Seine Nehri Yeniden Şehrin Parçası Oldu

Dilhan Hız / dilhan@ekoyapidergisi.org
Paris’in kalbinden geçen Seine Nehri, yüzyıllardır kentin kimliğinin ayrılmaz parçası. Ancak 1923’te başlayan yüzme yasağıyla birlikte nehir, şehrin gündelik yaşamından kopmuş; romantik bir manzaraya indirgenmişti. Zaman içinde endüstriyel atıklar, kanalizasyondan taşanlar ve ekolojik bozulmalar, Seine’i kent hafızasında “ulaşılamaz bir manzara” haline getirdi. Bugün ise manzara artık değişti. 1,4 milyar avroluk dev temizlik operasyonunun ardından Seine yeniden Parislilerin hayatına karışıyor. Bu sadece bir yasağın kalkması değil; kent, suyla kurduğu bağı yeniden keşfediyor.
Nehir ve Kentin Kopuşu
Paris, modernleşme sürecinde Seine’i uzun süre bir altyapı unsuru olarak gördü. 19. yüzyılda inşa edilen birleşik kanalizasyon sistemi, yağışlı dönemlerde atık suları doğrudan nehre taşıyor; suyu kirletiyor, kenti sudan uzaklaştırıyordu. Nehir kıyıları, peyzajdan çok lojistik ve taşımacılık için kullanılıyor, halkın gündelik hayatındaki rolünü yitiriyordu. 1970’lerde Seine artık ekolojik değil, mekânsal olarak da ölü sayılıyordu. Balık türü sayısı üçe kadar düşerken, nehir kıyılarındaki kamusal alanlar da işlevsizleşmişti.

Dönüşümün Kent Ölçeği
Paris Belediyesi ve Fransız hükümeti, 2024 Olimpiyatları öncesinde Seine’i yeniden işlevsel bir kamusal alan haline getirmek için büyük bir kentsel dönüşüm başlattı. Bu dönüşümde yalnızca atık su arıtma tesisleri ve yağmur suyu depolama yapıları inşa edilmedi; aynı zamanda kıyı düzenlemeleri, yaya erişim alanları ve güvenli yüzme noktaları da tasarlandı. Seine, artık sadece bir “su yolu” değil; kentin yeni kamusal mekânı. Eyfel Kulesi çevresi, Notre-Dame yakınları ve kentin doğusunda açılan yüzme alanları, Parislilerin gündelik yaşamına entegre edildi. Nehir kıyıları, modern şehircilikte sıkça vurgulanan “su ile bütünleşme” yaklaşımının güçlü bir örneği oldu.
Mimarlık ve Yaşanabilirlik
Seine’in yeniden kamusal yaşama katılması, mimarlık ve şehir planlama açısından da yeni olanaklar doğurdu. Kıyı peyzajları daha erişilebilir hale geldi, yürüyüş yolları ve kamusal etkinlik alanlarıyla desteklendi. Bu dönüşüm, kentlinin nehirle kurduğu görsel ilişkinin ötesine geçerek, mekânsal ve deneyimsel bir birliktelik sundu. Parisli bir kent plancısının sözleri bu değişimi özetliyor: “Seine artık bir sınır değil, kenti birleştiren bir omurga. İnsanlar burada buluşuyor, spor yapıyor, doğayla temas kuruyor. Bu, mimarlıkla ekolojinin kesiştiği en güçlü noktalardan biri.”