Toskana Çiftlik Evi; Giorgio Armani’den Yadigar

Dilhan Hız / dilhan@ekoyapidergisi.org

Armani’nin Toskana kıyılarındaki taş evi, ünlü tasarımcının estetik algısını mimariye taşıyor. Sadelik, doku ve ışık bu evde bir arada. 19. yüzyıl sonu 20. yy başından kalma taş bir yapının renovasyonuyla günümüze taşınan çiftlik, Armani’nin dokunuşuyla modern bir yaşam alanına dönüşmüş. Dış cephe korunurken, iç mekân baştan aşağı yeniden kurgulanmış. Öncelikle duvarlar kaldırılmış bu evde. Odaların adeta birbirine akışı sağlanmış; ferah ve rahat bir atmosfer ortaya çıkmış. Evin içinde dolaşırken, her köşe sanki özel olarak tasarlanmış gibi hissettiriyor; zarif ama gösterişsiz, minimal ama sıcak.

Tasarım Anlayışı

Armani’nin tasarım anlayışı, işlev ve estetiğin değesi gibi. Mobilyalar, mimarinin hacimlerine uygun olarak konumlandırılmış; geometrik çizgilerle organik dokular bir araya getirlmiş. Açık tonlu duvarlar, doğal ahşap ve taş zeminler, mekâna hem ferahlık hem de sıcaklık katıyor. Kumaşlar ve dokular, görsel bir dinginlik yaratırken, mekânın dokunulabilir ve samimi hissini güçlendiriyor. Mekanda kullanılan aydınlatma da tasarımın önemli bir parçası. Geniş pencereler ve verandalar, doğal ışığı içeri alırken günün farklı saatlerinde mekânın ruhunu değiştiryor. Akşam saatlerinde ise yapay ışıklarla sıcak bir atmosfer oluşturulmuş.  

Bahçe ve havuz düzenlemesi, iç mekânla uyumlu bir şekilde tasarlanmış. Doğal bitkilerin çevrelediği ahşap döşemeler deniz kenarındaki manzarayla bütünleşiyor. Havuz, lüksü abartmadan, sakinliğe ve estetiğe hizmet ediyor. Bu detaylar, bir bakıma Armani’nin tasarım felsefesini de anlatıyor tabii: sadelik, işlev ve zarafet. Giorgio Armani’nin mimariye ve tasarıma bakışını gözler önüne seren bu zarif İtalyan evi, moda devinin titizliğini ve özenini mekân yaratımına taşıyor. Ortaya çıkan ev, yaşam alanının bir sanat eseri gibi hissedilebileceğini gösteriyor: zarif, akıcı ve tamamen yaşanabilir.