Renzo Piano'nun İstanbul Modern'i Nasıl Görünecek?

Türk metropolünün tam kalbinde, Boğaziçi'nin Avrupa kıyısında yer alan yeni İstanbul Modern, büyük önem taşıyan bir konuma sahiptir. Deniz tarafında, tarihi yarımadanın ve şehrin Asya yakasının geniş manzarasını sunan müze, boğazda seyreden tekneler ve feribotlardan görülebilecek. İçeriye doğru müze, Tophane saat kulesinin etrafındaki önceden var olan liman yapılarının kaldırılmasıyla oluşturulan yeni bir meydanın ötesinde küçük bir yeşil alana açılıyor. Bu geniş kamusal alanın karşısındaki bina, Sinan'ın XVI. Yüzyıldaki Kılıç Ali Paşa Camii, barok Nusretiye Camii, Tophane Kasrı Köşkü ve Tophane-i Amire top dökümhanesi gibi birçok Osmanlı dönemi anıtsal yapısıyla ilişkilidir.

Renzo Piano'nun İstanbul Modern'i nasıl görünecek?

15.000 m2'lik müze yapısı, kıyı şeridine paralel uzanan dikdörtgen bir plan üzerinde, üçü yer üstünde olmak üzere beş kat halinde düzenlenmiştir. Merkezi lobi binayı kesiyor. Çeşitli seviyeleri dikey olarak birbirine bağlayan İstanbul Modern, bir yanda meydan ve park ile diğer yanda iskele arasında bir bağlantı kuran bir karşılaşma alanı olarak tasarlandı. İnşaat alanı halen çitle çevrilidir, ancak yükseltilmiş zemin kat tamamen camla kaplanacaktır. Aynı zamanda bu zemin kat, bir rampa ve basamak sistemi ile çevredeki kamusal alanlara bağlanacaktır.

Renzo Piano'nun İstanbul Modern'i nasıl görünecek?

Yanlarda, alt katlar geri çekilerek ziyaretçileri ağırlayacak iki çift yükseklikte kapalı alanlar yaratıyor. Batıdaki daha büyük olanı eski şehir silüetine ve Karaköy sokaklarına açılırken, doğuya doğru daha küçük olan yeni Galataport ticaret bölgesine bağlanıyor.

Görsel Süreklilik

Müzenin kütlesi, Cihangir'deki Pera tepesinden ve bölgeye bakan parktan da yukarıdan net bir şekilde görülebilecek. Seyir platformu dışında tüm çatıya bir su düzlemi uzanacak ve bu açıdan İstanbul Boğazı ile görsel bir süreklilik oluşturulacaktır.

Renzo Piano'nun İstanbul Modern'i nasıl görünecek?

Osmanlı'nın önceden var olan yapılarıyla keskin bir tezat oluşturan müze, Piano'nun New York'taki Whitney ve Santander'deki Centro Botín gibi son dönem çalışmaları doğrultusunda minimalist endüstriyel görünümüyle öne çıkıyor. Dış cephe, belirli bir bükülme ile cam ve metal panellerden yapılmıştır: yan yana, cephelerin genel ritmini ifade eden düzenli içbükey ve dışbükey çarpıtma desenleri oluştururlar. Metal yürüyüş yolları, kaçış merdivenleri ve sürgülü panellerden oluşan bir dış sistem, binanın dış cephesine karmaşıklık katar. Aynı zamanda bu cephe, sitenin bir liman alanı olarak geçmişteki işlevine atıfta bulunan endüstriyel karakterini daha da vurgular.

Tarihi Manzara

Yeni müzeye yer açmak için, 2004 yılında Türkiye'nin ilk çağdaş sanat müzesi olarak açılan ve özel İKSV vakfı tarafından işletilen İstanbul Modern'in içinde bulunduğu eski depo yıkıldı. Aslında bu depo, savaş sonrası yıllarda modernist mimar Sedad Eldem tarafından İstanbul'un ticari limanı olarak tasarlanan Salıpazarı kompleksinin bir parçasını oluşturdu. Ancak birkaç yıl sonra terk edildi.

Renzo Piano'nun İstanbul Modern'i nasıl görünecek?

Yeni İstanbul Modern, hükümet tarafından güçlü bir şekilde desteklenen bir kentsel dönüşüm mega projesi olan Galataport’un merkezini oluşturuyor. Proje, Boğaziçi boyunca 1,5 km'lik bir kıyı şeridini kapsıyor ve yolcu terminali çevresinde yeni bir kentsel odak noktası yaratmayı hedefliyor. Aslında projeye, birçok tarihi binayı yok etmek, kökten değiştirmek, geniş alanın çoğunu özelleştirmek ve uygulamalardaki şeffaflık eksikliğinden bahsetmemesi dolayı itiraz edildi.

Gerçekten de gelecekte İstanbul Modern'den deniz manzarası, şimdiden düşük sezonda ve pandemi sırasında müzenin önüne yanaşan devasa gemiler tarafından engellenebilir.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)