Pombaline Mimari Tarzı Nedir?
Nüshet Çamuşoğlu / nushet@ekoyapidergisi.org
1755 yılında yaşanan büyük Lizbon depremi, sadece şehir yaşamını değil, mimari anlayışı da kökten değiştirdi. Bu felaketin ardından ortaya çıkan Pombaline mimari tarzı, şehrin yeniden inşasında deprem dayanıklılığını, kent planlamasını ve halk sağlığını öncelik alan bir yaklaşımı benimsedi. Günümüzde Lizbon’un merkezinde hâlâ ayakta duran bu yapılar, Portekiz’in mimari hafızasında önemli bir yer tutuyor.

Pombaline mimarisinin temel özellikleri
Pombaline mimari tarzı, adını yeniden inşa sürecinden sorumlu olan Marquis de Pombal’dan alır. Bu mimari anlayışta, özellikle yapı güvenliği ve kamusal sağlığın artırılması hedeflendi. En fazla üç katlı olan bu yapılar, zemin katlarında ticari alanlara yer verirken, üst katları konut olarak kullanılmaktadır.
Bu tarzın en çarpıcı özelliği ise, duvarların içine yerleştirilmiş çapraz takviyeli ahşap iskelet sistemidir. Bu sistem, deprem anında esneklik sağlayarak yapının çökmesini önlemeye yardımcı olur. Cephelerde ise geleneksel seramik karolar, süslü demir balkonlar ve özgün tavan freskleri dikkat çeker.

Günümüzde Lizbon’daki Pombaline bölgesi
Zaman içinde şehir modernleştikçe insanlar Lizbon’un tarihi merkezinden ayrılmış, bu da Pombaline yapıların terk edilmesine ve yıpranmasına neden olmuştur. Ancak son yıllarda bu bölgede yeniden canlanma başlamış, birçok yapı restoranlara, ticari markalara ve konut projelerine dönüştürülerek yenilenmiştir.
Restorasyon sürecinde, özellikle Pombaline tarzının temel unsurlarının – ahşap iskelet, freskler, süslemeler – korunmasına özen gösterilmiştir. İşlevsel değişiklikler yapılırken, yapının tarihî kimliği görünür kılınmıştır.
Örnek projelerle Pombaline mimari tarzı
Douradores Konut Binası Yenilemesi
Baixa Pombalina bölgesinde yer alan ve 19. yüzyıl başlarında inşa edilen yapı, José Adrião Architects tarafından restore edilmiş. Orijinal cephe korunarak, iç plan güncellenmiş; iki daireli kat planı, üç daireli hâle getirilmiş. Mevcut ahşap iskelet sistemi korunarak çatı iskeleti açıkta bırakılmış, freskler dikkatle ortaya çıkarılmış. Böylece geçmişin katmanları, mekânın yeni işlevine dahil edilmiş.

Santa Apolonia’daki Daire
SER-ra mimarlık ofisi tarafından yenilenen bu dairede, “St. Andrew’s Cross” adı verilen çapraz ahşap destekler açık şekilde korunmuş. Orijinal iç plan büyük ölçüde korunurken, bu yapısal ögeler estetik bir unsur olarak mekâna dahil edilmiş.

Lizbon’daki Zara Mağazası
Elsa Urquijo Architects tarafından tasarlanan Zara’nın Lizbon amiral mağazası, geleneksel mimari unsurlar korunarak çağdaş bir perakende mekânına dönüştürülmüş. Taş oymalı pencereler, demir korkuluklar, tavan ve duvar freskleri, ahşap paneller ve yerel taşlar, Pombaline tarzını yansıtan ögeler olarak mekânın atmosferine katkı sağlıyor. Projeye dâhil edilen pastane kısmında da bu unsurlar aynı özenle korunmuş.

Pombaline mimarinin geleceği
Kentleşmenin etkisiyle tarihî yapılar zaman içinde terk edilse de, Pombaline mimarisi gibi değerli mirasların korunması büyük önem taşıyor. Bu mimari tarz sadece Lizbon’un değil, aynı zamanda deprem dayanıklı yapılaşmanın tarihsel evriminin de bir örneği. Günümüz restorasyonlarında dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, bu mirası görünmez kılmadan, özenle sergileyerek yeni kullanımlara dahil etmektir.
Pombaline tarzı, geçmişle geleceği bir araya getiren yapısıyla sürdürülebilir mimari yaklaşımlar için ilham verici bir model sunuyor.