Miselyum Yapılar Sürdürülebilir Mimarlığın Geleceği Olabilir mi?

Dilhan Hız / dilhanhiz@ekoyapidergisi.org

Yakın bir zamana kadar sadece biyoloji kitaplarının konusu olan miselyum, artık mimarların odağında. Bir süredir farklı tasarım ofisleri, bu mantar kökenli malzemeyi döşemelerden akustik panellere, hatta yapı bloklarına kadar farklı alanlarda denemeye başladılar. Özellikle net sıfır hedefiyle ilerleyen tasarımcılar, miselyumun doğal yapısının sürdürülebilir mimarlık için önemli bir çıkış noktası olabileceğini düşünüyorlar.

Betona Yeni Bir Rakip

Miselyum oldukça özgün bir malzeme. En iddialı yönlerinden biri, betonla yarışabilecek dayanıklılığa sahip olması. Öyle ki, yapılan pek çok testte miselyumun 26 MPa’ya kadar basınç dayanımına ulaştığı gözlendi. Üstelik her bir ton miselyum, karbonu depolama özelliğiyle yapı sektörüne yeni bir “karbon yutucu” çözüm sunuyor.

Atıkları Yiyen Malzeme

Sürdürülebilir mimaride en büyük sorunlardan biri de atık. Miselyum bu anlamda da çok başarılı. Bu yetenekli malzeme adeta doğanın kendi geri dönüşüm sistemi gibi çalışıyor. Halı, kauçuk, asfalt gibi geri dönüştürülmesi zor atıkları birkaç hafta içinde ayrıştırabiliyor. Böylece hem döngüsel ekonomi için bir çözüm sağlıyor hem de inşaat atıklarını azaltmaya yardımcı oluyor. Üstelik sadece yapı malzemesi değil; plastik, strafor ve hatta deri yerine de kullanılabiliyor.

Gerçekçi Olalım

Elbette tüm bu umut verici gelişmelerin yanında, miselyumun mimarlıkta yaygın bir malzeme haline gelmesi için biraz zamana ihtiyaç var. Henüz birçok ürün araştırma ve pilot aşamasında. Üretim ölçeği, doğanın kendi dengesizliği ve maliyetler önemli engeller olarak karşımıza çıkıyor. Yine de mimarlık dünyası, doğayla iş birliği yapan bu canlı malzemenin geleceğine merakla bakıyor.


Yorum yaz...

Teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.
Üzgünüm. Yorumunuz gönderilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
  • (Yayınlanmayacak)