri Rahmi Aydemir

Öte yandan bu platform bir işletme için, çalışanların işyeri benzeri sanal ortamlarda eğitim almaya, işbirliği yapmaya ve iş verimliliğini arttırmaya olanak tanıyarak, pandemi nedeniyle seyahat kısıtlamalarıyla mücadele eden emlak piyasası ya da farklı sektörler için de fırsatlar sunabilir. İş kazalarının en çok görüldüğü inşaat şantiyeleri, çimento fabrikaları, maden ocakları veya ağır sanayinin diğer alanlarında, tehlikeli çalışma ortamlarında meydana gelen kazaların gerçekçi bir ön provasını ya da tekrarını bir eğitim alanına dönüştürüp, tekrarlanma riskini düşürerek hayat da kurtarabilir. Tüm bu katma değerler göz önüne alındığında, konuya olan ilginin hızla artması şaşırtıcı değil. Öyle ki çok uluslu ABD yatırım bankası olan Goldman Sachs, Metaverse girişimlerinin 8 trilyon dolarlık bir fırsat yaratacağını öngörüyor. Durum böyle olunca markalar Metaverse evrenine daha şimdiden yatırım yapmaya başladılar. Nike ve Roblox arasındaki işbirliği de bu alanda örnek verebileceğimiz büyük ve ortak girişimlerden sadece biri.

Metaverse konseptinin karşılacağı zorluklar, toplumun elde edeceği pratik kazanımlar ya da ne gibi bir kültürel  değişime neden olacağı tartışmaları şöyle dursun, meta veri tüm bu anlattıklarımızı gerçekleştirmek için arka planda büyük bir güce ihtiyaç duyuyor. Bu da bizi Metaverse’ün  enerji oburu ve enerjiye aç bir teknoloji olduğu gerçeğiyle yüzleştirirken,  çevre için yaratacağı sorunlar ya da sağlayacağı nimetlerin neler olabileceğini akıllara getiriyor.

Meta operasyonlarında ve değer zincirinde 2030 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma sözü verdi.

Bir Çözüm mü Yoksa Yıkımın Ateşleyicisi mi?

Metaverse ve fiziksel dünyamızın en büyük problemlerinden biri olan iklim değişikliğinin birlikte kullanımı biraz garip görünse de teknoloji emisyonları-ki burada onları dijital teknolojiler olarak ele alıyoruz, küresel karbon emisyonlarının yüzde 5’inden fazlasını oluşturmaktadırlar. Massachusetts Üniversitesi yaptığı araştırma sonucunda,  tek bir yapay zeka modelinin eğitiminin yaklaşık 626.000 pound karbondioksit salabileceğini ve bunun ortalama bir arabanın yaşam boyu emisyonunun neredeyse beş katı olduğunu açıkladı. Hatta algoritmanın güçlüğü ve doğruluğu ile sonuç olarak ortaya çıkan kirlilik arasında bir doğru orantı gelişiyor. Kısacası yapay zekanın becerisi arttıkça kirlilik oranı da artıyor. Lancaster Üniversitesi tarafından yürütülen bir başka araştırma ise oyuncuların yüzde 30'unun 2030 yılına kadar bulut oyun platformlarına geçmesi durumunda, karbon emisyonlarının yüzde 30 oranında bir artışa neden olacağını gösterdi.  

Bu anlamda Metaverse aleminde her ne kadar  iklim değişikliği, gelir dağılımındaki adaletsizlik, eğitim, sağlık ve temiz suya erişim, yoksulluk gibi problemler olmasa da, böylesi bir girişimin  fiziksel dünyayı etkileyerek emisyonlardan sorumlu olarak iklim çarkını negatif yönde hızlandırabileceğini öngörebiliriz.

Metaverse ve Sürdürülebilirlik

Net Sıfır Metaverse

Metaverse’in karbon ayak izi azaltmaya dair potansiyel katkıları da yok değil elbet. Hava, deniz, tren ve karayolu ulaşımı, küresel sera gazı emisyonlarının beşte birini oluşturuyor. Metaverse bir kültür olarak hayatımıza ne kadar yerleşecek bilinmez fakat yakın gelecekte bazı sektörler için seyahat ihtiyacını azaltacağını ve  işe gidiş gelişleri ortadan kaldırarak gezegenin ısınmasının önüne geçebileceğine gerçekten inanabiliriz. Ayrıca bu girişimlerin savaş uçağı eğitimi gibi askeri eğitim tatbikatlarına kadar birçok mecrada emisyon azaltımı hedeflenerek kullanılabilmesi de muhtemel. Ancak sorun şu ki bu teknolojinin  enerjiye ulaşım yöntemleri tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi çözülmeyi bekleyen problemler arasında geliyor ve neyse ki bu konuda teknoloji devleri duyarsız kalmayarak, AB’nin 2030’a kadar sera emisyonlarını yüzde 55’e kadar azaltma planının bir parçası olma yoluna girdiler.

Microsoft , Azure bulut platformu için 2025 yılına kadar tamamen yenilenebilir enerjiye geçmeyi taahhüt ederek,  2030 yılına kadar sıfır atık sertifikası almayı planlarken, Google da bu kervana katılarak 2030 yılına kadar tüm veri merkezlerinde 7/24 karbonsuz enerjiyle çalışmayı taahhüt etti. Amazon Web Services (AWS) ise, operasyonlarını 2025 yılına kadar %100 yenilenebilir enerjiyle güçlendirme yolunda kesin adımlar atıyor. (GlobalData Thematic Research) Teknolojideki ilerlemeler ve bu tür taahhütlerle gelecek yıllarda veri merkezleri ayak izlerini azaltabilir ve belki de her şey yolunda gittiğinde, Metaverse'i sürdürülebilir kaynaklar üzerinde çalışan büyük bir sanal evren olarak tanımlayabiliriz.

Rahmi Aydemir

Sürdürülebilirlik Yöneticisi, Enerji Lideri


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)